Nasıra translate French
188 parallel translation
Nasıra'da.
À Nazareth.
- Nasıra.
- Nazareth.
Nasıra.
Nazareth.
Nasıra'li İsa'nın doğumundan 1000 yıl öncede tıpkı bugünkü gibiydi.
Elle est aujourd "hui ce qu" elle était mille ans avant la naissance de Jésus.
Meryem, Nasıra'ya dönüyor.
Marie retourne...
Nasıra'dan iyi bir şey çıkmaz, Kutsal Kitapta da yazar bu.
Rien de bon ne peut venir de Nazareth, les Ecritures elles-mêmes le disent.
Ben de müjdeyi duyurmak için doğduğum yere, Nasıra'ya geldim.
Je suis venu en courant jusqu'à Nazareth, pour vous apporter la nouvelle.
Nasıra'dan * gelen bu adam da kim?
Qui est cet homme de Nazareth?
Nasıra'da hiç olmayan.
Pas tellement de sapins à Nazareth.
Tek oğlu Nasıra'lı İsa'nın kanıyla ödenmiş olan bir sözdür.
Une promesse payée par le sang de son fils unique, Jésus-Christ de Nazareth.
Nasıra'lı Hazret-i İsa ve kutsal annesi Bakire Meryem şahidim olsun ki, sizi gebertirim!
Que Jésus de Nazareth et sa Sainte Mère... la Vierge Marie, m'en soient témoins, je vous défoncerai!
O günlerden kalma yazılarda Şeytan'ın manastıra nasıl girip de bu mutsuz kadınları acınacak hale soktuğu yazılmıştır.
Dans les textes ayant survécu de cette période noire, ces femmes malheureuses ont décrit avec une simplicité émouvante comment le diable avait pénétré le couvent.
Ama Amon-Ra'nın ilk ışınları karanlığı nasıl dağıtıyorsa, sen de doğudan öyle doğacaksın.
Mais tu te lèveras à nouveau à l'est... alors que les premiers rayons d'Amon-Rê chasseront les ombres.
Eski günlerde nasıl sayıştığımızı hatırlıyor musun'çık çıkalım çayıra yem verelim ördeğe'... - Ördek yemi yemeden...
Vous souvenez-vous, quand nous étions petits nous avions une jolie comptine.
Ara sıra görüşürüz. - Nasılsınız?
Il passe ainsi parfois.
- "İddia edilen sıra" ya itiraz ediyorum. - Siz nasıl isterseniz.
Je fais opposition à la question!
Bayan Willis, bunun nasıl yapıldığını jüriye anlatır mısınız? Davalıyı sıra içinden seçmek için ne yapmanız söylendi?
Voulez-vous dire au jury... ce que vous avez fait pour trouver l'accusé dans la file.
- Bunu hatıra olarak saklasam nasıl olur!
- Joli souvenir, hein?
Nasıl oldu da sen bir katıra biniyorsun?
Qu'est-ce que tu fais sur un mulet?
Sıra nasıl olsa sana da gelecek.
Bientôt tu seras à la place de Biria.
- Sıra nasıl?
- Le planning?
"Ara sıra" okula giderek nasıl doğru düzgün eğitim alacak?
Comment s'instruira-t-il s'il y va quelquefois?
Hatıra kitabı hazırlıkların nasıl gidiyor, Kaspar?
Continue à écrire ton autobiographie. Où en es-tu?
Sen nasıl bir adamsın ki kav ve çıra olmadan...
Quel genre d'homme êtes-vous pour déclencher un feu
Nedenini hâlâ söylemedin. Nasıl oluyor da arabasıyla dönmüyor?
Tu ne m'as pas dit pourquoi elle ra pas ramené sa voiture.
Nasıl da sıra dışı!
Inouï!
Manastıra akşamdan kalma gitsen kendini nasıl hissedeceksin?
On n'entre pas au monastère avec la gueule de bois.
Bud ve Dora'nın adresine ara sıra mektup yazıp... bize nasıl olduğunuzu da bildireceksin.
N'oublie pas d'écrire, qu'on ait des nouvelles.
Şimdi sıra bende. Bakalım kendine uygulamadığı intihara karşı orospu çocuğu nasıl tepki verecek.
Voyons comment cet enculé réagit à un suicide qui n'est pas de son fait!
