O değildi translate French
6,722 parallel translation
Sorduğum o değildi, efendim.
Bien, ce n'est pas ce que j'ai demandé, Madame.
Eşimin demek istediği o değildi.
Ce n'est pas ce que mon mari voulait dire.
- Oğlan olduğunu öğrenmiş oluruz. - Kastettiğim o değildi.
On va voir notre bébé.
Ama benimle evlenmek istediğini söylediğinde ona hayır dedim çünkü hayatımın geri kalanında beraber olacağım kişi o değildi.
Mais quand il m'a demandée en mariage, j'ai dit non, car ce n'était pas l'homme avec lequel je souhaitais passer le reste de ma vie.
Evet, Rose'un kafasını kopartan gecenin gerçek kraliçesi, aslında o değildi.
Oui, ce n'était pas vraiment la véritable reine de la nuit qui a décapité la Rose.
Kast ettiğim şey o değildi.
Ce n'est pas ce que je veux dire. Je...
Maalesef sadece o değildi.
Hélas, ça n'a pas été le seul.
O değildi bile ya. Ben yakaladım.
C'était même pas lui hier soir.
Gerçekten o değildi.
Pas du tout.
Anlatmaya çalıştığım o değildi, hayır.
C'est pas exactement ce à quoi je pensais, non.
Bayan Oswald'ın Doktor'u bulmamı söylediğini düşündüm ama o değildi.
Mlle Oswald m'avait dit de trouver le Docteur, mais ce n'était pas elle.
- O değildi.
- Ce n'est pas lui.
Doğru ama neyse ki o konuyu açıklamam gerekmiyor çünkü ölüm nedeni o değildi.
Votre petite boîte pour adolescentes fermera.
Bunu yapan o değildi.
Ce n'est pas elle qui m'a fait ça.
Bütün süpürme destan o değildi...
Toute la saga grandiose, ce n'était pas lui...
O artık aynı kişi değildi.
Elle n'était pas elle-même.
Hayır, o gerçek değildi.
Ce n'était pas réel.
O benim seçimim değildi!
Ce n'était pas mon choix!
O filmler Gloria için eski değildi.
Ces films n'étaient pas vieux pour Gloria.
Kaza felan değildi Will, o vidalar kendi kendine sökülmedi.
Ça ne s'est pas dévérouillé tout seul - et jeté dans les escaliers!
Son zamanlarda Simmo'yla çok sıkı fıkıydın, senin için değildi o.
- Tu as été proche de Simmo dernièrement. - Ça ne t'était pas destiné.
O kadar kötü değildi.
C'était pas si mal.
İşin komik tarafı, O gün olay sadece avokadolar değildi.
Le truc marrant, c'est que j'était même pas obsédé par les avocats.
O sadece bir dadı değildi.
C'était pas juste un baby-sitter.
Sana ilk söylediği şey o kayıtlar değildi ancak en son olmasını sağladı.
Ces enregistrements ne sont pas les premières choses dont il t'a parlé, par contre tu t'es bien arrangé pour que cela soit la dernière chose qu'il te dise.
- O bir insan değildi.
- Tu sais que ce n'était pas un homme.
O kadar da zor değildi, değil mi?
Ce n'était pas si dur, si?
Biri o kadını kardeşini öldürmesi için ikna etti. Ama o kişi Ihab Rashid değildi.
Quelqu'un a du payer cette femme pour tuer ton frère, mais ce n'était pas Ihab Rashid.
Sheldon, o sana değildi ki!
Ce n'était pas pour toi!
O bir şey değildi, Carter dikkat çekmek için yaptı.
C'était rien, c'était juste Carter en train de provoquer.
Bilmiyorum. Belki de o çizgiyi aşacaktım ama umurumda bile değildi.
Je ne sais pas, peut être que je n'aurait pas dépassé la ligne mais je m'en fiche.
Hayır, o kadar uzun değildi ama... bir kısmı kırılmıştı.
Non, elle n'était pas aussi longue, mais elle était cassée.
Yağmur değildi o Erkek İzci!
Ce n'était pas de la pluie! C'était du pollen.
Direk değildi, bir açık artırma yapmalıydım ama o da ertelendi.
Ce n'était pas réglo. J'ai dû mettre en place une enchère, qui a dû être postposée.
O kadar kötü değildi. Cidden mi?
- Elle ne semblait pas si mal.
Bayan DiLaurentis gerçekte "A" değildi. ... ama dizideki annem beni gömdü, o korkutucuydu.
Mme DiLaurentis n'était pas vraiment "A", mais quand ma mère dans la série m'a enterré, c'était effrayant.
- O kadar kötü değildi değil mi?
Ce n'est pas si mal, non?
Ve o listemde değildi.
Et il n'était pas sur ma liste.
O, listemde değildi. Ama kötü biriydi.
Il n'était pas sur ma liste.
O zaman belki de şarap, şarap değildi.
Alors peut-être que le vin n'était pas du vin.
Ne duyduğunu biliyorum ama şunu bil o senin baban değildi Cole.
Je sais ce que t'as entendu. Mais faut que tu saches. C'était pas ton père, Cole.
O gece bizimle değildi ve daha sonra da işbirliğini saklamayı başardı.
Il n'était pas présent, et il a effacé toute trace de son implication.
O kadar şanslı değildi. Şunu söylemeden edemiyeceğim... ama ikinizde iyi olduğu için gerçekten mutluyum.
Cela va sans dire... mais je suis content que vous alliez bien.
O bir çocuk değildi.
Ce n'était plus un garçon. C'était un homme.
Ben o kötü olduğunu biliyordum ama önemli değildi.
Je savais qu'il était mauvais mais ça ne comptait pas.
Uzun içine büyük değildi O günlerde terim.
Je n'étais pas dans les relations à long terme à l'époque.
Bu o tür bir şey değildi, yemi ederim.
Ce n'était pas comme ça, je le jure.
Evet, ama o olaydan sonra aramız pek iyi değildi.
Oui, mais les choses allaient bien entre nous avant ça.
Ama başladığında o şekilde değildi.
Mais les choses n'ont pas toujours été comme ça.
Belki de onu öldüren şey Wesen değildi. Volcanalis ya da o hayalet kadın gibi bir şeydi.
Peut-être que ce qui l'a tué n'était pas wesen, comme un Volcanalis ou cette femme fantôme.
- Hayır. Wesen değildi o şey.
Cette chose n'était pas un Wesen.