Ortağız translate French
1,703 parallel translation
Biz ortağız.
On est partenaires.
Biz ortağız, değil mi?
On est partenaires, non?
Sadece 6 haftadır ortağız, Anna.
On fait équipe depuis 6 semaines, Anna.
Ama biz ortağız.
Mais nous sommes associés.
Biz ortağız, değil mi?
On est des partenaires, non?
Ortağız sanmıştım.
Des partenaires.
Hey, ne zamandan beri ortağız?
Hé, ça fait combien de temps qu'on fait équipe?
Görünüşe göre ortağız.
Voie comme si nous étions partenaires.
- Evet! Yıllardır ortağız, Booth ve daha önce protokolleri bozmuştun bazen hayatımı tehlikeye atarak.
- Ça fait 3 ans qu'on est partenaires, et vous avez déjà rompu le protocole, mettant parfois ma vie en danger.
Biz ortağız.
Nous sommes partenaires.
Bu, fikir alışverişidir, biz ortağız.
- Alors, je peux réparer votre dos?
Olan şey, Bay Elder ve ben artık ortağız.
- Entrave à la justice. - Tu ne témoignes pas?
Ortağız sanıyordum.
Je pensais qu'on le faisait toutes les deux, comme des partenaires
Suçta ortağız değil mi?
Partenaires dans le crime?
Biz ortağız, suç ortağı.
On est associés, les associés du crime.
Biz ortağız. Müttefiğiz, değil mi?
Nous sommes associés.
Evet Kate, biz ortağız. Tom ve Jerry gibi.
Oui, Kate, on est partenaires, comme Tom et Jerry.
- Ortağısınız..
Son coéquipier...
Ortağınız da bize katılacak, değil mi?
Votre associé se joint aussi à nous, n'est-ce pas?
Ortağınızın Falco'dan ve benden çaldığı 40 milyonunuz var.
Votre associé détient les 40 millions de Falco, et vous, vous m'avez, moi.
Debbie'ye 911'i arattınız. Ortağınızla birlikte, şirketinizin dağılma riski de öldü. Ve suç ortağınızı susturdunuz.
Vous faites faire à Debbie votre appel bidon à la police, votre associé meurt ainsi que ses menaces de dissoudre votre société, et vous faites taire votre complice.
Biz sadece yarışmada ortağız.
Non, on est partenaires dans un concours... des partenaires non romantiques, comme un frère et une soeur.
Nami Matsushima'nın suç ortağı olmadığınızı kanıtlamak için size yalan detektörü uygulamak istiyoruz.
Le détecteur de mensonges prouvera que tu n'es pas son complice.
Ajan Shlatter, sanırım ortağınız arıyor.
Agent Shlatter, je pense que c'est votre partenaire.
Ben senin ortağınım ve yalnız gitmene müsaade etmeyeceğim.
Je suis ton équipière et je ne te laisserai pas entrer seul.
Weepy'nin ortağı mısınız?
L'équipière du pleurnichard?
Ortağınıza suçlamada bulunmamızı mı istiyorsunuz?
Vous voulez que j'inculpe votre équipier?
Ortağım ve ben, cinayet ve hırsızlıklarla uğraşırız.
Mon équipière et moi, on travaille sur un vol / homicide.
Teknik olarak, hepiniz benim ortağımsınız.
Techniquement, vous êtes tous mes associés.
Bu genç bayanı hayatınızda hiç görmediğinizi söylüyorsunuz, ancak birisi ofisimi arayıp sizin ve ortağınızın 1998'de bu kıza tecavüz edip öldürdüğünüzü bildirmiş.
Vous dites n'avoir jamais vu cette jeune fille de votre vie, et pourtant, mon bureau a été contacté par une personne qui dit que vous et une partenaire l'avaient enlevée, violée et tuée en 1998.
SWAT seni durdurduğunda iyi oynadın. Ama ortağım bir saniye baktı ve minibüsünün içine bakacağımızı anlamıştın.
Vous avez gardé votre calme face au SWAT, mais quand mon collègue a eu des doutes, vous saviez qu'on inspecterait le camion.
Suç ortağı olmanızı istemem.
Je ne veux pas que vous soyez complices.
Eski ortağınız Ramon Prado'yu bulmaya çalışıyorum.
J'essaye de retourver votre ancien partenaire Ramon Prado.
Ortağınıza sormalısınız, tüm o paraya ne oldu?
Je ne sais même pas pourquoi j'ai fait ça. Peut-être que c'est parce que je t'ai demandé si tu voulais qu'on soit amies.
Eski ortağımın, yüksek rütbeli olması beni rahatsız ediyor mu?
J'ai pensé que j'aurais une autre perspective
Bize klinik aşamadaki ortağınızı söyleyin, biz de kimseye söylemeyelim.
Dites-nous qui est votre associé du côté de la clinique et nous serons discrets.
Annemin briç ortağının kızı, Connie.
La fille de la partenaire de bridge de maman.
Elbette. Davis polisi, bu olayda ortağımız.
Oui, ce sont nos partenaires sur ce coup.
Kocanızın ortağı, Dedektif Preciado olayda şüpheli durumunda.
Le partenaire de votre mari, l'inspecteur Preciado, - est peut-être impliqué dans l'affaire.
Aklım karıştı. Ortağınız kira kontratını çoktan imzaladı bile.
Votre associé a déjà signé.
Anladığımız kadarıyla suikastçının otoparkta bekleyen bir suç ortağı yokmuş ama yine de iki güvenlikçiyi öldürüp kaçmayı başarmış.
Rien ne laisse croire que le tireur Ai eu des complices dans le parking, Mais il a tuéé deux garde Et organisé sont échappé.
Demek iş ortağınızı.
Un associé d'affaires.
Ortağımla birlikte, bu davaya aylarımızı verdik.
Avec ma collègue, on s'est beaucoup investis sur l'enquête.
Olay yerine ilk ulaşanlar ortağınız ve sizdiniz, değil mi?
Vous avez été les premiers sur les lieux du crime. Je ne me trompe pas?
Cüzdanınızı çıkarıp, ortağıma vermenizi istiyorum.
Attrape ton portefeuille et file-le à mon collègue.
Zamanlamanız çok kötü oldu, çünkü ortağım geçen sene, ailesini tıpkı bunun gibi bir trafik kazasında kaybetti.
Vous tombez mal. Mon collègue a perdu sa famille l'an dernier, à cause de la vitesse.
Ortağınızı şikayet edebilirim.
Je pourrais porter plainte...
Suç ortağınız olarak.
Comme complice.
Sende kalabilir, çünkü biz ortağız.
Nous sommes associés.
Ortağım ve ben yemek için çalışırız ve...
Oui, mon copain et moi, on travaille, et on nous nourrit.
Hayır, yalnızca cana yakın bir dert ortağınızım.
Non, seulement un simple petit confident.