Sûikastçi translate French
349 parallel translation
O, "Yalnız Kurt ve Yavrusu" denen sûikastçi.
Ce vagabond? Il se ferait appeler "le loup à l'enfant."
Şu andan itibaren baban, acımasız bir öldürme dünyasında sûikastçi olarak kan ve cesetlerden oluşan bir yolu izleyecek.
À partir d'aujourd'hui, je suis un tueur. C'est la voie du sang, de la mort et de la barbarie.
Sûikastçi olarak alacağım görevlerle ailemize acı çektiren Yagyu'ya acıyı geri tattıracağım.
La voie du tueur est la seule possible pour assouvir ma vengeance contre l'infâme clan Yagyu qui a sali notre nom.
Demek ki çocuğu olan bir sûikastçi olacağım.
Un tueur avec un enfant...
Bilinmeyen ikiliye "Yalnız Kurt ve Yavrusu" deniliyormuş ve sûikastçi olarak kiralık çalışıyorlarmış veya böyle bir şeydi.
Il paraît que le vagabond s'appelait "le loup à l'enfant", qu'il tuait pour de l'argent. C'était un tueur à gages.
Itto'nun Cehennem'e giden yolda artık çocuğuyla yaşayan bir sûikastçi olduğuna dair bir dedikodu var.
J'ai entendu dire, qu'Itto Ogami et son fils sont devenus des assassins
Shogun cellatlığı makamını gaspetmek için Gölge Yagyu tuzak kurup arkanızdan iş çevirdi ve siz tuzağa düştükten sonra intikam almak için sûikastçi olmayı seçtiniz veya öyle diyorlar.
Vous êtes devenu un assassin afin de réhabiliter votre nom.
Sınırı geçtiğin anda, şuursuz bir suikastçi olmuştun.
Dès la frontière passée, vous êtes devenu un assassin inconscient.
Profesyonel suikastçi.
C'est un tueur professionnel.
Sadece Çek havası alıyorlar. Profesör size suikastçi özgür gezerken cezayı bize çektiriyor gibi gelmedi mi?
L'héroïque assassin nous fait payer son crime, mais lui et ses amis résistants sont libres!
Şimdi, Bay Cunningham sizce bu ilginç ziyarteçi bir dolandirıcı mı? Bir suikastçi belki de!
Pensez-vous que cet intrus volubile puisse être... un escroc peut-être...
PEKİN'DEKİ SUİKASTÇI
Partie VII : "ASSASIN AT PEKING"
Albay Jacques Bouvar bilinmeyen bir suikastçi tarafından öldürüldü.
Le Colonel Jacques Bouvar a été assassiné par un meurtrier inconnu.
Canım, bu olağan bişey bu yıllarda suikastçi tutmak normal bişey
Ma chère, il était admir... admis à cette époque d'engager un assassin.
Castelvetrano, Sicilya'da doğan John Scalise gibi profesyonel bir suikastçi.
John Scalisi, né à Castelvetrano, Sicile, le 24 janvier 1895.
Suikastçi elimizde.
Nous avons l'assassin.
- Bir suikastçi sonuncusunu söylerdi
- C'est ce que dirait un assassin.
Bana bak, yanımda beni koruyan kötü şöhretiyle meşhur suikastçi Shino var.
Tu auras à faire avec Shiro, un assassin réputé!
Suikastçi Shino, teslim ol!
Shiro l'assassin, rends-toi!
Suikastçi Shino...
Shiro l'assassin... avec l'opium et ce sexe sans fin...
Suikastçi Shino, ne korkunç bir düşman...
Quel homme remarquable!
O bir suikastçi!
C'est un assassin!
Tipinden anladığım kadarıyla sizler suikastçi olmalısınız
En entendant vos cris tout à l'heure, j'ai reconnu deux maîtres martiaux.
Suikastçi misin?
Êtes-vous un assassin?
Fakat bizleri birer suikastçi gibi eğitmeni anlamamı nasıl beklersin?
Mais comment dois-je comprendre que vous fassiez de nous des assassins?
Bir keresinde Binbaşı Pribluda'yı tutukluyordum. Bir suikastçi olduğunu kanıtladım.
Il y a 2 ans, j'ai tenté d'arrêter M. Priblouda pour meurtre.
Ben suikastçi değilim! Ben sadece bir ajanım!
Je suis un espion, pas un assassin!
Çünkü bu sabah beklediğiniz suikastçi yani Piedra yakalandı.
Car Piedra, l'assassin que vous attendiez ce matin, a été pris.
Bir suikastçi tarafından.
Par un assassin.
Söylesenize Bay Pahpshmir, tüm dünyada en etkili suikastçi kimdir?
Dites-moi, M. Pahpshmir, dans le monde entier, qui est l'assassin le plus efficace?
Suikastçi olarak kimliğini gizlemeyi başaran herkes.
J'imagine n'importe quelle personne qui saura dissimiler son statut d'assassin.
Evet ama daha da ideal bir suikastçi vardır.
Oui, mais il existe un assassin encore plus idéal.
Suikastçi olduğunu bilmeyen biri.
Celui qui ignore qu'il est un assassin.
Anladığım kadarıyla... herkes... suikastçi olabilir.
Et je pense... n'importe qui... peut devenir un assassin.
O sıradan bir suikastçi değil.
Ce n'est pas un tueur ordinaire.
Bilmiyorsun. Kaçsak bile Şogun peşinden daha çok suikastçi gönderir.
Même s'il s'échappait d'ici, des tueurs seraient sans relâche à sa poursuite.
Geleneksel bir suikastçi silahı.
L'arme de cérémonie d'un assassin.
Halimi anlayanlardan biri suikastçi, biri de canini siktigim bir bayan.
Bizarre, je suscite la sympathie d'un assassin et d'une femme que j'agace.
- Leary bir suikastçi.
- Leary est un assassin.
Az önce, saat 14 : 25'te Başkan Reagan çıktığı sırada... bilinmeyen bir suikastçi tarafından beş veya altı el ateş edildi.
À 14 h 25, alors que le président Reagan quittait l'hôt cinq ou six coups de feu ont été tirés par un inconnu.
Bir ulak bir suikastçi....
Messager, conspirateur, d'accord.
Bir suikastçi de olsan ortaokul arkadaşların vardır sonuçta.
Même un tueur a eu des copains de classe.
Bir suikastçi daha vardı.
Il y a eu un complice.
Richard Lawrence adında bir suikastçi Başkan Jackson'ı vurmaya kalktı.
Il a été le seul président qui a pu payer la dette.
O bir suikastçi.
Un assassin.
- Suikastçi! Ben bir suikastçiyim!
Je suis un assassin.
- İlk sen suikastçi.
- Toi d'abord, assassin.
Kendisini esas suikastçi olarak işe aldırtıyor.
Il se dit le plus grand des assassins.
Efendim... suikastçi kaçtı.
Messire, l'assassin s'est enfui.
İyi bir suikastçi birçok şey yapar.
- Va falloir t'y faire!
Bana bu adamın soğuk, hesaplayan bir suikastçi olmadığını mı söylemek istiyorsun?
- Ce type ne tue pas de sang-froid?