English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Tita

Tita translate French

80 parallel translation
Sita, Rahibe Clodagh'a git ve onunla konuşmak istediğimi söyle.
Tita, va dire à sœur Clodagh que je désire lui parler.
İşte çayın, Tita.
Ton thé, Tita.
Ben fazla kalmayacağım, Tita.
Je resterai pas longtemps, Tita.
Tita, piyanodan uzaklaşınca zaman duygun kalmıyor, canım.
Tita, tu n'as aucune notion du temps mis à part pour le piano.
Tita da, bundan bahsetmişti.
Tita m'en a parlé.
Sana söylüyorum, Tita!
Je te parle, Tita!
Tita, bir şeyleri denememizi önerdi...
Tita suggère qu'on essaye...
Seninle vedalaşacağım, Tita.
A toi oui, Tita.
Annem her zaman derdi. Ben her zaman annemin teyzesi Tita kadar soğanlara karşı hassasmışım.
Mère dit toujours... que je suis aussi sensible aux oignons que ma grand-tante Tita.
Tita, annemin anneannesinin karnındayken bile... soğan doğranırken ağlarmış.
Elle a même pleuré dans le sein de sa mère... à chaque fois que mon arrière-grand-mère hachait des oignons.
Nacha, hizmetçi kız, derdi ki Tita... tam anlamıyla bu dünyaya doğru itildi... masadan mutfak zeminine... kontrolsüz akan gözyaşları gibi.
Nacha, la servante, a dit que Tita... a été littéralement poussée dans ce monde... par un ruisseau de larmes torrides... qui a débordé de la table sur le sol de la cuisine.
- Bir daha asla böyle söyleme Nacha. Tita asla evlenmeyecek.
Ne dites jamais ça à nouveau, Nacha.
Benim en küçük kızım olarak... onun kaderi bu.
Tita ne pourra jamais se marier. Etant ma plus jeune fille... elle est destinée à prendre soin de moi jusqu'à ce que je meure.
Tita, Nacha tarafından beslendi, mutfakta büyüdü... tavuk çorbası, kekik, defne yaprağı... kaynamış süt, sarımsak... ve tabiî ki soğan kokuları arasında.
Nourrie par Nacha, Tita a grandi dans la cuisine... au milieu des parfums de soupe au poulet... le thym, le laurier, de lait cuit à la vapeur... l'ail, et bien sûr, l'oignon.
Tita çıplak omuzları üzerinden Pedro'nun yakıcı bakışlarını hissettiğinde... pişmemiş bir hamurun kızgın yağa değdiği andaki hislerini anladı.
Quand Tita a senti le feu de Pedro regardant ses épaules nues... elle a compris exactement comment la pâte crue doit se sentir... quand elle entre en contact avec l'huile bouillante.
Bayan Tita, bu fırsatı yakalamışken size bir şey itiraf etmek istiyorum... Size derinden aşığım.
Mlle Tita, je tiens à saisir cette occasion pour dire... que je suis profondément amoureux de vous.
Tita dan sadece iki yaş büyüktür kendisi.
Elle a seulement deux ans de plus que Tita.
Tita'nın Pedro ile evlenmesine izin mi vereceksin?
Vous laisserez Tita épouser Pedro?
Tita'ya söz verdiğin aşka ne oldu?
Où est l'amour que tu as juré à Tita?
O gece Tita'nın uyuması imkânsızdı.
Cette nuit-là, Tita ne put trouver le sommeil.
Zavallı Tita, erkek arkadaşıyla evlenen kız kardeşini seyrediyor!
Pauvre Tita, voir sa sœur épouser son petit ami!
Pedro Tita ya bir aşk mesajı verdi.
Pedro glisser un mot d'amour à Tita.
Tita, anneme söyledim bugün yemeği ben yapacağım.
Tita, j'ai dit à Maman que je veux faire cuisiner aujourd'hui.
Tita, bugün senin çiftliğin baş aşçısı olarak birinci yıldönümün.
Tita, c'est aujourd'hui ton premier anniversaire... de cuisinière en chef de la maison.
Sadece Tita'nın kanı değil... tüm benliği de... bıldırcının üzerindeki... gül sosunun içinde erimişti... ve tüm etin aromasını değiştirmişti.
