Odasında translate French
11,184 parallel translation
Yani Damon'un odasında çıplaksın.
Donc tu es sans t-shirt dans la chambre de Damon.
Xander yatak odasında bana katılmak ister misin? Kalan yemeklerle ilgili.
Xander, est-ce que tu me rejoindrais dans le salon pour prendre un, euh, autre repas?
Otel odasında kalıyor olacağız...
On restera dans une chambre d'hôtel... ensemble, si tu vois ce que je veux dire.
Yemek odasında çalışın.
Aller dans la salle à manger.
Kendi yatak odasında teror estiriliyor.
Elle était terrorisée dans sa propre chambre.
Bu oglumun odasında yapilmis.
Ça a été fait dans la chambre de mon fils.
Bugün o jüri odasında bulunan onca insan arasından beni seçti. Neden?
Parmi tous ceux qui font partie du jury, il m'a choisie.
Konferans odasında olurdun ve, 'Dava kapanmıştır millet'
Tu serais, comme, dans la salle de conférence, comme " La réunion est terminée.
Efendim muhabere odasında biri var.
Madame, il y a quelqu'un en salle de surveillance.
Hayır bence Ollie, annesiyle çalışma odasında bir zaman geçirse süper olur.
Non, je pense que ce serait bien qu'il passe du temps au salon avec sa mère.
Nirvana'yı son turnelerinde soyunma odasında yakaladım.
J'ai rencontré Nirvana dans leur loge lors de leur dernière tournée.
- Zack odasında mı?
- Zack est dans sa chambre?
Oturma odasında.
Je suis dans le salon.
Keith kontrol odasında.
Keith est... Il est dans la salle de contrôle.
Komiser Becker, başmüfettişin odasında ne arıyor?
Que fout Becker dans le bureau du commissaire?
Hayır. George'un odasındaydı. Cüzdanın yanında.
Il était dans la chambre de George près du portefeuille.
Biz, bir soyunma odasında bağladım ve ben bölmek.
On s'est embrassé dans une cabine, et je suis partit.
Soyunma odasında oturduğumda tek hayalini kurduğum şey, bahçe çitleri ve bir köpek.
Je m'assois dans ma loge et tout ce dont je rêve c'est d'une barrière blanche et un chien.
Elroy'u çalışma odasında oyun gecesine davet ettik.
On a invité Elroy pour à jouer avec nous dans la salle d'étude ce soir.
Overt Target chat odasında, "Minidanger" denen biriyle iletişim kurdun mu?
sur le jeu OVert Target as-tu déjà communiqué avec quelqu'un du nom de "Minidanger"
Çocuklar, aslında şu an başka bir chat odasında Minidanger ile konuşuyorum.
Hé, je suis juste en train de communiquer avec Minidanger dans une autre salle de chat.
- Evet, odasında.
- Oui, dans sa chambre.
Belki de gidip Fet'le ikinizin odasında biraz uzansam iyi olacak.
- Ouais, je devrais me reposer. dans votre chambre, à toi et Fet.
Belki de gidip Fet'le ikinizin odasında biraz uzansam iyi olacak.
- Oui, je devrais me reposer dans votre chambre, à toi et Fet.
Burk, laboratuvar 3. güverte kıç tarafta, eski yoğun bakım odasında.
Burk, sécurisez le labo, troisième étage à l'arrière de l'I.C.U.
Aslında bana pek bir şey söylemiyorlar ama Adlı tabibin odasındaki arkadaşım bir çeşit nekrotik STD olduğunu söyledi. Gerçekten iğrenç.
Ils ne m'en ont pas trop dit mais mon pote au bureau du coroner dit que c'est une sorte de MST nécrotique, une belle saloperie.
Tamam tamam! Dairene koydum! Yatak odasındaki havalandırma kanalında.
Il est dans ton appartement, le conduit d'aération de la chambre.
Bana oturma odasında eşlik etmek ister misin?
Vous vous joignez à moi au salon?
Oturma odasında olanlarla mı ilgili?
C'est à cause de ce qu'il s'est passé au salon?
Odasında.
[Trevor] Dans sa chambre.
Toplantı odasında bana katılabilir miydiniz acaba?
Rejoignez-moi dans la salle d'interrogatoire.
Odasında totemler gördüm.
J'ai vu des totems dans sa chambre.
Herkes toplantı odasında.
Tous le monde est dans la salle de conférence.
Onu misafir odasında ya da Piron'a ait bir binada saklamayacaktır.
Il ne va pas juste la garder dans une chambre d'ami ou une propriété de Piron.
Ne zamandır otopsi odasında kamera var?
Depuis combien de temps ces caméras sont dans la salle d'autopsie?
- Masası ekip odasında. - Peki.
- Son bureau est dans la pièce centrale.
Eskiden babamın çalışma odasında asılıydı.
C'était au mur de la salle d'étude de mon père.
Yani, Sheila iki ayını Daniel ile bekleme odasında geçirmiş.
Sheila a passé deux mois dans la salle d'attente avec Daniel.
Bu, yurt odasında bulduğumuz... - "Don Juan" ın ilk baskısını açıklayabilir. - Belki bir hediyeydi.
Ce qui expliquerait l'édition originale de Don Juan que tu as trouvé dans la chambre de Stuart.
Neden misafir odasında kalmadığını anlamıyorum.
Je ne sais pas pourquoi tu ne restes pas dans ma chambre d'amis.
Yangın müfettişi kanıt odasında kapını hala saklıyormuş.
L'inspecteur du feu avait toujours ta porte dans le casier des preuves.
Küçük toplantı odasında görüşeceğimizi söyle.
Dites que je les verrai dans la petite salle de réunion.
= 10 Ay Sonra = Bu koltuk çok daha iyi olacaktır. Salonda da yatak odasında da kullanabilirsiniz.
C'est parfait pour un espace de travail.
Ajan Borin'e konferans odasının dışında çalışabileceğini söyledim.
Je lui prête la salle de conférence pour travailler.
Seni telsiz odasının dışında görmeye alışkın değilim.
Je n'ai pas l'habitude de te voir en dehors de ton accueil.
Saatler sonra acil servis bekleme odasında olan daha fazla sayıda adama saldırdınız.
- Oui, mais...
Yatak odasına girdim, yatağın kenarında oturuyordu.
Je suis montée dans sa chambre, il était assis sur le bord de son lit.
Evet, ona gelince görünüşe göre, aslında o boş ders "müdürün odasına gidip mektupları yalama" dersiymiş.
À ce propos... cette heure est plutôt une heure "aller chez le principal lécher des enveloppes." - Quoi?
Pacers maçı uzatmaya gittiği için Mitch Locher'ı WTHR Spor Odası'nda bırakıp Durnsville'li Köstebek Kadınlar'ın haberine devam edeceğiz.
Les Pacers jouent les prolongations. On va donc quitter Mitch Locker du bureau des sports de W.T.H.R., et rejoindre l'équipe qui suit les femmes taupes de Durnsville. CHERCHEZ LA FEMME TROUVEZ LA TAUPE
Sorgu odasında.
En salle d'interrogatoire.
- Odasının yakınlarında biri var mıydı?
Tu as vu quelqu'un d'autre à côté de sa chambre?