English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Olabildiğinçe

Olabildiğinçe translate French

3,316 parallel translation
Olabildiğince çabuk dön. Konferans için hazırlık yapmalıyız.
Mais j'en ai besoin le plus rapidement possible, tout doit être prêt pour la lecture.
En önemlisi, annemin hazırladığına olabildiğince yakın olması.
Exactement. Le plus important c'est que, Je veux que ca soit aussi proche que possible que ce que faisait ma mère.
Bu adamı işini yaparken olabildiğince hızlı terk et, böylesi senin için daha iyi.
Le plus rapide vous pouvez quitter cet homme dans son travail, le meilleur il va aller pour vous.
Ya da beğenmek, kopyalamak filan için... Benim tasvirimi olabildiğince doğru şekilde oluşturmaya mı çalıştın?
Ou pour la copier en quelque sorte et créer une image de moi aussi juste que possible avec l'aide de documents?
Olabildiğince iyi olmalarını istiyorum.
Je veux qu'ils soient le meilleur d'eux-même.
- Olabildiğince hızlı geldi.
- On est arrivés dès que possible. - Peu importe!
Hollywood'a yardımcı olmamız gerekmiyor mu sence? Cooper'ı bulmak için olabildiğince kişinin seferber olması gerekmiyor mu?
Tu crois pas qu'on devrait aider à Hollywood, mettre un max de gars à la recherche de Cooper?
Aramayı yapana kadar, olabildiğince mesafenizi koruyun
Reste aussi loin que possible jusqu'à ce qu'il passe l'appel.
Sana ve takıma Paris'te Olabildiğince hızlı bir şekilde, 36 genel merkezinde ihtiyacım var.
J'ai besoin de votre équipe et vous à Paris aussi vite que possible, au 36 quai des Orfèvres.
Ve bir gün sadece biriniz aile büyücüsü olacaksınız ama o zamana kadar hatırlamanız gereken en önemli şey büyü ile olabildiğince şaçma şekilde eğlenmeniz.
c'est de vous amuser avec la magie autant que possible. Ce fut un voyage merveilleux, mais rien ne vaut son chez soi.
Ondan olabildiğince uzakta kalmayı isterim.
Je voudrais que tu reste le plus loin possible de tout ça.
Olabildiğince hızlı bir şekilde, ormana doğru.
Aussi vite que tu peux à travers bois.
Olabildiğince çabuk geldim.
Je suis venu aussi vite que possible.
Olabildiğince çabucak onu oradan çıkarıcam, tamam mı?
Je le fais sortir d'ici aussi vite que je peux, c'est ça?
Olabildiğince çabuk getirdim.
Je la ramène au plus vite.
Beni Cliff Barnes'la görüştürmen gerekiyor... Olabildiğince hızlı.
J'ai besoin que tu me mettes en contact avec Cliff Barnes... aussi vite que possible.
Görevim, dünyadan her yerinden olabildiğince fazla kişiyle iletişime geçmek.
Ma mission s'est d'interagir avec autant de personnes que possible, dans le monde entier.
Olabildiğince çömelip öyle kalman lazım.
Baisse-toi le plus bas possible.
Genellikle insanlar olabildiğince iyidir. Ama bazı belli başlı durumlarda değişiyorlar.
La plupart des gens sont sympa tant qu'ils sont tranquille, mais si tu les mets dans un certain contexte, ils changent.
Olabildiğince güneye.
Aussi loin vers le sud qu'elles le purent
O zaman olabildiğince az miktarda verin.
D'accord, donnez-m'en le moins... possible afin de pouvoir le supporter.
" Olabildiğince yaratıcı olun. Veya olmayın.
" Soyez aussi créatif que vous voulez.
Bir cerrahın bir sorunu düzgün tedavi edebilmek için olabildiğince çok bilgi edinmesi gerekir.
Afin de traiter correctement un problème, un chirurgien a besoin d'autant d'informations qu'il peut en avoir.
