English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ T ] / Tribüne

Tribüne translate French

28 parallel translation
Çünkü yalnïz tribüne oynuyorsun, aynï zamanda sahtesin.
Parce que vous êtes un véritable charlatan amuseur de galerie.
Kameranızı yine o tribüne döndürebilir misiniz?
Balayez encore les tribunes.
Arabasını karşı tribüne çarptı.
Il y a quelques minutes à peine, sur la ligne droite des tribunes.
Kuzeyden şu tribüne yaklaşmamız için telefon tellerinin üzerinden gelmemiz gerekecek.
S'il change de direction, il nous enverra sur ces fils.
Tribüne çık. Sonra da yemeğe gideriz.
Viens à la tribune.
Ve top numaralı tribüne gidiyor.
Elle passe au-dessus de la tribune.
Top numaralı tribüne gidiyor ve, "homerun" olacak.
Elle s'éloigne, s'envole! En haut des tribunes. C'est un "home run".
Bu tavrınla ancak tribüne ait olabilirsin evlat.
Ta place est dans les gradins.
Açık tribüne hoşgeldiniz.
Bienvenue sur les gradins.
Kent! Tribüne bakmayı kes!
Kent, arrêtes de regarder les gradins!
Benim şöhret topumu tribüne attı.
Il a jeté ma balle dans les tribunes.
Ben "tribüne oynamıyorum," Gunn.
Je ne joue pas la comedie Gunn.
Top kalenin üstünden tribüne gitti.
Un peu trop haut. Le ballon est chez les spectateurs.
Parka vardığımızda... Sen kadınları bir araya toplarsın... ve ben de erkekleri bir araya toplar tribüne gideriz.
Une fois au parc, je veux que tu rassembles les femmes, moi je rassemblerai les hommes.
Homer, tribüne bu şekilde çıkamam.
Je dois être belle pour recevoir le prix...
James Clivus. 39 yaşında. Tribüne Kulesi'ne tırmanırken altı metreden düşmüş.
James Clivus, 39 ans, est tombé de 6 mètres en escaladant la Tribune Tower.
Onu tribüne yolla.
Dis-lui de rester dans les gradins.
Tribüne çıkın.
Qu'il aille dans les gradins.
Güneş doğduğunda vampirin yanışını ve son olarak da yanan mezarını görmek için cemaat açık tribüne geçer.
Quand le soleil se lève, tout le monde peut regarder le vampire se consumer et être envoyé dans sa tombe ardente pour toujours.
Git tribüne otur.
Va t'asseoir dans les gradins.
Beysbolda tribüne düşen topu yakalamak gibi.
Comme renvoyer une fausse balle à un match de base-ball.
Hadi tribüne gidelim.
Allons dans les gradins.
Pekâlâ dinleyin, burada misafir olduğumun farkındayım o yüzden açık tribüne geçen ben olmalıyım.
Écoutez, je sais que je suis l'invitée, alors c'est à moi d'aller m'asseoir dans les gradins. Je suis d'accord.
Elimde basketbol topuyla kendi kısmımı söyleyerek tribüne çıkıyorum.
Je monte en courant les gradins, chantant ma ligne, avec un ballon de basket dans ma main.
- Açık tribüne kadar yarışalım.
On fait la course jusqu'aux gradins.
Vuruş yapıyor ve hakikaten de topu açık tribüne uçuruyor.
Il lui en balance quelques unes... et le cheval les envoie dans les tribunes. Ted en revient pas.
Steve beni tribüne tekrar isim kazımak için eski spor salonumuza götürdü.
Steve m'a amenée au gymnase du lycée pour regraver nos initiales sur les gradins.
Gibson bir tane tribüne salladı ve kadın gitti.
Gibson, il a tiré dans les gradins, et elle est partie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]