Non seulement le sang de Tita... mais tout son être... s'est dissous dans la sauce rose... dans les cailles... et dans tous les arômes du plat.
Tita verici... Pedro ise alıcıydı.
Tita était l'expéditeur... et Pedro le destinataire.
Orada neler oluyor?
Tita, ce qui se passe ici?
Tita!
Tita!
Tita, bebek geliyor.
Tita, le bébé est arrive.
Tita'nın işleri bu şekilde halletmesine çok şaşırdım.
Je suis vraiment étonnée de la manière dont Tita la traite.
Tita ateşle temas ettiğinde... cisimlerin nasıl değişikliğe... uğradığını biliyordu.
Tita savait... comment le contact avec le feu... modifie les éléments.
Bir anda, Pedro dokunmadığı halde Tita'nın... sıradan hamur toplarını, şehvetli birer... göğüs haline çevirmişti.
En un instant Pedro avait rendu voluptueux... les seins chastes de Tita... sans même les toucher.
Bayan Tita, yolunu şaşırmış olan mermi... Roberto'nun sütannesini başından vurdu... buraya gelirken. Öldü.
Mlle Tita, une balle... a touché la nourrice de Roberto à la tête... alors qu'elle venait ici.
Tita yemek için ağlayanlar asla karşı koyamazdı.
Tita n'avaait jamais pu résister à aider quelqu'un qui meurt de faim.
Tita, bebek ne yapıyor?
Tita, ce qui est arrivé au bébé?
Tita, "mole" harika olmuş!
Tita, la "taupe" est superbe!
Neredeydin?
Tita! Où étais-tu?
Tita, kızım.
Tita, mon enfant.
Neden Tita aşağıya gelmiyor?
Pourquoi Tita descend-elle pas?
Annesinin emirlerinden kurtulan Tita'nın elleri şimdi ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
Tita dont les mains étaient libérées des ordres de sa mère... ne savait pas quoi leur demander.
En azından, bu Chencha'nın fikri, ve Tita'nın... en son seferde yeterince güçlü olmadığına inansalar da. Şimdi bunu kabul etmek zorunda kalmışlardı.
C'était là l'opinion de Chencha et Tita... qui n'y avait jusqu'à présent pas cru... l'acceptait maintenant comme une vérité.
Peki, Tita, Düşündüğüm şeyi tahmin edebilir misin?
Sais tu à quoi je pense?
Annesinin gizlediği şeylerin farkına vardığında, Tita ağladı.
Quand elle se rendit compte du secret de sa mère...
Tita, benimle birlikteyken neden ağlıyor?
Tita, pourquoi pleure t-elle quand elle est avec moi?
Çocuğu Rosaura'nın yakınında tutmak için Çocuğun teyzesi Tita ile birlikte mutfakta olduğunu hissetmesini sağlamak zorundaydılar.
Pour garder l'enfant près de Rosaura... l'enfant doit se sentir elle a été... dans la cuisine avec sa tante Tita.
Tita Rosaura'nın Esperanza ile ilgili... planlarına çok kızmıştı... Kız kardeşinin ağzından asla böyle iğrenç, tiksindirici... sözlerin çıkmamasını... dilerdi.
Tita était tellement en colère... des plans de Rosaura pour Esperanza... qu'elle aurait voulu que sa sœur ne pmermette pas... à ces mots dégueulasses, répugnants et révoltants... de sortir de sa bouche.
Tita kız kardeşinin tüm bu söylediği sözleri yutmasını diledi... onları içinde tutmasını, orada çürümesini, ta ki kurtçuklar onları yiyip bitirene kadar.
Tita aurait souhaité qu'elle les avale... et les conserve à l'intérieur jusqu'à ce que la pourriture et les vers les mangent.
Bildiğiniz gibi, ziyaretimizin amacı... Tita'yı istemek.
Comme tu le sais, l'objet de cette visite... est de demander la main de Tita.
Buraya gel.
Viens ici. - Tita n'est pas ici.
Tita'nın bunu yapmaya kesinlikle hakkı yok
Pour Tita c'est définitivement impossible.
Onu baskısı altında ezen kadın için değil...
Tita pleura.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]