English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Style

Style translate French

6,182 parallel translation
Bu onların tarzı değil. Belki de KGB'nin tarzının ne olduğu hakkındaki önyargılı görüşümüze çok fazla ağırlık veriyoruzdur.
Ou peut-être qu'on accorde trop d'importance à nos idées préconçues du style du KGB.
Mekana bakılırsa epey sağlam geysin.
Assez gay, vu le style de cet endroit.
Nasıl biriydi o?
Genre, c'est quoi son style?
- İyi görünüyorsun.
Joli style.
Tabi bizim için ortalığı biraz boşaltırsan bunu Lima Heights tarzıyla halletmekten mutluluk duyarım.
Néanmoins, s'il pouvait y avoir un peu d'espace pour nous ici, j'adorerai installer un peu de style Lima Heights.
Değişmeyi hiç düşündün mü?
Vous avez déjà pensé changer de style?
- Bu bir tarz baba.
C'est le style, Papa...
- Bu tarzı ev için sakla.
- Laisse ton style pour la maison.
Tarzımızla gideriz.
Voyageons avec style!
İnternetten oynanan bir oyun ama ona göre bir hayat tarzıymış.
C'est un jeu en ligne, mais il dit que c'est plus comme un style de vie.
Ted lisedeyken kimlik hırsızlığı, kredi kartı ve banka hesabı gaspı gibi şeylere bulaştı.
Quand Ted était au lycée, il a trempé dans des affaires de vol d'identité... piratage de cartes de crédit, de comptes bancaires. des choses de ce style.
Belki polise gitmeyen insanlardan birine denk gelmiştir. Selam!
Peut-être qu'il a volé celle de personne qui ne sont pas du style à le signaler à la police.
- Hayır, iyi görünüyorlardı, cazcıydılar.
Non non, ils avaient l'air cool, des style jazzeux.
Cyril, etrafına bak.
Quelque part dans ce manoir, je suppose, il doit y avoir un coffre gigantesque dans le style de celui de Picsou. Cyril, regarde un peu autour de toi.
Fransızcada falan?
Du style en français par exemple?
O bu tarz iş yapmaz.
Ce n'est pas son style.
- Bayan Barrett, müvekkilimin yaşam tarzını onaylamıyorsunuz, değil mi?
- Rejetée. Mme Barrett, vous désapprouvez le style de vie de ma cliente,
Bu bir stil blogu.
C'est un blog de style de vie.
Hadi genç hanımlar, evinize gidip düzgün bir şeyler giyin ve hayatınıza çekidüzen verin.
Vous, mesdemoiselles, devez rentrer, vous rhabiller et repenser à votre style de vie.
Yakalamaya çalıştığım bir görünüm var. Ben ona "Cansız ama lezzetli" diyorum.
Je pars sur un style que j'appelle Cadavre Exquis.
Vampir... Vampir tarzı.
Hopa... vampire style.
Ve senin kendi, orijinal tarzını bulmanı istiyor.
Et il souhaiterais que tu te trouve un style qui te soit propre.
Yaşam tarzım bu işte.
C'est mon style de vie.
İspanyol Revival Mimarisinin dönüm noktası olan bu köşk eski tip dış cephesiyle çok zarif.
Un manoir de style renaissance espagnole. Avec une élégante remise.
Stilde sınırları zorluyoruz. Kuşkusuz yanlış yöne doğru.
Repoussant les frontières du style... dans la mauvaise direction, sans doute.
Yeni bir görünüş mü, Abbs?
Nouveau style, Abbs?
Polis memurlarından bana eve kadar eşlik etmelerini istedim, ve beni götürecek, genç Kevin costner tipinde birini bulmak biraz zaman aldı.
J'ai demandé à ce qu'un officier m'escorte à mon travail, et ça a pris un moment au central pour m'en trouver un du style Kevin Costner jeune.
- Aşağılık kadının tekisin, sürtük!
- T'as pas de style, pétasse!
- Hayır, aşağılık olan sensin!
- C'est toi qui as pas de style!
Onun stiline göre bir şey değil gibi.
Ce n'est pas son style.
Onun stiline göre olmadığını nereden biliyorsun, Linden?
Qu'est-ce que tu y connais en style?
Stiller birbirini tutmuyor.
Ce n'est pas le même style.
Hırçınlığa gelecek birine benzemiyor.
Être quelqu'un qui aime le style sauvage.
Fakat afyon bağımlısı haline geldi ve kardeşlerimi sattı
{ \ a7 \ fade ( 1000,1000 ) \ i1 } * bagua zang – la paume des huit trigrammes – style de kung fu tout en rotation inspiré du mouvement des astres Mais il est devenu accro à l'opium et a vendu mes frères et mes sœurs.
Hem tarz hem güç sahibi bir kadın.
Une femme avec du style et de l'argent.
Eski tarz, Avrupa havasında bir İtalyan restoranı.
un restaurant à l'ancienne, style vieux resto Italien.
Şöhretiyle ölecek.
Elle meurt avec style.
Tam olarak nasıl bir arabaydı?
Quel style de voiture?
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm Katie ama bu benim tarzım değil.
Je suis désolé de te décevoir Katie mais ce n'est pas mon style.
Normalde miğfer-kafalı Papyon-aşığı Blaine'den... Moda tavsiyesi almam, Ama bana ışığı görmemde Cidden yardımcı oldu.
Normalement, je ne prend pas de conseil sur le style de Blaine casque-de-cheveux et amoureux-des-noeuds-papillons, mais il m'a vraiment aidé à voir la lumière.
Tanrım, tarzını seviyorum.
Mon dieu, j'adore son style.
- Dominant kadın, Pakistan usulü.
Redoutable prédatrice, dans le style pakistanais. Ah bien.
Hayat tarzini begeniyorum ve onu tatmak istiyorum.
J'aime votre style de vie. Je veux y goûter.
Girmeye hak kazandin.
J'aime votre style, Pritchett.
Yani benim asla tercih etmeyeceğim bir sürü seçim yapmışsın ama çoğu işe yaramış gibi.
Ce n'est vraiment pas mon style, mais ça marche plutôt bien.
Hangi tarz istediğine karar verebildin mi?
Tu as choisi quel style au final?
Dürüst olmak gerekirse, pek benim tarzım değil ama geniş olmaya çalışıyorum, biliyor musun?
whoo. Pour être honnête, c'est pas vraiment mon style, mais j'essaie d'être branchée, tu vois?
Tarzını sevdim.
J'apprécie ton style.
Hayır, aslında bu yeni teknoloji karşıtı yaşamı benimsemeye başladım.
Non, en fait, je suis ravi d'adopter ce nouveau - style de vie anti-tech.
Sadece ikisinde kamyonetteki patatesin benzeri var.
Seulement deux avaient le style de Fry laissé dans le camion.
Yaşantımızı lüks tutmak için.
Pour garder notre style de vie somptueux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]