Bunu tek seferde iç, olabildiğince çabuk.
bois le d'un coup le plus vite possible.
Roman'ın şu an olabildiğince çok arkadaşa ihtiyacı var.
Roman a besoin de ses amis en ce moment.
Olabildiğince hızlı bir şekilde yapacağımıza söz veriyorum.
Je vous promets que nous serons aussi rapide que possible.
Olabildiğince çabuk eskiye dönersek hiç bir şey başımıza belâ olmaz.
Ça n'en vaut pas la peine. Quand ça remonte aussi loin entre deux personnes, rien n'est trop de tracas.
Powell ailesinden olabildiğince uzak durmaya çalış.
Ne t'approche pas des Powell.
Bu olabildiğince berbat bir hal almaya başladı.
Plutôt radicale comme situation.
Olabildiğince yolumuzdan çekilmesi ve Theseus'dan uzak kalmasına ihtiyacımız var.
Tuer Travis aurait été une solution, nous n'avons pas besoin de lui mort mais hors de notre chemin et aussi loin de Theseus que possible.
Öyleyse kesinliğe olabildiğince yakın durduğuma mutluyum.
Eh bien je suis heureux de l'être autant que possible.
Bana olabildiğince yakın dur.
Reste aussi près de moi que tu peux.
Olabildiğince sabit durman gerek.
J'ai besoin que tu reste très calme.
Ve bu pis olaydan olabildiğince hızlı kurtulmak istiyorum.
Et je veux finir cette sale affaire au plus vite.
Olabildiğince.
Comme si c'était possible.
Bir anda karşı tarafa geçip, niyetinin olabildiğince Amerikalı'yı öldürmek olduğunu gösterip, sonra da ülkenin düşmanı değilmiş gibi davranılmayı bekleyemezsin.
Tu ne peux pas changer ton fusil d'épaule, dire que tu as l'intention de tuer autant d'Américains que possible et ne pas attendre d'être traité comme un ennemi de l'État.
Olabildiğince çabuk geldim.
Je suis venu ici aussi vite que je le pouvais.
Evet, bunu olabildiğince iyi karşıladı.
Oui, elle le prend aussi bien qu'elle le peut.
Sokağı olabildiğince hızlı şekilde trafiğe kapatın.
Fermez la rue le plus vite possible.
Sivillerden olabildiğince uzaklaşmalıyız.
On doit s'éloigner de tous les civils.
Olabildiğince hızlı.
Aussi vite que tu peux.
Olmadı ama şansın olabildiğince bizim yanımızda olmasını isterim.
Non, mais j'aimerais juste mettre toutes les chances de notre côté.
O zaman yapabileceğin en iyi şey onlardan olabildiğince uzaklaşmak. Bekle, affedersin.
Maintenant, je n'ai plus qu'à fuir loin d'eux.
Eşyalarımı olabildiğince çabuk şekilde toplayacağım.
Tu sais quoi, oublie. Je déménage dès que possible.
Olabildiğince çabuk sigorta kontrolü istiyorum.
Je veux un chèque d'assurance, rapidement.
Olabildiğince çabuk anlaşmaya bak.
Trouvez un arrangement rapidement.
Bu çocukları olabildiğince çabuk evlerine getirelim.
Rapatrions ces enfants dès que possible.
Niyetimiz kimseyi cezalandırmak değil, yalnızca domuz yetiştiriciliği hakkında olabildiğince şey öğrenmek istiyoruz.
On n'est pas là pour critiquer, mais pour connaître la filière.
Hamile domuzlar da kafese konuyor ama orada amaç olabildiğince çok domuzu sıkıştırabilmek.
Les truies pleines sont attachées aussi, faute de place.
Doğumdan sonraki beş günde olabildiğince çok domuz yaşasın diye uğraşıyoruz.
On fait tout pour avoir le plus de porcelets viables.
Olabildiğince çok gerçeğin.
Aussi vrai que cela puisse paraître.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]