English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Parties

Parties translate French

4,480 parallel translation
Biraz seksten falan kurtulup aşk yaşayalım diye umuyordum.
J'espérais faire l'amour langoureusement plutôt que cogner nos parties génitales l'une contre l'autre comme des sexbots.
Bu her şey dahil edildiğinde en iyisi.
C'est mieux... pour toutes les parties concernées.
Polis veri tabanının bir kısmına giriş izni de.
Et accès à des parties de la base de données de la police.
Bütün organik olmayan parçaları çıkartıp yakmamız gerekiyor.
On doit enlever toutes les parties inorganique et les détruire.
Göçüp gittiler... işte.
Elles sont juste... parties.
İçecekler bittiğinde.
Jusqu'à ce que toutes les boissons soient parties.
İçecekler bitti. Benimle gel.
Elles sont toutes parties maintenant.
I let you see the parts of me that weren't all that pretty?
♪ Je te laisse voir mes parties qui ne sont pas toutes jolies ♪
Artık arılar olmadığına göre buna mahkumsun.
Ce qui va bientôt arriver maintenant que les abeilles sont parties.
Taşakların ne zaman düştü? Kadınlarındaki gibi kısımlar mı oluştu yoksa Gonzo'nun burnuna falan mı benzedi?
Quand tes testicules sont tombées, des parties féminines se sont formées, ou c'était plutôt a un nez de Gonzo là en bas?
Sabaha tüm mankenler gitmiş olacak, sende tek gecelik ilişkilere dönecek, öpüşecek ve sütyenler çıkaracaksın.
Dans la matinée, les mannequins seront toutes parties et nous retournerons à nos aventures sans lendemain, sortant et faisant sauter des soutien-gorges.
Bu insan popülasyonu Yükleyip paylaştıkları şeylerin Aldığı değerlere göre
Une populace qui croit qu'aucune expérience ne vaut d'être vécue si elle n'est pas mise en ligne pour recevoir sa part méritée d'éloges, dont le summum est de voir l'instant où vous avez crashé vos parties intimes sur un rail métallique
Vajinasını dairesel uyarma.
Alterner les parties.
Zamanında burada birkaç futbol maçı yapmıştık.
J'ai été entraîné dans quelques parties de football ici, à l'époque.
Üreme organlarımız kapalı.
Nos parties géniales bien couvertes.
Adam Asmaca oyunlarımızı hatırlar mısın, Burt?
Tu te souviens nos parties de bonhomme pendu?
Adam Asmaca oyunlarımı hatırlar mısın?
Vous souvenez-vous de mes parties de pendu?
Araştırmalarıma göre, kafatasını delebileceğiniz bir dar açı var.
Selon mes recherches, il y a un angle précis om ] l'on peut percer é travers son créne sans toucher les parties vitales du cer \ / eau.
Bir insan bana istediğim şeyi vermediği zaman vücut parçalarını sökerim.
Si on me donne pas ce que je veux, je retire des parties du corps.
- Evet, görünüşe göre yanlış bir kısmını.
- En partie. - Les mauvaises parties, oui.
Beethoven sonatında öğrenmem gereken çok zor bir bölüm var ve mektuplar ise cumaları geliyor.
Je dois bosser un passage de ma sonate de Beethoven. Et les lettres sont parties vendredi.
Yani takımlarını tıraş etmenin çok zevkli olduğunu söylüyorsun.
En gros, tu trouves ça gay de se bichonner les parties.
İki hareketsiz güç, ikisinin de geri çekileceği yok.
Deux forces inflexibles. Aucune des deux parties ne voulant céder.
Bu adamların oynadığı her oyunu biliyorum.
Je connais toutes leurs parties.
Daha fazla para isteyip turnuva kurucularının canını sıkan Fischer dikkate değer bir şekilde 8 maç üst üste kazandı.
Fischer, dont les exigences financières irritent les organisateurs, a remporté 8 parties exceptionnelles d'affilée.
