Olacaktı translate French
18,664 parallel translation
Şimdilik burada kalsa daha iyi olacaktır.
En attendant, il sera très bien ici.
Jeanie'nin yüzünün doğranmasına ben de üzüldüm... ama bu bizim tatilimiz olacaktı.
Ecoute, c'est moche que Jeanie soit défigurée... mais c'est censé être nos vacances.
Ben olmayınca senin için keyifsiz olacaktı.
Et c'aurait été une catastrophe là-bas sans moi.
" Deneyimleri sonucunda orijinal fikirlere sahip olacaktır.
" Elle aura ses propres pensées en fonction de ses expériences,
Saldırımız için hazırlıklı olacaktır.
Il s'attend à notre attaque.
Demek böyle olacaktı.
Vous réagissez comme ça?
Çünkü öyle olacaktır.
Ça va arriver.
Senin kıçına karşı yapacakları son şey siyazik olmak olacaktır.
En tout cas, ils ne seront pas doux avec toi. Tu peux en être sûr.
Güvenlik tavan yapmış olacaktır.
Il y aura beaucoup de sécurité.
Herhangi bir hata, çok fazla şeye mâl olacaktır.
Chaque erreur coûtera bien trop cher.
Kısa bir sorum olacaktı.
Je n'ai qu'une question.
Annem bana yeni bir üniforma almak için dişinden tırnağından para artırmıştı. Çünkü oraya ait olacaktım.
Ma mère a rassemblé assez d'argent pour m'acheter un bel uniforme tout neuf, car, bon sang, ça y était.
Bir ekibin parçası olacaktım.
Très bien, Nick. J'allais faire partie d'une meute.
Sonuç, ölüm olacaktır.
Le résultat... sera la mort.
Siz bilirsiniz, buralarda bir yerde olacaktı. Lütfen.
Vous devez savoir où c'est.
Evet ama dal kırılmasaydı başarmış olacaktım.
Mais si la branche n'avait pas cédé, j'aurais réussi.
Harekete geçmediğimiz sürece, 6. felaket olacaktır.
Sans une décision audacieuse immédiate, la 6ème extinction sera la nôtre.
Dehasını uyguladığında, küçük Frederick'in yaptığı ilginç desenin tüm izleri yok olacaktır.
Les charmants motifs du petit Frederic auront vite disparu!
Bu, sana her zaman aşılamaya çalıştığımız saygıdeğerliğin sonu olacaktır.
Ce serait la mort de cette tranquille fierté avec laquelle nous vous considérons.
Aramızda arkadaşlık olduğu için ücret ödemem her ikimiz içinde kabul edilemez olacaktı.
Comme nous étions amies, la rémunérer nous aurait gênées.
Önce biraz öfkeli olacaktır, ama eminim ki yarın akşama kadar her şey düzelmiş olur.
Il sera un peu furieux, mais après le dîner de demain, tout ira bien.
Son dönemdeki üzücü olayların elinden aldığı mutluluk ve güveni Leydi Susan'a verebiliyorsa benim ve hepimizin, değer verdiği biri olacaktır.
Mais s'il peut apporter à Lady Susan le bonheur dont elle a été privée, il mérite l'estime de tous.
Ki bu seferki gece yarısında olacaktı hem de Thames'ın ortasında?
Qui, ce soir, devait avoir lieu à minuit pile sur les bords de la Tamise. Dites-moi si je brûle.
Ama naçizane önerim kendine bir veliaht bulman olacaktır.
Mais je te suggère malgré tout de songer à te trouver un successeur. - Salut.
Yani o parayı harcamış olacaktım.
Cet argent aurait déjà été claqué.
Benim ruh halim iyi olursa performansımız daha iyi olacaktır.
Si je suis bien dans ma tête, alors le concert n'en sera que meilleur.
Kazalar olacaktır.
Les accidents, ça arrive.
... cadı oldukları için. Kanları kendi başlarında olacaktır.
"Ils sont une sorcière et leur sang sera sur leurs propres têtes."
Bunu yapmak için tek bir hakları olacaktı.
Il suffisait qu'ils y arrivent une fois.
Ben ihanete uğramadan önce... evrenin merkezi burası olacaktı.
Ce devait être le centre de l'univers, avant que je fus trahi.
Bay Khama ile aranızda bir birlikteliğin olmasının Bechuanaland'ın önemsiz olmayan komşuları için etkileri olacaktır.
Toute union entre vous et M. Khama aura des répercussions sur les pays voisins non négligeables du Bechuanaland.
Bu idrak sınırlarınızı aşacak kadar güçlü bir hareket olacaktır.
Ce serait un acte lourd de sens que votre maigre expérience ne vous permettrait de saisir.
Adam eski askerse orada olacaktır.
Si c'est un vétéran, il sera là-bas.
Ruby... Her zaman bir adım önde ol. Her zaman sana meydan okuyan bir şey olacaktır.
Rubis... chaque fois que vous conquérir une étape, il y aura toujours une autre attente de défi.
Şu Londra'da çıkardığın olaylar neredeyse tüm itibarımı kaybetmeme neden olacaktı.
Votre truc à Londres m'a vraiment fait perdre la face.
Frank kendini rolüne fazla kaptırdı. Biz de tanıştık işte. Sonra ne olacaktı?
Mais Frank est allé trop loin alors on se connait, et après?
Biraz mısır gevreği olacaktı.
Je dois encore avoir du muesli.
Pompa buralarda bir yerde olacaktı.
Le plombier va arriver.
Yarın saat 10 : 00 ile 12 : 30 arasında elektrik kesintisi olacaktır.
demain de 10h00 à 12h30 il y aura une interruption de courant dans les zones suivantes...
Ama doğru olduğunu düşündüğü şey, bizim sonumuz olacaktı.
Ce qu'il croyait juste aurait causé notre perte.
Çünkü yapacağın ilk haberi etrafa yaymak olacaktı. Gerçekten de bir dev gördün.
Sinon, tu tarderais pas à gambadiller alentour en claironnant la nouvelle que t'avions vu un géant.
Dur, yapma, Tommy, bir doz yeterli olacaktır.
Non, fais pas ça. Une dose est plus qu'assez.
Şok dalgalarından kaynaklanan zararlar, hayati olmayan uzuvların kaybıyla sınırlı olacaktır...
Vous pouvez ainsi éviter d'endommager vos organes vitaux du souffle...
Bu sadece bataryanın bitmesine sebep olacaktır.
Tu vas vider les batteries.
Başka nerde olacaktı.
Tu la croyais à la plage?
Eğer bir şeye ihtiyacı olursa, onun yanında olacaktık.
Et si elle avait besoin de nous, nous serions là.
Ne zaman olacaktı ki? - Evet, ani oldu.
- L'antenne dans combien?
Az kalsın krep olacaktın seni yapışık şey! Gördün mü?
Tu vois?
Karşılığında ne olacaktı?
Que voulais-je en retour?
Ne olacaktı?
Qu'est-ce que tu croyais?
Ne olacaktı?
Que va-t-il se passer? "