Sıraya translate French
2,951 parallel translation
Geçen sefer, önce sıraya girip, etrafı kolaçan etmişlerdi.
La dernière fois, ils ont joué aux clients.
Yani birinin normalce sıraya girip gözcülük yapması gerekiyor.
Quelqu'un va devoir entrer.
Sıraya dizdiniz onları.
- Une identification.
Soy araştırmasında babanıza kadar ulaşmışlar ama babanızın vefat etmesi dolayısıyla, başınız sağ olsun 621 bin 552 dolar 33 sentlik miras için sizin adınız en üst sıraya çıktı.
Ils sont remontés jusqu'à votre père, mais il est décédé... toutes mes condoléances... et vous êtes donc le suivant... pour toucher 621 552 dollars et 33 centimes.
Kalkın. Sıraya girin.
Tout le monde debout, alignées.
- Herkes sıraya geçsin.
- Tout le monde en rang!
Geri kalanlar da şurada sıraya geçsin.
Les autres, en rang ici.
Ailenin arkasındaki ikinci sıraya oturup hepimizi teselli etmiştin.
Tu t'es assise au deuxième rang, derrière ma famille, tu nous a tous consolés.
Sıraya bak, içki almak hiç kolay olmayacak.
Eh bien, avec cette ligne, ça va être dur de se saouler.
Çünkü oturma düzenini bile ayarladım. Alfabetik sıraya göre yaptım.
J'ai déjà fait le plan de table, dans l'ordre alphabétique.
Hadi diyorum Sıraya -
Allez je t'enferme Truman! Allez je t'enferme...
Şu sıraya bak.
Quelle queue.
Sanırım sıraya geçmeli, değil mi?
Eh bien, il devra faire la queue derrière toi, non?
Hadi, sıraya gir.
Allez, à la suite.
Yemek bitmeden sıraya girsen iyi olacak annecik.
Tu devrais te mettre dans la file avant que la marmite soit vide, maman.
- Binlerce kişi sıraya girer eğer...
J'ai pas dit ça!
Bir keresinde tüm koşu bantlarını karşılıklı sıraya dizip aynı anda atlamıştık ve Steve-O suratımın ortasına patlatmıştı.
On avait aligné les tapis face à face et on a tous sauté en même temps. Steve-O m'a eu en plein dans la tronche.
Herkes sıraya girsin!
Rassemblement! Alignez-vous!
Evet, hepsini sıraya dizip, spreyle boyamak zorundaydık.
Ouais, on a du toutes les enlevées, et après on les attaquait au pistolet à peinture.
Evet, sıraya geç.
Oui, chacun son tour.
Sıraya gençler.
Un seul rang, les gars.
Hammoudi, sıraya gir!
Hamoudi, dans le rang!
Hepimiz eğlenmeyi isteriz ama biz gülmekle meşgulken Ruslar füzelerini sıraya dizip 3. Dünya Savaşını ilan ediyor!
Nous voulons tous être divertis, mais pendant que nous rigolons, la Russie alignent ses missiles et déclarent la 3e guerre mondiale!
Kısa bir süre sonra, bir sürü ulusun birbirlerini sistematik olarak yok etmek için sıraya girdiği II. Dünya Savaşı başladı.
Peu de temps après vint la Seconde Guerre mondiale où les différentes nations se sont systématiquement détruites les unes les autres.
Bayanlar baylar, gecikme için özür dilerim. Hemen sıraya girerseniz biletlerinizi kontrol edebilirim ve yola çıkar güzel Miami'yi gezeriz.
Mesdames et messieurs, excusez le retard, mais si vous prenez la file, je prends vos tickets et on part.
John Travolta ve Olivia Newton-John, bu hafta 23. sıraya yükseldiler...
John Travolta et Olivia Newton-John sont passés directement en 23e position...
Kitaplarımı ben hep alfabetik sıraya koyarım.
Mes livres. Ils sont toujours en ordre alphabétique, et regardez.
Ama önceden kaplumbağa kabul ediliyor mu bilmeliyim. Eğer ediliyorsa, gıda zincirinde kaçıncı sıraya düşüyorlar?
