Pré translate French
1,672 parallel translation
Maç öncesi safsatalarını ileri sardım.
J'ai déjà fait avance rapide sur les quatre heures de reportage pré-jeu.
Ameliyata hazırlarken sana yine ağrı kesici vereceğiz.
Hey, on te donnera plus de médicaments pour la douleur quand on sera en pré-op.
Bilgi toplamanı ve hastaları kontrol etmeni istiyorum, hem ameliyat olacakları, hem de olmuş olanları.
Occupe-toi de la télémétrie et surveille mes patients pré-op et post-op.
- Göldeki bir balığı vurmak gibi.
C'est comme manquer une vache dans un pré.
Bu ayıraçları uygulama sırasına göre mi tutuyorsun?
Est-ce tu appliques ces tests réactifs, dans l'ordre pré-établi? Ouais, bien sûr.
Böyle erken emeklilik gibi oluyor.
Là, je suis comme en pré-retraite.
Özellikle planlı düşünmeliyim.
Et il faut tout pré-méditer.
Her şey düşünmek ve önceden planlamak.
Tout est une question de méditation... et de pré-méditation.
Ben küçük bir vadide bir çiftçiyim.
Je suis "le fermier dans le pré."
Maç, ineklerin otladığı bir alanda oynanacak.
Ce match va avoir lieu sur un pré aux vaches à louer!
- Daha çok acil durum öncesi ekip gibi.
- Plus comme une équipe de pré-urgence.
Kan basıncı iyi, preeklampsi yok.
La pression sanguine est bonne, pas de pré éclampsie.
Kadife çiçeği, manus, şifalı bitkiler, kuzu kulağı bitkisi, keten tohumu sirkesi, fildişi, ve biraz da şeker.
C'est un mélange de souci, de Manus Christi, une herbe très efficace, oseille, plante de pré, Vinaigre de lin, copeaux d'ivoire, Le tout mélangé à du sucre.
Bu sadece teklif öncesi teklifti aslında.
C'était juste la pré-demande.
Ben de hazır olduğunu gördüğüm için sen de bunu red öncesi red olarak gör.
Eh bien pour te préparer, considère que c'est mon pré-refus.
Ve ameliyat öncesi ve sonrası bölümde hiç çalışanım yok.
Et j'ai personne ni en pré-op ni en post-op.
Ameliyat öncesi MRI çektirmek için intörnümle onu aşağıya gönderdim. Tanrı'ya şükür.
C'est parce que mon interne l'a descendue faire une IRM pré-op.
Parti öncesi kadeh kaldırma törenine gelmedin, gözlerimiz seni aradı.
Mais tu nous as manqué pour le toast de pré-soirée.
Oksipital kemik üstünde.
Elle est pré-occipitale...
Mevsim sonu mücadeleleri, hazırlık maçları, ve normal sezon futbol maçları.
Post-saison de baseball, pré-saison de basket et saison de foot.
Kadınsal meselelerimden çevremdekiler konusuna inersem sen de orada olursun.
Hein, si je saute en bas de mon arbre gynécologique pour aller jouer dans le pré, ben, le pré, c'est toi.
İlk ergenliğindeki o maymun oğlan için yasaklama emri istemeyi düşünüyorum.
Je vais demander une injonction contre ce singe pré pubère.
Saranis'teki müdür emekli oluyor.Gidecek.
À St-Lary-sur-mer, le directeur part en pré-retraite c'est une affaire de quelques semaines.
Disiplin kurulunu toplamadan önce öğrencinin ailesini bu konuda bilgilendiririz, öğrencileri uyarırız...
Il y a les commissions pré-disciplinaires,... on informe les parents, les élèves sont prévenus.
Bu, verdiğimiz en iyi erken doğum günü hediyesiydi.
C'est le meilleur pré-cadeau qu'on pouvait lui faire.
Yanılmıyorsam, Kaptan Kirk görünmezlik aletini Romulan'lardan 5027.3 yıldız yılında çalacak bu da 10 Ocak 2328 tarihine denk geliyor.
Si je me souviens, le capitaine Kirk vole le bouclier des Romulans en 5027,3, soit le 10 janvier 2328, selon les estimations pré-Fédération.
Ön programlanmış.
Pré-programmé.
Ama önce ön eğitimden geçmen gerekiyor.
" On a un truc pour vous, on a une pré-formation.
PFO, güney kutbuna gitmeden önce yapılan muayenede ortaya çıkardı.
Un FOP aurait été découvert pendant son examen pré-Pôle Sud.
Evet, alarm öncesi dönemimden.
C'est de ma période pré-alarme.
Muhtemelen Pre-Cambrian çağı.
Surement au Précambrien.
Teknik olarak, görev öncesi hazırlık için tam vaktinde geldim.
Techniquement, je suis à l'heure pour le rapport de pré-mission.
Bak, sadece biraz önceden bilgilendirilmek istiyorum.
Je voulais des infos pré-présentation.
İneğin tarlada ne işi var?
Et toi pourquoi tu lâches ta vache dans le pré?
Sadece peri, tam olarak değil, periodontist * gibi.
C'est la pré, ce qui veut dire pas assez, comme un périodontiste.
Evet, vampir olmadan önceki DNA'm.
Oui. ADN pré-vampire.
Eski bilgileri karıştırdım, İncil ile ilgili hatta İncil den öncesini.
J'ai une tonne de légendes... bibliques, pré-bibliques.
- Ameliyat sonrası antibiyotikler Kaya.
- Kaya, antibiotiques pré-op.
Sökmeden bunu incelemek imkansız görünüyor birinin röntgen görüşü olmadıkça.
Il semble que tout examen viable en pré-extraction soit impossible, à moins que quelqu'un ait une vision à rayon X.
Senin için kahvaltı öncesi kalıntılarım var.
J'ai des restes de pré-petit déjeuner pour vous.
Wesleyan'daki Reform öncesi Dans Topluluğunda nasıl santur * çaldığınızı....
Et que tu jouais de la cithare dans le club de danse de la pré-Réforme à la fac.
Jodi'nin sesi önceden kaydedilmiş.
C'était une voix pré-enregistrée.
Loomis fazla yaklaşırsak diye konuşmayı önceden kaydetmiş.
Loomis l'avait pré-enregistré au cas où on s'approche trop.
"Kristalleşme öncesi davranışlarda moleküler tabakalaşma."
"Comportement de stratification moléculaire pré-crystalline."
O da düğün'de çikolatalı kek ikram etmek istiyordu.
Elle voulait servir des brownies pré-préparés au mariage.
Ameliyat öncesi ve sonrası hastalar üst üste yığıldı.
J'ai une liste d'attente pour mes patients post op et pré op.
... ve ayırt edilebilir bir yöntem de seçilmemiş. Kolay olmalı.
Nous n'avons aucune preuve, aucune interaction apparente entre les suspects et les victimes pré ou post-mortem, et un mode opératoire indiscernable.
En kötüsü ise : Kurban canlıyken yapıImış.
Le pire : cela a été fait pre-mortem.
Pre, "önce" ; Natal, "berbat olmak".
Pre, "avant." Natales, "foutue."
Borei pre hagafen. Şarap nerde?
Où est le vin?
37 ölü kadının otopsisi yapıldı.
37 corps de femme autopsiés pre-mortem.