Utandırma translate French
218 parallel translation
Oh, hayır, beni utandırma Cathy.
Ne me fais pas honte, Cathy.
- Hadi zar, utandırma.
- Ca va sortir...
Lütfen beni arkadaşlarının önünde utandırma, olur mu?
Ne me fais pas honte devant tes amis, s'il te plaît.
Fakat lütfen... beni Efendim önünde utandırma.
Mais je t'en prie... ne me couvre pas de honte devant mon Seigneur.
Dur adamı daha fazla utandırma Sam.
Je ne peux pas le lui reprocher.
- Sessiz ol, beni utandırma.
Hier soir, tu avais un certain appétit.
Utandırma beni.
Ne me fais pas rougir.
Arkadaşlarla birlikteyim, beni utandırma.
Je suis avec mes copains, ne me fais pas honte.
Anna, lütfen, Giulia'yı utandırma.
Tu vas la gêner.
Hoplayıp zıplayıp, millete çarpıp bizi utandırma.
Tu vas pas te tirer et nous mettre dans l'embarras?
Utandırma beni.
Ca me gêne. Três bien.
Utandırma, meydan okuma, diğerini tehdit etme.
On s'humilie, on se provoque, on se menace.
Beni utandırma.
Ne me faites pas honte.
- Öyleyse beni utandırma.
Me le fais pas regretter.
Beni utandırma! Bu adamlar makineler konusunda çok deneyimliler ve kendi kaskları var.
Ceux-ci sont experts en mécanique, et possèdent leur propre casque.
Yine amcanı utandırma.
N'embarrasse pas encore ton oncle.
Kendini utandırma! Sen sadece ipi çek yeter.
Revenir après avoir tant sué pour partir!
Kapıyı aç. Sakın beni utandırma.
Ouvrez le passage et n'échouez pas.
Lütfen beni aileme karşı utandırma.
Je t'en prie, ne me gêne pas en présence de mes parents.
Kendini utandırma Frankie.
Ne te ridiculise pas.
Haydi, beni utandırma.
Ne me fais pas honte.
- Tanrım, lütfen beni utandırma Bazen değersiz insanlar seni zor duruma koyabiliyorlar.
Il n'y a pas de quoi avoir honte... à cause d'un enfoiré pareil.
İkimizi de utandırma, dostum.
Pas de gêne entre nous :
Bana bildiklerimi anlatma. Beni utandırma.
Ne me dis pas ce que je sais déjà.
Bir daha beni böyle utandırma.
e fais pas honte comme ça.
Sakın beni utandırma!
Ne me fais pas honte!
Beni utandırma. Tamam.
Ne me fais pas honte.
İnsanların canını sıkma ve beni utandırma.
Ne m'empoisonne pas et ne me fais pas honte!
Bunun dışında kalın. Beni daha da fazla utandırma!
Ne reste pas dans mes jambes.
- Kendini utandırma.
- Ne te ridiculise pas. - Attends.
Şimdi, onu utandırma!
Ne le décevez pas!
Haydi, Kelly, David'in önünde beni utandırma.
Allons, Kelly, ne m'embarrasse pas devant David.
Kendini utandırma.
Vous allez vous ridiculiser.
Beni utandırma
Ne me fais pas honte.
Asla beni bir daha böyle utandırma.
Ne me mets jamais plus dans un tel embarras.
- Sakın utandırma.
- Ne soyez pas... embarrassée.
- Lütfen, beni utandırma.
- Je t'en prie, ne me fais pas honte.
Kendini utandırma artık.
Tu te ridiculises.
Ama şunu söyledim, "Hey, bud, beni kadınımın önünde utandırma, bu benim yıldönümüm"
Mais j'ai dit : "Hé, évitez-moi un embarras face à ma femme. C'est mon anniversaire."
Şimdide utandırma sırası bende.
Et maintenant c'est à mon tour de te ridiculiser.
Beni utandırma.
Ne me fais pas honte.
- Seks konusunu açma. Onu utandırma.
"Ne lui parles pas de ce qui s'est pasé."
Diğer çocukların önünde beni utandırma, baba.
Ne te conduis pas comme ça devant les autres.
Beni kendimden utandırma.
Que jamais je n'aie honte.
"Beni kendimden asIa utandırma."
Que jamais je n'aie honte.
Kendini utandırma, bebeğim.
Tu te ridiculises.
Beni utandırma yeter.
Tu me mets mal à l'aise, Ok?
Lütfen beni utandırma.
Ne me fais pas honte, s'il te plaît.
Misafirimizi utandırma.
N'embarrasse pas l'étranger.
Baş Aşçı Hanımefendi sizi utandıracak hiçbir şey yapmadığıma inanıyorum ve detaylı bir araştırma yapılırsa bunu herkes görebilir.
Madame la cuisinière en chef, je ne crois pas vous avoir fait honte en quelque façon, et après une enquête précise tout autre devrait le trouver aussi.
Asıl sen beni utandırma.
Maintenant que tu sors avec Cindy, tu as honte de nous?