Umudum translate French
582 parallel translation
Çünkü bu şekilde, hiçbir umudum olmadan yaşayamam.
"Parce que je ne peux plus vivre comme ça, sans espoir."
Bu elbiseye mirasçı olmak gibi bir umudum yok, hem de hiç.
Je suppose que vous ne m'en ferez pas cadeau?
"... mutlu bir hayat geçirme umudum ciddi şekilde değişti. "
"envers vous... " a changé. "
Şimdiye kadar hiçbir vaatte bulunmadım. Çünkü bu son haftalara kadar seçilme umudum yoktu.
Je n'ai fait aucune promesse, car jusqu'ici... je n'espérais pas être élu.
Hiçbir şeyim yoktu, umudum da yoktu.
Je n'avais rien, même plus d'espoir.
- Benim böyle bir umudum hiç olmadı.
- Je ne l'ai jamais eu.
Şahsen, hiç umudum yok efendim.
Personnellement, je n'ai pas d'espoir.
Bu aşktan başka da umudum ve kurtuluşum yoktu.
C'était mon seul espoir, ma seule réponse.
- Hiç umudum yok.
- C'est sans espoir.
Senin düzeleceğine umudum vardıysa da, artık yok.
Mon espoir d'une possible amélioration a disparu.
Belki de umudum vardı.
Gardant peut-être un espoir.
Yüce tanrım, tüm umudum sende.
Seigneur, sauve tes serviteurs! Envoie-nous l'aide d'en haut!
Çocuk dedin de aklıma çocuk geldi, benimde umudum bir gün çocuğumun olması.
C'est vrai, j'ai été un gamin moi aussi.
Dilerim umudum gerçekleşir ve benimde çocuklarım olur.
Tu as fait naître un sentiment en moi et j'ai rêvé que j'arriverais un jour à me faire aimer de toi.
Adamın sezdiği benim umudum, benim arzum... ve bir zamanlar benim için anlamı olan Sarah'nın anısıydı.
Il avait perçu l'espoir et le désir que je ressentais, le souvenir de mon amour pour Sarah.
Onu beklemek, benim hayattaki tek umudum.
Mon seul but dans l'existence est qu'il revienne.
Bunun bir işe yarayacağına hiç umudum yoktu.
En quoi ça me ferait du bien?
Tek umudum Santa Maria'dan kaçıp otobana ulaşmak ve diğerlerini neler olduğu konusunda uyarmaktı.
Mon seul espoir était de m'éloigner de Santa Mira... d'arriver à l'autoroute... pour prévenir les autres de ce qui se passait.
Artık tek umudum sineğin bulunması makineye beraber girmemiz ve atomlarımızın ayrışması için dua etmek.
Désormais, mon seul espoir est de trouver cette mouche, de repasser dans la machine avec elle et de prier pour que nos atomes se séparent.
Teste prensiplerinize uygun bir adam sokuyorsunuz. Cennete kadar seninle birlikte olmak isterim, ama sen o otobüse bindiğinde, Seni birdaha görme umudum hiç yok.
C'est terrible de tester quelqu'un sur ses principes.
Sevgilim, son umudum sensin.
Mais toi, tu es mon dernier espoir.
Halâ umudum var.
Je l " espérais malgré tout.
Diğer heriften zaten umudum yok.
De la part d'Ocean, ça ne m'étonnerait pas.
Benim hala umudum var.
- Moi, je garde espoir.
Seninle evlenmek konusunda... umudum kalmadı.
Je n'ai plus d'espoir de mariage avec toi.
O benim tek evladım, tek umudum.
Vous savez, il est fils unique... et c'est mon seul espoir.
Son umudum sensin.
Tu es mon dernier espoir.
- Söyle bana ki umudum olsun!
- Donnez-moi un peu d'espoir.
Ama umudum sendin, sana güvenmiştim.
Mais je comptais sur ta compagnie jusqu'à la fin de ma vie.
Az çok bir umudum vardı...
Je n'ai jamais perdu espoir.
Benim ne tür bir umudum olabilir?
Et moi, quel espoir pouvais-je avoir?
Susan için, tek umudum sensin.
Vous êtes mon dernier espoir pour Susan.
- Umudum var.
- J'ai bon espoir.
Hiç umudum yoktu.
J'avais perdu espoir.
Sıkıcı bir işim var, ne param, ne umudum var. Bir sevgilim bile yok. Kimseyle tanışamıyorum.
Je suis malheureux, mon travail m'ennuie, je n'ai pas d'argent, pas d'avenir, pas de petite amie, je n'intéresse personne et ma vie est sans espoir.
Umudum gün ışığı.
Mon espoir est un soleil plus brillant.
Tam olarak hazır değil, ama umudum hareketli resimleri telsiz olarak iletmek.
Et c'est quoi cette chose? Et bien, ce n'est pas encore parfait, mais j'ai l'espoir de transmettre des images animées sans fil.
Benim tek umudum sensin. Bir hırsızsın...
Tu es... mon seul... espoir.
Evangelos, son umudum sensin!
- Evangelos, tu es mon dernier espoir.
Artık hiçbir şey için umudum kalmadı.
Je n'espère plus rien.
Umudum, onlardan birinin günün birinde beni çok sevmesi.
J'espère qu'un jour, l'un d'eux m'aimera assez.
Şu an samimi umudum, bu güzel dünyadaki tüm uluslarla elele, gönül gönüle verip zamanımızı ve enerjimizi birleştirerek savaşları, kıtlığı, acıları ortadan kaldırmak ve nihai olarak yeni bin yılın insanoğluna yaraşır bir şekilde olmasını ortaya koymaktır.
J'espère sincèrement que désormais, nous pourrons joindre nos mains et nos cœurs et consacrer notre temps et nos énergies à éradiquer la guerre, la famine et la souffrance. Ce sera le début de l'âge d'or de l'Humanité.
O zaman ödeşmek için umudum olacak.
Faites que je te venge.
Son umudum sensin, Hamit emmi.
Vous êtes mon dernier espoir.
Umudum bu hergeleleri yola getirmek.
J'espère les avoir remis dans le droit chemin!
Benim hiç umudum yok.
Cet espoir n'existe plus.
Tek umudum sensin.
Tu es mon seul espoir.
Siz benim umudum, tesellimsiniz.
Sans vous, je serai au désespoir.
Sana inanıyorum Harold. Tek umudum zaman geldiğinde onlarında inanması.
Je vous crois et j'espère qu'ils vous croiront aussi.
Tek umudum ölmek.
Je rκve de mourir.
O kadar umudum kırıldı ki!
En farfouillant?