Birleşik Devletler satranç şampiyonu Bobby Fischer 24 oyun serisinde dünya şampiyonu Boris Spassky'e meydan okudu.
Bobby Fischer, le champion américain, défie Boris Spassky dans un jeu en 24 parties.
En iyi 24 maç.
24 parties.
2-0 öndeyim.
J'ai deux parties d'avance.
Duyguları tanımlama yöntemim... Beynin her ilgili bölümüne bir renk atıyorum. Çok belli zaten, gerçekten.
Pour identifier les émotions, j'ai attribué une couleur aux parties du cerveau.
Üzgünüm. Özür dilerim. İkiniz de partiden ayrılınca tanıdığım kimse kalmadı.
Je suis désolée, vous êtes parties et je n'avais personne...
Tam da bu yüzden siz bana neden akademiden ayrıldığımızı sorduğunuzda bir parçam sebebini hatırlayamadı. Tek bildiğim gitmemiz gerektiğiydi.
Quand vous m'avez demandé pourquoi on était parties, tout ce que je savais, c'est qu'on devait partir.
- Vücut parçalarını bulabilirsin!
Ramasser les parties du corps.
İsterikler, bir taraflarını dürtmediğin için artık daha rahat haldeler.
Les hystériques sont moins apathiques... maintenant qu'on ne farfouille plus leurs parties intimes.
Her bölüm, diğer parçalar olmadan o üç parçadan hiçbirinin işlemeyeceğini göstermek için birbirinle uyumlu olmalı.
Mais - et c'est là l'essentiel - toutes les parties doivent être interreliées pour montrer comment une coterie peut pas fonctionner sans les deux autres.
Beyler, kıyı boyunca iki bölgede devriyeye çıkacağız.
Messieurs, deux sections sont parties patrouiller le long de la côte.
Temelli gittiler efendim.
Parties, monsieur.
Böylece iki taraf da bu müzakerenin iyi niyetle yürütüldüğünü görmüş olur.
Ainsi, les deux parties auraient l'assurance d'une bonne foi mutuelle.
Ama bu sesler, bir türlü gitmiyorlar.
Mais ces voix, ne sont pas parties très loin.
Beynimizin asla kullanmadığımız bölümlerini uyandırıyor.
Elle réveille des parties du cerveau jamais utilisées.
Hiçbir hareketli parça.
Pas de parties mobiles.
Önümüzdeki hafta sonu boyunca Otobanın bazı bölümleri yol çalışması nedeniyle kapalı olacak.
Des parties de l'autoroute 10 seront fermé pour travaux pendant ce week-end
Ama ben çok sıkılmıştım. O yüzden erken ayrıldık.
Mais j'en avais marre, alors nous sommes parties plus tôt.
Bir şeyi yaptım işte. İki aşamalı bir şeydi.
C'est en deux parties.
Savaş ve Barış'ı mı okuyacaksın yoksa bütün kadınsı organlarını insanlığa mı sunacaksın?
Lire un livre ou montrer tes parties génitales sur le net?
Görevinizin iki aşaması var.
Vous avez deux parties à leur mission.
Elbette buradan çıkacak pek çok şey var ancak ben en güzel yerlerini getirdim size.
Bien sûr, il y a beaucoup à en dire, mais je me suis concentré sur les meilleures parties.
Epeydir Meksika'daydım, iki tarafın da işine gelecek bir anlaşma yapabiliriz. Paranın amına koyabiliriz.
Les gars avec lesquels j'ai bossé à Mexico, ça pourrait être un super deal pour les deux parties, y a un putain de pactole à se faire.
Kaos, kayıp insanlar.
Chaos, des personnes disparues, parties.
Nasıl oynandığını biliyorsun değil mi Kinghead?
juste les parties standards.
İkisini de kaybettim.
Elles sont parties toutes les deux.
Yüksek bir bedele karşın bile Naziler ona yardım etmezler. Ama umut ticareti yapıyorlar.
Le programme de demain comporte trois parties.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]