Sonra, ara sıra uğrar, nasıl olduğuma, bir şeye ihtiyacım olup olmadığına bakardı.
Parfois, il venait voir si je me débrouillais, si je manquais de rien.
şimdi sıra kuralları uygulayarak işini nasıl yaptığını anlatan konuşmaya geliyor
Il va nous dire qu'il fait juste son boulot et suis les ordres.
- Sıra da nasıl kalabalık.
Il y a beaucoup de monde.
- Buradan sınıra nasıl gideceğiz?
- Comment va-t-on à la frontière?
Artık sıra bende. Bundan nasıl kaçarım?
Aujourd'hui, c'est mon tour, comment pourrais-je fuir?
Pekala? Nasıl bir sıra olacak?
Bon, dans quel ordre?
Bu nasıl bir hatıra?
Tu veux un souvenir?
Sana anlattığım hikâyeyi hatırlıyor musun? Dünya'daki eski Mısırlıların kendilerini nasıl Ra'dan kurtardıklarını?
Vous vous souvenez de l'histoire que je vous ai racontée... comment les anciens Egyptiens sur la Terre se sont coupés de Râ?
Sıra sıra çıkıp Ronald Martin hakkında konuşan doktorları dinlediniz. Nasıl anlık delilik geçirdiğinden, nasıl sorumlu olmadığından.
Vous avez entendu les médecins dire de M. Martin qu'il avait eu un coup de folie, qu'il n'était pas responsable.
Bu kızın nasıl biri olduğunu görmek istedim- - Ayrılman için bir sebebin yokmuş gibi görünüyosun- - ara sıra olan ön-orgazm önerilerine rağmen- - bunun bırakılamaz birşey olduğunu sanıyorsun.
Je voulais voir ce que cette fille que tu refuses de quitter malgré ta tendance à dire le contraire avant l'orgasme a de si attachant.
- Sana paranı nasıl harcayacağını söylemek istemem ama bir kadının ara sıra on sekiz yaşında birini düşünmesi terapi gerektiren bir şey değildir.
C'est votre argent, mais... une femme qui pense à un garçon n'est pas à soigner! C'est peut-être Billy.
İnsanları sınıra götürdükten sonra nasıl alacağımızı düşünürüz.
Quand on aura évacué ces gens, on verra comment sortir tout ça.
Alıştıra alıştıra söylemeyi planlıyordum ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Je voulais y aller doucement, mais je ne sais pas vraiment comment faire ça.
O zaman biz Dünya'ya doğru yola koyulalım ki General Hammond'a Tok'ra'nın bizi nasıl kazıkladığını anlatabilelim. Albay!
Il ne nous reste qu'à retourner paisiblement sur Terre, dire au général que les Tok'ras nous ont encore roulés.
Tok'ra bunun, mayının nasıl çalıştığını anlatan Tobin kılavuzu olduğuna inanıyor.
Les Tok'ras ont ce qu'ils pensent être le manuel explicatif tobin des mines.
Her nasılsa bir şey onların Tok'ra nın fizyolojisinde çalışmasını engelliyor. - Ortak yaşamınız.
Mais pour une raison quelconque, ils rejettent notre physiologie.
Çünkü siz acınası serseriler aklınız sıra biraz eğlenmek istemişsiniz.
Parce que deux petits cons ont voulu s'amuser.
Ara sıra gelip nasıl olduğunuza bakacağım.
Je passerai de temps en temps pour voir comment vous allez.
Peki o, konteynıra nasıl girdi?
Alors comment à t'elle fini dans la benne?
Böyle bir bilgiyi verecek Tok'ra'dan şüphe duyarım, ona nasıl işkence etmiş olsan da.
Je doute qu'un Tok'ra donne cette information, même si on le torture.
Nasıl oluyor da sıra dışı hiçbir büyü yeteneği bulunmayan bir çocuk tüm zamanların en büyük büyücüsünü yenmeyi başarıyor?
Comment un bébé dépourvu de pouvoirs magiques... a-t-il vaincu le plus grand sorcier de tous les temps?
Nasıl bir aileye gireceğini bilsin. Bağıra bağıra kaçmazsa onu elinden kaçırmaman gerektiğini anlarsın.
Montre-lui dans quoi elle s'embarque, et si elle ne se sauve pas en hurlant, t'as intérêt à la garder.