Ondan hoşlandın mı translate French
187 parallel translation
- Ondan hoşlandın mı diye soruyor.
- Elle me demande si je l'apprécie.
Ondan hoşlandın mı?
Elle te plaît?
- Ondan hoşlandın mı, sevgilim?
- Elle te plaît?
- Ondan hoşlandın mı?
- Tu l'aimes? - Oui, Monsieur.
Ondan hoşlandın mı?
Tu l'aimais bien.
Ondan hoşlandın mı? Yeniden görüşecek misiniz?
Tu vas la revoir?
Ondan hoşlandın mı?
Elle t'a plu?
Ondan hoşlandın mı?
- Allez, raconte!
Ondan hoşlandın mı?
Tu l'aimes bien, lui?
Ondan hoşlandın mı Graham?
Alors, elle te plaît, Graham?
Ondan hoşlandın mı?
Il te plaît?
Bana ondan bahset. Ondan hoşlandın mı?
Parle-moi d'elle.
Ondan hoşlandın mı?
II te plaît?
Ondan hoşlandın mı, Cliffo?
Elle te plaît bien, hein, Cliff?
- Ondan hoşlandın mı?
- Elle te plaît?
Şey, Uyuyamıyorum. Ondan hoşlandın mı?
Eh bien, j'arrive pas à dormir!
Ondan hoşlandın mı?
Te plaît-elle?
Yoksa ondan hoşlandın mı?
Elle te plaît?
O melek suratıyla sana baktı ve sen de onun her söylediğine inandın. - Ondan hoşlandın mı?
Il te fait les yeux doux et toi, t'avales tout.
- Yoksa ondan hoşlandın mı?
- Quoi? Elle te plaît?
- Ondan hoşlandın mı hoşlanmadın mı?
Tu l'as apprécié ou pas?
Ondan hoşlandın mı? Sadece arkadaş olarak soruyorum, Çünkü bu konuda tamamen rahatım.
Je te le demande en tant qu'amie, ça ne me pose aucun problème.
Ondan hoşlandın mı? - Belki.
Alors, ce Ray... il te plaît?
Ondan hoşlandın mı?
- Tu le sais!
Ondan hoşlandın mı?
Il te plaisait, hein?
Ondan hoşlandın mı yani?
ça veut dire qu'il t'a plu?
Ondan hoşlandığını söylememiş miydin!
Ne m'as-tu pas dit qu'il te plaisait beaucoup!
Bir gece sarhoşun biri ondan hoşlandığını söyledi. Çatışma başladığında ise Callie ve ben bir başımıza kalmıştık.
Un soir un prospecteur soûl a eu une tocade pour elle... et quand la fusillade a pris fin, j'étais seule... avec Callie.
Ondan hoşlandın mı?
Elle te plaît bien!
Ondan çok hoşlandım... ama hislerimiz karşılıklı değildi.
J'ai trouvé sa compagnie agréable, mais le sentiment n'était pas partagé.
- Sanırım ondan hoşlandınız, Bayan Lucy.
Je pensais que vous l'aimeriez.
Eğer evliliği düşünüyorsanız, bilmelisiniz ki, kadınları kadın olarak kabul etmek gerekir. Anlatın, ondan hoşlandınız mı?
Si vous voulez vous marier, laissez les femmes être femmes.
Yani adamın ondan hoşlandığını mı söylemek istiyorsun?
Il l'aime bien?
İşin komik tarafı dans edene kadar, ondan ne kadar hoşlandığımı anlamadım.
Le plus drôle, c'est que... jusqu'à ce qu'on danse, je n'avais pas réalisé combien je l'aimais.
Yoksa, ondan hoşlandığını mı söyleyeceksin şimdi?
Tu n'es pas en train de me dire que tu as le béguin pour lui?
Saklama. Ondan neden hoşlandığımızın ben de farkına vardım.
D'ailleurs, en fin de compte, c'est aussi pour ça que nous l'aimons.
Onların bıraktığı boşluğa akın eden yumuşak ve zarif arzular bana Hero'nun ne kadar güzel bir genç kız olduğunu hatırlatıyor savaşa gitmeden önce ondan ne kadar hoşlandığımı söylüyorlar.
Et voilà que viennent s'y substituer une foule de désirs doux et délicats, tous me rappelant la beauté de la jeune Héro. Me parlant... de ma tendresse pour elle avant la guerre.
Ondan hoşlandım Çok cana yakın.
Elle m'a plu. Très... directe.
Olan bitenlerden sonra ondan hoşlandın mı?
Vous avez appris à la connaître?
- Ondan hoşlandınız mı?
l'avez-vous aimée?
Ondan hoşlandığını düşünmeye başladım.
J'ai imaginé qu'il s'en éprenait.
Şey, bunu kabul etmek zorundayım ama ondan hoşlandım. Buna rağmen, üstünü kazıdığın zaman, o sadece kiralanacak bir hırsız.
Je l'aime bien, j'avoue, même si ce n'était qu'un voleur à notre solde.
Ondan hoşlandığını bilmeme rağmen onunla çıktığım için özür dilerim.
Pardon d'être sortie avec quelqu'un qui te plaisait.
Ondan hoşlandım konuşmasını dinlemekten anlattığı hikayelerden hoşlanıyordum.
Elle m'a plu. J'aimais l'écouter parler, raconter des histoires.
Kızım, ondan hoşlandığını anlamıştım.
- Ma fille, on voyait bien qu'il te plaisait.
İlk gördüğünde, ondan hoşlandığını anladım.
Il vous a plu.
- Ondan hoşlandın sanmıştım.
- Je pensais que tu l'aimais bien.
- Ondan hoşlandığını sanmıştım. Hoşlanmıştım... ilk başta.
- Je croyais qu'il te plaisait.
Ondan mı hoşlandın?
Elle te plaît, c'est ça?
— Ondan hoşlandım. — Sen hiçbir şeyden hoşlanmazsın, Cartman!
- Je l'aime bien.
Ondan hoşlandığını duydum.
On m'a dit qu'il te faisait craquer.