Ogret translate French
678 parallel translation
Bana da öğret!
Apprends-moi!
"Bu suyla gök gürültüsü yaratma sanatını bana öğret!"
"Enseigne-moi le bel art de fabriquer du tonnerre avec de l'eau!"
Bana unuttuğum eski yakarıları, kutsal büyüleri öğret.
Enseigne-moi les prières anciennes... les charmes sacrés que j'ai oubliés.
Patronun kim olduğunu öğret.
Je leur apprendrai sur l'heure qui est le maître!
Bana onu öğret. Uyandır onu.
Apprends-moi à le connaître, réveille-le.
Bize yolunu öğret.
Indique, ô Seigneur, tes voies!
Arkadaşına da nezaket öğret.
Apprenez les manières á votre collègue.
Ona işbirliğini öğret.
Apprenez-lui à coopérer.
bana kılıç kullanmayı öğret, ben de sana aktörlüğü.
toi, tu m'enseignes l'escrime, et moi, le théâtre.
Yalnızca Lina'nın etrafında dans et ve ona nasıl reverans yapılacağını öğret.
Tu danseras autour de Lina, qui se bornera à sourire.
Öğret bana.
- Apprends-moi!
Şimdi öğret.
Tout de suite!
Onlara kızıl adamların her şeyini öğret, soluk benizli kardeş.
Moi apprendre à Visages-Pâles tout sur Peaux-Rouges.
Öğret, öğret, öğret.
Enseigne! Enseigne!
Her gün bize açık kalplerimizle yaşamayı öğret... ve ihsanını tüm insanlıkla paylaşmayı öğret...
Chaque jour, apprends-nous à vivre le cœur ouvert... et à partager avec notre prochain Tes bontés...
Öğret bana.
Donne-moi une leçon.
Masui öğret şuna.
Masui, montre-lui!
Şimdi bize şarkı söylemeyi öğret.
Apprends-nous à chanter.
Stella, sabahyıldızı, bana öğret doğru yolu göster.
Stella, montre-moi le chemin. Montre à ce mendigot le chemin pour arriver à un plat de soupe.
Ve ona savaşı değil de barışı öğret. Bir kralın gerçek görevi olan barışı...
Mais enseigne-lui que la paix est la vraie tâche d'un roi.
Bu adamı sipere al ve ona atış yapmasını öğret.
Conduis-le à ce trou et apprends-lui à tirer.
Lütufların için çocuklarına minnettar olmayı öğret senin yolunda yürümeyi ki senin nefret ve gazabından muzdarip olmasınlar.
Apprends-nous à T'être reconnaissants et à suivre Tes voies, afin de ne point mériter Ta colère et Ton châtiment.
# Alçakgönüllülüğün tüm dünyaya miras kalması gerektiğini öğret ona. Bu ülke hariç.
L'humble héritera de la terre.
Tanrı aşkına, ona sınırlarını öğret.
Qu'il reste dans ses quartiers!
Bana dans etmeyi öğret! Öğretir misin?
Apprends-moi à danser, tu veux bien?
Lütfen tanrım, öğret bana hemen, tüm kalbimle sana nasıl hizmet edebilirim? Gerçekten sevecek şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum en sonunda... gerçekten tapacak...
Seigneur, apprends-moi désormais comment Te servir de tout mon coeur, de savoir enfin ce que c'est de vraiment aimer, d'adorer.
Unutma : Sana öğrettiğim gibi öğret!
Enseigne comme moi!
Tamam, bana öğret. "
Imparable!
Bana filmlerdeki gibi harika öpüşmeyi öğret.
Apprenez-moi les baisers de cinéma.
- O hareketi bana da öğret.
- Bien joué.
Senin yollarını öğret bana. Düşmanlarım yüzünden beni dosdoğru bu yoldan götür.
Montre-moi Tes chemins et mène-moi vers ceux qui me protègent.
Yükseklere götür beni... Uçmayı öğret bana...
Fais moi monter au ciel... apprends moi à voler...
Bana nasıl devrim yapıldığını öğret.
Apprends-moi à faire la révolution.
Öğret bana.
Apprenez-moi.
Ona kanunlarımızı öğret, bir dini saygısızlıkta bulunmasın, halka veya yaratıcılara da hakaret etmesin.
Enseigne-lui les lois afin qu'il ne commette ni sacrilège ni offense envers le peuple ou les créateurs.
O zaman ona da, halktan biri olarak bilmesi gerekenleri öğret.
Apprends-lui ce qu'il doit savoir puisqu'il fait partie du peuple.
Bana gemiyi idare etmesini öğret.
Apprenez-moi à commander ce vaisseau.
Öyleyse seni nasıl izleyeceğimi öğret.
Alors, enseignez-moi.
Okada, böyle öldürmeyi bana da öğret.
Okada, apprends-moi. Je veux devenir fort comme toi.
Bana ölümsüzlüğünü öğret.
Apprends-moi à aller au-delà de la chair.
Öğret onu, göster onu.
Enseigne-le, montre-le.
Ona olağanüstü olayları öğret Doolittle.
Apprends-lui la phénoménologie.
Senin gibi olmayı öğret onlara.
Apprends-leur le métier.
Ona dilini öğret. Onunkini öğren. Tek bir köy olacağız.
Apprenez-lui à parler votre langue, apprenez la sienne... nous ne formerons plus qu'un village.
Ona dilini öğret. Onunkini öğren.
Apprenez-lui à parler votre langue, apprenez la sienne.
Ona nasıl iyi zenci olunur öğret!
Apprends-lui maintenant à être un bon négro.
Sana hayranım. Lütfen bana öğret. Beni öğrencin olarak kabul et.
Veuillez m'accepter comme disciple.
Sadece beni oyalıyorsun. Bunun yerine bana nasıl dövüşüleceğini öğret.
Vous ne m'avez appris qu'à tomber et encaisser les coups.
Göster bana, öğret bana.
Montre-moi, apprends-moi, fais-moi participer.
Pekala, öğret bana.
Bon, apprends-moi.
- Lütfen öğret.
Je vous en prie, branchez-moi sur Dale.