Rüzgarlı translate French
315 parallel translation
Şık, etkileyici, tek gözü örten ve rüzgarlı günlerde dikkat edilmesi gereken.
Chic, mordant, porté sur le côté, à surveiller les jours de vent.
Bu soğuk ve rüzgarlı gecede hepimiz sıcak yataklarımıza gidelim.
Glissons-nous tous dans notre lit douillet, la nuit est si venteuse et froide.
"Bu gün rüzgarlı bir son bahar günü olmasına rağmen, gemiyi denize indirmek için mükemmel bir gün."
C'est un jour d'automne venteux, mais un bon jour pour un lancement.
Bir defasında büyükbabamın suratına rüzgarlı havada sigara üflemişler.
Grand-père a avalé un cigare un jour de vent sur le pont avant.
Edinburgh'un ıslak, rüzgarlı caddelerinde araba sürerek hayatını kazanmak zor.
Il n'est pas de tout repos de conduire dans les rues hostiles d'Édimbourg.
Berlin oldukça rüzgarlı, özellikle geceleri.
Ça souffle à Berlin, surtout la nuit...
Hiç unutmam, berbat, rüzgarlı bir gün hırçın Tiber kıyılarını döverken Sezar dedi ki bana :
Par un jour gris, froid et venteux où le Tibre agité s'en prenait à ses rives,
Rüzgarlı havadaki yel değirmeni gibiydi.
Un moulin qui fonce sur toi.
Rüzgarlı bir günde kadının biriyle yattım diye tanrı beni cezalandırdı.
Dieu m'a puni pour avoir été avec une femme un jour de grand vent.
Kuru ve rüzgarlı havanın üstesinden gelme yolları arardı.
Luttant contre la sécheresse et le vent.
Hava çok rüzgarlıydı
- Le vent était très fort...
Oh hayır, bugün olmaz. Olmaz, hava çok rüzgarlı.
Pas aujourd'hui.
Senin uçman için çok rüzgarlı değil ama.
Il n'y a pas trop de vent pour vous.
Yağmurlu yada rüzgarlı havalarda insanı ferahlatıyor.
C'est frais dans la pluie et le vent.
- Rüzgarlı olacağını düşündüm.
- J'pensais qu'y aurait du vent
- Yukarısı rüzgarlıydı.
C'est qu'il faisait du vent, là-haut.
Hayır, hayır. Fazla açıklık ve çok rüzgarlı.
Non, c'est trop ouvert et trop venté, là-bas.
Evet, lütfen. Rüzgarlı bir hava var.
Oui, on dirait que ça souffle.
Rüzgarlı bir öğlen vaktiydi.
C'était un après-midi venteux.
Çok rüzgarlı. Ama muhteşem, değil mi?
C'est très éventé, mais magnifique, n'est-ce pas?
Yukarısı rüzgarlı.
Il y a du vent.
- Bugün hava rüzgarlı.
- Il fait frais, hein?
Dışarısı rüzgarlı ama burası çok sıcak.
Dehors, le vent souffle. Ici, il fait trop chaud.
Rüzgarlı bir havada hareketli bir çalıyı canlı bir varlıkla karıştırmak kolaydır.
Chez nous, quand le vent souffle, une broussaille agitée peut aisément être prise pour un être vivant.
Lütfen Rüzgarlı Köşk'te ol.
Pourrais-je vous voir le 9, au crépuscule, au pavillon du Vent frais?
Birkaç saniye alır. Efendim? Orasının o kadar rüzgarlı olduğunu gerçekten düşünüyor musunuz?
Il y a vraiment du vent là-bas?
Bu kadar karlı ve rüzgarlı havada, kim kapımı çalıyor?
Avec cette neige et ce vent, qui frappe au couvent?
Panelin üstünde rüzgarlığın hemen altında.
En haut du tableau, juste au-dessous du pare-brise.
- Şu rüzgarlığı indir Haley.
Baissez le pare-brise, Haley.
Fırtınalı, şiddetli rüzgarlı.
Tempête, grands vents.
Hava rüzgarlı.
II y a du vent.
- Hadi ordan, rüzgarlıymış!
Mon cul, le vent!
Chicago rüzgarlıdır.
C'est très venteux.
Hava rüzgarlı.
Y a du vent.
Bir zamanlar rüzgarlı denizin ışığı gibi parlayan yerler.
Leurs domaines brillaient jadis comme la lumière sur une mer agitée.
Hava... çok rüzgarlı. Rüzgarlı.
Il souffle... tellement, le vent.
Biz Şikago'luyuz Roy. "Rüzgarlı Kent."
Nous venons de Chicago.
Evet, bir sürü rüzgarlı kumsallarda bulundum ve birliği hissettim... Hisset... tim...
Sur ces plages caressées par le vent, j'ai ressenti cette unité avec... j'ai ressenti...
Bayım, o sabahlık 147,50 dolar... rüzgarlık da 30 dolar.
Ce sera 147 dollars 50 pour le peignoir, et 30 pour le ciré.
gökyüzü açık ve rüzgarlı, herzamanki gibi.
Beau temps, air pur, vent sec et terre aride.
- Rüzgarlık almaya gitti.
- Il s'est acheté un coupe-vent.
- Adam rüzgarlık hastası.
- C'est un fétichiste des coupes-vent.
- Rüzgarlığını alayım mı?
- Je peux prendre ton coupe-vent?
Epey de rüzgarlı bir havaydı.
Au fusil, par grand vent...
- Hava çok rüzgarlı, efendim. Sıkı tutun!
- II y a trop de vent, monsieur!
Tabii hep böyle rüzgarlı ve yağmurlu olmazdı.
Ce n'était pas toujours aussi orageux et pluvieux que ça.
Rüzgarlı şehirden katılıyorlar. Adam bir ayakkabı satıcısı.
Voici un vendeur de chaussures, qui nous vient de la ville ventée.
"Islak ve rüzgarlı"
"Pluie et vent"
Yukarısı rüzgarlıdır, ha?
- Il y a du vent. - Tu parles!
- Dün gece rüzgarlıydı.
- Il y avait du vent.
Rüzgarlı şehir.
La ville ventée.