Mais faut fixer la place de la tortue dans la chaîne alimentaire.
Strato Eğlence 8. sıraya düştü
Strato Entertainment, moins quatre huitième.
Karşında tahıl gevreği kutularını alfabetik sıraya göre dizen bir adam var.
Tu parles à un mec qui range ses céréales alphabétiquement.
Sıraya girin!
Tous en rang!
Bugün Birmanya'daki çok az insanın görmeyi umduğu bir gündü, tüm ülkede unutulmayacak sahneler yaşandı, binlerce insan 40 yıllık aradan sonraki ilk seçimlerde oylarını atmak için heyecanlı bir şekilde sıraya girdiler ve şu an Life'ta size ilk sonucu bildirmek istiyoruz.
C'est un jour que peu de Birmans auraient imaginé vivre. Dans tout le pays, des scènes incroyables. On se presse par milliers pour voter aux premières élections depuis 40 ans.
Sonra birden herşey 80'lerdeki gibi oldu... Seninle vakit geçirebilmek için insanlar sıraya girerdi neredeyse, hatırladın mı?
D'un coup, me revoilà dans les années 80, avec tous ces gens faisant la queue pour passer du temps avec toi...
Ron! Komünist dostumuzu son sıraya al, ben sana işaret vereceğim.
Ron, tu feras passer le communiste dans le final si je te fais signe.
Kutsal Roma İmparatoru Winston Churchill Buckingham Senatosuna kişisel mamutu üzerinde girerken kalabalık alışveriş merkezi önünde sıraya dizildi.
La foule a accueilli le Saint Empereur Romain, Winston Churchill, qui rentrait au Sénat de Buckingham sur son mammouth.
Bazen sosislerini tertipli düz bir sıraya koyuyor.
Des fois, il aligne ses saucisses en rang.
Evet ama o daha çok odun parçalayıcıya kütük atmadan önce sıraya koymaya benziyor.
Oui, mais c'est comme aligner des rondins devant une broyeuse.
Daha önce böcek partilerine gittiğine göre bunu kaçıncı sıraya koyarsın?
{ \ pos ( 192,235 ) } De tous tes spectacles d'insectes, à quelle place tu mets celui-là?
Eğer onları listede ilk sıraya alabilirsek onlara ileriye bakabilecek bir şey verebiliriz.
Si on pouvait les mettre sur la liste, leur donner un peu d'espoir...
Ben FDA'yi bir feragat alabilir miyiz diye bir arayayım. - Hastayı sıraya alın. - Tamam.
Je vais appeler la FDA pour demander une dérogation pour la patiente.
Hiçbir zaman en üst sıraya çıkamazsınız ve her zaman biri gelip ilk sırayı kapar.
Jamais tout en haut. Il y a toujours quelqu'un pour passer avant. Je suis si fatigué, madame.
Alfabetik sıraya göre.
Ordre alphabétique.
Jack sıraya geç!
Ça redescend.
Kendini içeriye kilitledi, onunla konuşmak istiyorsan... -... sıraya geçmelisin.
Elle s'est refermée, donc si tu veux lui parler, tu dois faire la queue.
Bu ikinci sıraya gelir.
Celui la vient tout juste après.
Bir prova stüdyosunda toplandık sıraya dizilmiş gitaristleri hatırlıyorum.
On est arrivés dans une salle de répétitions, et je me souviens de tous ces guitaristes qui faisaient la queue.
Geciktirmeden hükmümüzü verdik. Kilisemizin ihtiyaçlarını hareketlerimizde ve düşüncelerimizde ilk sıraya koymak için.
Nous nous engageons à placer les intérêts de l'Église au premier plan de nos actes.
Sonra bizi en ön sıraya oturturdun. Bok kokuyordu.
Et d'où on était, ça puait le crottin!
Onu, cam ardından sıraya sokarsanız teşhis etmekten mutluluk duyarım.
Organisez une confrontation, je serais ravi de l'identifier.
Hadi Kennedy! Sıraya geç! Bir... iki...
Kennedy, viens avec nous!
Sıraya geç!
- On reprend.