English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ P ] / Parti zamanı

Parti zamanı translate French

1,508 parallel translation
Bizler 15 Nisan sonrasına... parti zamanı deriz.
Après le 15 avril, à l'interne toujours, on commence à faire la fête.
Parti zamanı, millet!
C'est l'heure de la fête!
Parti zamanı.
Que la fête commence!
Parti zamanı.
C'est la fête!
"Zamanı sorduklarında parti zamanı demeliydim."
"J'aurais dû dire que c'était l'heure d'Hammer quand elle m'a demandé l'heure"
Hayır, ben düşünüyordum da, belki işin bittiği zaman burada bir parti verebilirim.
Non, je... Je pensais qu'une fois que vous aurez terminé, je pourrais organiser une réception.
Bunca zaman nereye gitmiştin?
Où es-tu allé quand tu es parti?
Şu hoş çocuk... Ancak gideli uzun zaman oldu.
Un garçon adorable, mais il est parti depuis longtemps.
Ne zaman arkamızı dönsek gitmiş oluyor.
Chaque fois que nous tournons le dos, il est parti.
- Ne zaman ayrıldın?
- Quand êtes-vous parti?
Onu otelde nasıl gördüğünü ve bunun ilk görüşte aşk olduğunu. Ne kadar etkilendiğini. Kendine iyi bir erkek arkadaş bulmanın zamanı olduğunu.
Que tu as eu le coup de foudre à l'hôtel, que tu es un beau parti et que tu n'as toujours pas trouvé chaussure à ton pied.
- O zaman yakında parti var, değil mi?
C'est très important.
Kardeşin ne zaman ayrıldı?
Quand est-ce qu'il est parti, ton frère?
Anneni kaybettiğinde küçücüktün ve ben zamanımın çoğunu savaş için, uzaklarda geçiriyordum.
Tu as perdu ta mère quand tu étais très jeune et j'étais presque toujours parti à la guerre.
- O zaman onu seçelim.
- Alors, c'est parti! - C'est parti!
- Yapalım o zaman.
Alors, c'est parti.
Ailem her yıl parti düzenler,... ve bence birini davet etmenin de tam zamanı.
Chaque année, mes parents font une réception et il est grand temps maintenant que j'invite quelques personnes.
- Ne zaman gittim ki?
Je ne suis jamais parti.
Son 20 yılını orada geçirse de burası her zaman onun eviydi.
Même s'il en est parti durant 20 ans ça a toujours été sa maison.
Yapalım şu işi o zaman.
Alors c'est parti.
- Şov zamanı.
C'est parti pour le show.
Gösteri zamanı.
C'est parti.
Bu nedenle ayrıldığın zaman kimse farketmedi, yay ve okla.
C'est pour ça qu'on a rien remarqué quand vous êtes parti. Avec un arc et une flèche.
Ne zaman ayrıldı?
Depuis quand est-il parti?
Çok yoğundum, müşterilere bakıyordum ve baktığım zaman kamyon gitmişti.
Je suis submergée, je m'occupais des clients et quand j'ai regardé son camion était parti.
Zaman kaybı başlıyor.
C'est parti.
Buzlu sabah içeceği zamanı.
C'est parti pour ma boisson matinale.
- İyi, haydi o zaman.
- Allez, c'est parti.
Biraz zaman alabilir. Yargıç Carlton, Bighorn'a balığa gitti.
Le juge Carlton est parti pêcher à la mouche à Bighorn.
O zaman bu gece parti yapıyoruz.
Il faut absolument qu'on fassent la fête ce soir.
Gittigim zaman,
Quand je serai parti, pouvez vous...
O zaman mı senin arabanı ve silahı alıp kaçtı?
Là, il est parti avec votre voiture et l'arme?
- Tamam o zaman.
- C'est parti.
Gittiğim zaman, çocuğunu uykuya yatırmadan huzuru bulmuş... bir anne bırakabilmiş oldum mu?
Quand je suis parti, est-ce que j'ai donné davantage de travail à la mère pour calmer l'enfant et la faire dormir?
- Mail o zaman.
C'est parti pour l'email.
Dışarıda çok kalmaz, eğer... biraz daha kalmak istersen, o zaman. hoş geldin
Bien sûr, il n'est jamais parti pour très longtemps, alors... si vous voulez rester, vous êtes plus que bienvenu.
- Parti başlasın o zaman.
- Que la fête commence.
- Parti başlasın o zaman.
Que la fête commence.
Her zaman parti alanında kalacaksınız.
La fête se passe dans cette zone. Vous devez rester à l'intérieur de la zone de fête.
Parti zamanı!
Que la fête commence!
Ben de çantamı yaptım ve gittim. İstemiyordum ama Liz her zaman her konuda haklıdır. Orada kalmam çocuğu mahvedecekse sorgulamadan giderim.
Je ne voulais pas, mais Liz a toujours raison sur tout, et si le fait que je reste doit foutre le gamin en l'air comme ça, je suis parti, sans poser de questions.
Geçen gece Troy gittiği zaman, nereye gittiğini biliyordum -
Quand Troy est parti hier? je savais où il allait.
Ayrıldığım zaman iş elbiselerini yanımda götürmem.
J'ai pas pris le gazon avec moi quand je suis parti.
Evet bütün zamanı o kızla yiyişerek geçiriyordum ve aniden bunun yanlış olduğunu hissettim.
Oui, pendant tout le temps que j'étais parti embrasser cette fille, tout d'un coup j'ai compris que c'était mal.
O zaman bizim için daima acemi olacaksın.
D'accord. C'est parti.
O zaman "salla gitsin, tamam" olsun!
Alors bordel, c'est parti!
Belki de benim gitme zamanım gelmiştir.
peut-être il est temps que je suis parti.
Sanki gideli çok uzun zaman olmuş. Neredeyse ateşli bir anne olduğunu unutuyordum.
Vous savez, c'est peut-être parce que j'étais parti longtemps, mais j'avais presque oublié que vous étiez une maman canon!
İstediğin zaman söyle, hemen giderim.
Tu as juste à dire un mot, et je serai parti.
Bir sanatçıyla parti yaparken zaman uçup gidiyor.
Le temps s'envole quand tu fais la fête avec une artiste.
Seninle hiçbir zaman... ne yaptığını tartışmayacağız... dışarıdayken..
Tu sais, on n'a jamais... discuté de comment c'était quand tu étais... parti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]