Nin babası translate French
1,498 parallel translation
En büyüğü Andi'nin babasının Susan'ın atılmasını istemeliydi. Böyle bir şey olmadı.
Le plus important concernait le père d'Andi, qui souhaitait le renvoi de Susan, mais ce n'est jamais arrivé.
- Andi'nin babası onu eve mi götürdü?
Son père l'a raccompagnée? Oui.
Rory'nin babası ve erkek.
C'est le père de Rory et un homme.
Ve Terry'nin babasına göre.
Et le père de Terry.
Annen, Kandi'nin babasıyla sık görüşüyor mu?
Alors, ta mère voit beaucoup le père de Kandi?
Sonuçta Christopher, Rory'nin babası. Alınmadığımızı bilmesini istedik. - Sahi mi?
Après tout, Christopher est le père de Rory, et on voulait qu'il sache qu'il n'y avait pas de rancune.
- Kelly'nin babasından haber var mı?
Des nouvelles du père de Kelly?
Rossi'nin babasını bulmalıyız.
Trouvez le père Rossi.
Aude'nin babası Holberg mi?
Holberg est-il le père d'Aude?
Aude'nin babası olduğunu Holberg biliyor muydu?
Holberg savait qu'il était le père d'Aude?
Evet. Babam öldükten sonra annem Shirani'nin babasıyla evlendi.
oui. après que mon papa soit mort, ma maman s'est mariée.
Becky'nin babası dermatolog. Hepimizle ilgilenir.
Et le père de Becky est un dermatologue, et il nous rend vraiment service.
Vince'i E'nin sevgilisinin babası mı temsil edecek?
Le père de la copine de E en agent de Vince?
- Öyleyse çok komik. Çünkü Yumi ve Aiko'nun kayıp olduğunu 5 gün önce bizzat Yumi'nin babası bildirmiş.
Ça, c'est étrange, car c'est le père qui a signalé la disparition de Yumi et d'Aiko voilà cinq jours, quand elles ne revinrent pas.
Julie'nin babasıyla birlikte zaman geçirmeye ihtiyacı vardı.
Julie a besoin de passer plus de temps avec son père.
Penny Kozlowski'nin babası.
Le papa de Penny Kozlowski.
Irene'nin babası Yunan.
Le père d'Irene est grec.
Tabii Woody'nin babası birazdan anahtarlarla birlikte geldiğinde siz de bunu kendi gözlerinizle görebilirsiniz.
Le père de Woody va pas tarder à arriver avec les clés et... vous verrez vous-même.
Afedersiniz. Dwight benim ikinci kocam. Mallory'nin babası değil.
Dwight est mon deuxième mari, ce n'est pas le père de Mallory.
Bak, hep Auri'nin babası olarak kalacaksın.
Écoute, tu seras toujours le père de Jorge.
Danny'nin babası arabayı tamir etmelerine karar verdi.
Danny et son père décidèrent de remonter la voiture.
Mone'nin babasının onun bakkal olmasını istediğini biliyor muydunuz?
Vous saviez que le père de Monet voulait que son fils soit épicier? Ah oui?
- Jeffrey'nin babası.
- Le père de Jeffrey.
Bay Petrelli, ben Claire'nin babasıyım.
M. Petrelli, je suis le père de Claire.
Ben kendimi Benjamin'nin babası olarak görüyorum.
Je me vois comme le père de Benjamin.
Buna yanıt vermek için sözü, Cindy'nin babası Carl'a bırakıyorum.
Pour répondre à ça, je vais donner la parole au père de Cindy, Carl.
Tamam, üçünden biri Mary'nin babasını öldürdü.
OK, donc un de ces trois-là, a tué le père de Mary.
Mary'nin babasının öldürme işini.
Tuer le père de Mary.
Tatlım, Danny'nin, Mary'nin babasının başına gelenlerle bir âlakasının olduğunu düşünmüyorsun, değil mi?
Chéri, tu ne penses pas que Danny ait quelque chose à voir avec ce qui est arrivé au père de Mary?
Mary'nin babasını öldürdüğünü biliyorum.
Je sais que vous avez tué le père de Mary.
Shane'nin babası yahudiydi.
Le père de Shane était... juif.
Eğer Jen K'nin babası tesisatçı olmasaydı ve yardım etmeyi kabul etmeseydi tüm gece sürebilirdi.
Ça aurait pris toute la nuit mais le père de Jen K est plombier donc elle a pu aider.
Sophie'nin babasını terketteğine inanamıyorum.
C'est dommage que tu aies rompu avec le papa de Greg.
Onu kullanmak yerine, buraya döndün ve yaz tatiliymiş gibi boş boş takılıp duruyorsun. Emily'nin babası için iş yapıyorsun.
Au lieu de l'utiliser tu reviens ici, et tu traînes comme si tu étais en vacances, et en faisant le chauffeur pour le père d'Emily.
- O Landry'nin babası, Bay. Clarke.
- C'est le père de Landry, M. Clarke.
Dani'nin babası.
Le père de Dani.
Jack Reese Dani'nin Babası
JACK REESE, PERE DE DANI
Natalie'nin babası yükleme bölümünde ona bir iş verecek.
Le père de Natalie va lui donner du travail au quai de chargement.
Kody'nin babasını buldum.
J'ai trouvé le père de Kody.
Öyleyse Maddie'nin gerçek babası.
Donc il est vraiment le père de Maddie.
Ama anne babası artık ikimizden de bıkmış olmalı ki, Jenny'nin velayetini bir yıllığına almak için mahkemeye dilekçe vermişler. Güya benim ve Nicki'nin bu süre içinde yaşamlarımızı, düzene sokabileceğimizi kanıtlamamız gerekiyor.
Mais ses parents ont fini par en avoir assez de nous deux, alors ils ont déposé une requête pour avoir la garde de Jenny pendant un an, juste le temps que Nicki et moi on puisse prouver qu'on arrive à maintenir nos vies en ordre, tu vois?
- Wendy'nin anne babası da orada olucak mı?
- Ses parents seront là?
Mesela Howard'ların babası çocuklarının Oliver O'Grady'nin izin günlerinde onunla çok fazla vakit geçirdiklerine dair endişelerini dile getirmişti.
avec ses soucis sur la durée pour laquelle ses enfants étaient seuls pendant les jours de repos du Père O'Grady.
Lori'nin anne ve babasına söyleyeceğim. Hayır.
Je vais le dire aux parents de Lori.
Ve biliyorsun, Charlie'nin hiç babası olmadı.
Tu sais, Charlie n'a jamais eu de père.
Babası bir baş belası olsa da Ricky'nin öksüz kalmasını istemiyorum.
Je ne veux pas que Ricky devienne orphelin même si son père est un raté.
Öğle yemeği Rory'nin babasından.
Le père de Rory régale.
Ritchie'nin babası.
Ca doit faire de vous...?
Babası olmasam da, Laurie'nin kızı.
Que je sois son père ou pas, elle reste la fille de Laurie.
Danny'nin anne-babasının bir kaç saatten önce gelemeyeceklerini biliyorum, ama en azından ben onu göremez miyim? Lütfen.
Je sais que les parents de Danny ne seront là que dans deux heures, mais pourrais-je au moins le voir, s'il vous plaît?
Emily'nin babası kim biliyor musun?
Tu connais le père d'Emily?