Odan translate French
6,208 parallel translation
Demek burası senin odan, öyle mi? İşte bu.
Adam, tu ne peux pas acheter une copine.
Lafı geçmişken, senin hazırlanıyor ya da Liv ile konuşuyor ya da yurt odanı toparlamak dışında herhangi bir şey yapıyor olman gerekmez mi?
Et en parlant de ça, tu devrais pas te préparer ou parler à Liv ou faire n'importe quoi d'autre que ranger notre chambre?
Kesinlikle bizde bunlardan mevcut. Size odanızı göstereyim.
Et on en a, c'est sûr.
Odanı temizle dediğim zamanlar bir ergenmişsin gibi hissediyorum.
J'ai l'impression que tu es un ado à qui je dois dire, sans arrêt, de ranger sa chambre.
Odanı temizle, Geoff.
Range ta chambre, Geoff. Range ta chambre.
Odanın birini verdik.
Nous avons donné l'une des chambres à l'extérieur.
Boş laboratuvarlardan biri aradığınız seviyede güvenliği sağlayacaktır. Bu odanın havalandırma sistemi tüm tesisinkinden bağımsız konumda.
Le système de ventilation de cette pièce est séparé de celui du complexe.
Hesap kitap için bir odan var.
Tu pourrais être plus flamboyante.
Bunları yatak odanızda bulduk Bayan Lance.
Nous avons trouvé ceci dans votre chambre, Mlle Lance.
Odanın dört bir yanındaki dağınık şeylerden mi bahsediyorsun?
Tu veux dire ce que t'as laissé en tas partout dans ta chambre?
Eğer tercih ederim derseniz size kendi sorgu odanızı gösterebilirim.
Je peux vous amener à votre propre salle d'interrogation si vous préférez.
Odanız hemen birinci katta.
C'est juste en haut des escaliers au premier étage.
Bu güvenlikli odanın hemen önünde 2 korumacı var. Silahlı ve telsizliler.
Il y a deux gardes à l'extérieur de la chambre forte, armés et mobiles.
- Ne? Odanın bir köşesine atılmış bekleyen bir televizyon gibi mi?
Posé dans un coin de la pièce comme une télé en veille?
Odanın parasını ödesem iyi olacak sanırım.
Je devrais aller payer!
Odan, yemeğin ve harçlığın var.
Tu as un toit, de l'argent et de quoi manger.
Odanızı göstermemi ister misiniz?
Je vous accompagne à votre chambre?
Görünüşe göre, otel odanızda bazı hasarlar oluşmuş.
Apparemment il y a eu quelque dégâts dans votre chambre d'hôtel.
İşte burası eski odan.
Voilà. Ta chambre de jeune fille.
- Odanı istiyorsan hazırladım.
- Je suis prête, si tu veux venir dans ta chambre.
Odanı sevdin mi?
Tu aimes ta chambre?
- Odanı seviyor musun?
- Tu aimes ta chambre? - Oui.
Peki. Bu odanın içinde her yerde son derece dikkatli olun.
C'est une exercice d'un extrème précaution dans cette zone.
Prova filan yapın ve Carole dikmeyi bitirince ben elbiselerinizi odanıza getiririm.
Carole va terminer la couture et je te déposerai la robe dans ta chambre, OK?
Bütün odanızı onlarla donatın.
Remplissez une pièce avec nos portes.
Evet içiyor, çamaşır odanızda gördüm.
Si, elle en a. J'en aie vu dans ta buanderie.
Kaçarken cübbenizi odanızda unuttunuz Kardinal.
Vous avez laissé vos habits dans vos quartiers pendant la fuite, Cardinal.
Odanıza tekrar bakmak istiyorum.
On devrait aller revoir dans sa chambre.
Odanın tamamını göster.
Montrez-moi la pièce entière.
Odanıza gidin!
Vas dans ta chambre!
Senin odan.
Si ça l'est.
Bu da ne lan? Shun, odanı topladın mı?
c'est quoi ça... tu ne te sens toujours pas d'aller à l'école?
Burası senin odan. Burada kalamam.
C'est là que vous dormez.
Sarah, şimdi gerçekten odanın içinde misin? Evet.
Sarah, es-tu sérieusement à l'intérieur du sanctuaire?
- Odanı harap ettiğindeki gibi.
Quand tu as détruit ta chambre.
- Senin odan değil!
Ce n'est pas ta chambre!
Yakın bir vakitte gelmezsen eve gelip girecek bir odan olmayabilir.
Si tu ne rentre pas bientôt, tu n'auras plus de chambre quand tu reviendras.
Bu odanın güvenlik kamerası kayıtlarına ihtiyacımız var.
On doit voir la vidéo de surveillance de ce bureau.
Arkadaşınız işkence görürken o odanın içindeydiniz.
Vous étiez dans la pièce tout ce temps où votre ami se faisait torturer.
Evet, hukuken temiz odanın günlüğünü tutmakla görevlendirildim.
Selon la loi, je dois consigner ce qui se passe ici.
Evet, üniformanı, teçhizatını, ve "A" odası soyunma odan.
Prenez votre uniforme, matériel et casier sont dans la pièce A.
Bir keresinde çocukken Kaliforniya'daydım ve yataktan oyuncak bir bebek gibi odanın karşı tarafına savrularak uyandım.
J'étais en Californie une fois étant enfant, et je me suis réveillée à terre, jetée de mon lit comme une poupée. J'avais volé à travers la pièce.
Siz ve Bayan Holden odanızdan memnun musunuz, efendim?
Ah, est-ce que vous appréciez, vous et Mrs. Holden votre chambre, monsieur?
Ve sen de kamerayı o gayger sayacı şeyine çeviriyorsun odanın her yerinde elinde iğneyle zıplarken.
Et après on passerait à ces espèces de compteurs avec des aiguilles partout.
- Hayır efendim, sizin odanız.
- Non, Mr. C'est bien votre chambre.
Odan yukarıda.
Ta chambre est à l'étage.
Patterson ve ekibi en zorlu koşullarda bile temiz odanın o tertemiz ortamının benzerini yaratmak için çalıştı.
Patterson et son équipe travaillèrent à recréer l'environnement immaculé d'une salle blanche. leurs combinaisons plastiques étaient remplacés quotidiennement.
Odanızda bir görüşme talep ediyorum.
Je voudrais demander une entrevue dans les cabinets.
Yalnız yatak odanızın duvarına Ted'in rönesans fuarından aldığı mızrağı asmasına izin vermene inanamıyorum.
Mais j'arrive pas à croire que tu ai laissé Ted accrocher sa lance de joutes de la foire de la Renaissance sur le mur de votre chambre.
Umarım cennette misafir odan vardır.
J'espère que tu as une chambre d'ami au paradis.
Odanız koridorun öbür tarafında! Pardon, pardon.
Oh, pardon.