Naz translate French
652 parallel translation
Bana naz mı yapıyorsun?
Tu veux tout bousiller?
Müsaadenizle Sayın Yargıç, İllinois Eyaleti iddia makamı - Hazır ve nazırdır, efendim.
M. Le juge, l'accusation est prête à plaider.
Tapu hazır ve nazır olacak, bu da ne demekse.
II est pronto, quoi que ça veuille dire.
Yarın mağazada olacağıma söz veriyorum. Her şekilde hazır ve nazır!
Je peux vous assurer que je serai sur pied demain.
Her şey hazır ve nazır.
C'est fait et c'est réglé.
Ama hanımefendi naz yapıyor. Neymiş efendim, zamanında gelmişim!
Et elle se prend pour Lady Astor, alors que je suis à l'heure!
Yerel bir cinayet gibi görünen bir vaka çözmeye çalıştığınızı biliyorum... ama lütfen inanın, size naz yapmıyorum.
Vous voulez résoudre un crime local... Je ne vous cacherai pas ma pensée.
Şu sandalyeyi Nazımova'nın kendisinden aldım.
Cette chaise, je l'ai eu de la Nazimova.
Uçaklar şu anda yerlerini almış bulunuyor. Hepsi yarışın başlamasına hazır ve nazır.
Les avions sont au départ pour la grande ronde aérienne!
Hazır ve nazırım.
Je suis fin prêt
- Hazır ve nazır efendim.
- Paré, amiral.
Bakanlık Kuryesi dediğin her an hazır ve nazır olmalıdır.
Un messager de la Reine doit toujours être prêt.
Naz mı yapıyorsun?
À quoi jouez-vous?
Ve hiçbirimiz, ne yaparsak yapalım, ilişemeyiz şu gerçeğe :.. ... Marat'nın kapısına dayanmış hazır ve nazır öldürmeye.
Aucun de nous ne l'empêchera, quoi qu'il fasse, de se tenir à la porte de Marat, prête à tuer.
- Amma naz yaptın ha!
- Laissez-le passer! - Monte.
Saray nazırına, ikinizin de onayladığını bildireceğim.
Je dirai au Grand Vassal que vous l'avez testé tous les deux.
Vekilharç ve nazırın değerlendirmeleri yerinde olmuş.
Les grands vassaux ont bien fait de choisir ta famille.
Ve buradaki saray nazırı ile Edo'daki saray nazırı anlaştılar.
Sa Seigneurie en résidence à Edo et les grands vassaux d'ici sont d'accord.
Saray nazırı ve vekilharçta durumun farkında.
Les grands vassaux compatissent.
Lütfen nazıra ve vekilharca neler hissettiğimi bana yardımı dokunabilecek kelimelerle ifade edin.
S'il vous plaît. Dites-le au Conseiller et aux grands vassaux. Je vous en prie!
Kocam, nazır ile birlikte mi?
Yogoro est chez le Chambellan?
Onu kalede görmüştüm. Nazırın evinde olacağını söyledi ve seninde hemen oraya gitmeni istiyor.
Quand j'ai rencontré mon frère au château, il m'a chargé de venir vous chercher pour vous accompagner chez le Chambellan.
Nazır ikinizide görmek istiyormuş. Sana soracağı bazı sorular varmış.
En fait, le Chambellan souhaite vous parler à vous deux.
Nazır bile olsa, ona bu konuda ikinizin de ne kadar azimli olduğunu gösterin.
Même devant le Chambellan, montrez tous les deux que vous êtes résolus.
Saat 2 civarı, nazırın evine gitti.
Elle est allée chez le Chambellan.
Ne? Nazırın evine mi?
Chez le Chambellan?
Ama Sahei ve Nui, senin onu nazırın evine götürdüğünü söylüyorlar.
Les domestiques disent que tu l'as conduite chez le Chambellan.
Söz dinleyip kaleye sorun çıkarmadan dönersen, nazır her şeyle ilgilenmeye hazır.
Si vous rentrez au château, le Chambellan oubliera tout ce qui s'est passé.
Nazırın emirleri mi?
C'est le Chambellan qui t'envoie?
Nazır hizmetli Bansaku Kariya'nın karısına günde iki kez gelip onu emzirmesini söylemiş.
Le Chambellan nous envoie la femme d'un fantassin qui vient l'allaiter tous les jours.
Nazırın evine gidersen öfkeye kapılmandan korkuyorum.
Nous redoutions que tu débarques chez le Chambellan.
Nazır ve vekilharç, kendini zaptedebilmenden etkilendiler.
Les grands vassaux du château ont apprécié ta retenue.
Aizu bölgesinin yöneticisi Efendi Masakata Matsudaira'nın, saray nazırı Yanase'nin, ve vekilharç Takahashi'nin kellelerini.
La tête de notre Suzerain Matsudaïra. Celle du Chambellan. Et celle du Conseiller.
Nazırın araya girmesi olayları daha da karıştırabilir.
La présence du Chambellan va aggraver la situation.
Zengin olacağız tepede, kasabanın güzel manzarasına nazır ahşap bir ev yapacağım kendime.
Quand on sera riches je me ferai bâtir une maison en bois dans la montagne, d'où on pourra voir toute la ville.
- Muhtemelen naz yapıyordur.
- À la fille dure à avoir!
- Tanrı aşkına, naz yapma.
- Sois pas putain!
- Hazır ve nazır polisimiz.
- L'agent de police omniprésent.
Nazır Robert Hooke,'Büyük Yangın'dan sonra, Sir Christopher Wren ile Londra'yı yeniden inşa ederken bunu da eklemeyi planlamıştı.
L ´ omniprésent Robert Hooke avait plannifier cela quand il reconstruisait Londres avec monsieur Christopher Wren après le grand feu.
Turne bir felaket. Tanıtımcılar nazını çekemiyorlar.
La tournée est un désastre et les promoteurs refuseront cette merde.
Ama avukatları ona benimle barışmasını tembih etmiş çünkü Bebe kimsenin nazını çekemez özellikle eski süperstarların nazını.
Mais ses avocats lui ont dit qu'il doit ménager Bébé Jésus, car Bébé est intraitable avec les superstars déchues.
Saray baş nazırı Doi.
Doi, le Grand Chambellan.
Bu arada genç bir nazır olan Matsudaira Izu, ve haremin önde gelenlerinden Leydi Kasuga Iemitsu'yu desteklediler.
Tandis que, Matsudaira Izu, un jeune Chambellan, et Dame Kasuga, responsable du Harem, soutenaient Iemitsu.
Prens Tadanaga'yı destekleyen baş nazır Doi zehirlendiğinden şüphelenebilir ve gerçeği öğrenmek isteyebilirdi.
Le Grand Chambellan Doi qui soutient le Prince Tadanaga, suspecte quelque chose et veux connaître la vérité.
Nazır hazretleri, siz ne düşünüyorsunuz?
Chambellan, qu'en pensez-vous?
Doi mi? Saray nazırı mı?
Le Grand Chambellan?
Iemitsu, Matsudaira Izu'yu baş nazırı olarak atadı.
Iemitsu nomma Matsudaira Izu Grand Chambellan,
Özür dilerim, efendim. Nazır Doi geldiler.
Le Chambellan Doi est arrivé.
Sayın nazır, İmparatorluk elçisi olarak sözlerinizi dinledim.
Mon idée est la suivante : J'irai à Kyoto!
Onda ne yapaylık, ne naz ne de çıkarını düşünme vardır.
Pas maniérée, aucune coquetterie, nulle intention cachée.
- Herkes hazır ve nazır.
Rone, vous partagerez la chambre de B.A.