Uyarısı translate French
1,912 parallel translation
Ekranda en son gördüğüm şey "karantina aşıldı" uyarısıydı.
La dernière chose à l'écran était une alerte à l'épidémie.
Rüzgâr uyarısı çıkmış.
Il y a un avis de coup de vent.
O yüzden Sandy'nin uyarısını pek umursamamıştı.
C'est pourquoi elle avait tendance à prendre les avertissement de Sandy à la légère.
Terör uyarısı yüzünden bu aklıma gelmemişti...
Je n'y ai pas pensé à cause de l'alerte terroriste.
Giderken, nitekim şu an gidiyorsunuz bir karantina uyarısı yerleştirin, gezegeni engelleyin.
En partant, vous devez lancer une balise de quarantaine.
Bozuk uyarısı için biraz fazla uğraşmış gibiler.
Il est un peu mal placé le panneau "Hors service".
Kadının uyarısı doğru mu onu bile bilmiyoruz.
On ignore si ce qu'elle raconte est vrai.
İki-dakika uyarısı, çocuklar. İki-dakika uyarısı!
Un dernier effort, les gars, un dernier effort!
Hiçbir ihlal nedeniyle alarm uyarısı almadık.
Aucune alerte ou signe d'effraction.
11 : 28 kalp parametre uyarısı.
11h28, le coeur est entré dans le périmetre.
Sadece radyasyon uyarısı.
Une alarme de radiation.
Hava Durumu Servisi Güney ve Merkez Kaliforniya bölgesi için yüksek dalga uyarısı veriyor.
La Météo Nationale annonce une arrivée de grandes vagues sur la Californie centrale et du Sud.
Amber uyarısına cevap vermişsiniz.
Vous avez appelé au sujet de l'alerte-enlèvement.
Hazırlanırken büyü kullanılırsa, zehrin etkisini daha çabuk göstereceği uyarısında bulunuyor.
"Les effets de la Morteaus peuvent être accélérés " en utilisant un enchantement durant la préparation de la fleur. "
- Peki ya Kaçırılmış Çocuk Uyarısı?
- Et l'alerte enlèvement?
- Kaçırılmış Çocuk Uyarısı verildi ve Tri-State bölgesinde bütün polis merkezleri de bilgilendirildi.
- Elle a déjà été donnée et on a lancé un avis de recherche dans les trois états, donc...
Hepsine bomba uyarısı gönderttim.
Je devrais les prévenir d'une menace d'attentat à la bombe.
Read, bir kaç darbe uyarısı var.
Read a de nombreux avertissements d'impact.
FBI uyarısı burada.
"Avertissement du FBI".
Uyarımı dikkate alacak mısınız?
Écouteras-tu mon avertissement?
- Uyarı atışı yapabilirdi.
- Il aurait pu faire un tir préventif.
Biz beyzbol süper ligiyle bunun olması için çalışıyoruz. Umuyorum ki her stadyumda bir steroid uyarı gecesi yapılacak.
Nous travaillons avec la Major League Baseball maintenant pour y arriver où j'espère que dans chaque stade local
Beni gerçekten etkileyen şey o adamın evine gidiyorsun ve sonra, buraya, eve, ıslak heyecanlı uyarılmış, ve azgın bir halde dönüp, oğlumuzun yanına oturabiliyor, onunla birlikte ödevlerini yapabiliyorsun.
Ce que je trouve incroyable, c'est que tu vas chez ce type et puis tu reviens ici, en sueur et encore excitée, et tu aides notre fils à faire ses devoirs.
"Harcanmış Hayatlar" gençler için ibret verici bir uyarı olması gerekiyordu ama sen bu işi sirke çevirdin.
L'évènement de la Vie Gâchée est censé être un souvenir émouvant sur les dangers de l'adolescence, et vous l'avez changé en cirque.
Ancak kız arkadaşının tamamıyla uyarıldığından emin olduktan sonra yetenekliysen onu acısız bir şekilde hazza ulaştırabilirsin.
"Si tu veilles " à ce que ta copine soit bien excitée " et que tu te montres adroit,
Pil uyarı ışığı.
Signal de batterie faible.
Güvenlik alarmının uyarısı sayesinde olay mahalli bulunmuş ve suç da aynı gibi görünüyor.
Ainsi les lieux de la découverte et du crime sont sûrement identiques.
Olayı belirlemek için heralde sadece Bir uyarı atışı yapıcağım fakat bu gerçekten bir zemin kararı.
J'effectuerai un tir de sommation pour me faire comprendre, mais c'est une décision de terrain.
Yanlış anlaşılmayı önlemek için çoğu zehirli yılan, insanlar da dâhil diğer hayvanları uzak durmaları için uyarırlar.
Pour éviter les malentendus serpents plus venimeux avertir les autres animaux y compris les êtres humains garder hors de leur chemin.
Gölge Bildirgesi sınırlaması uyarınca ışınlanma cihazlarınıza ve diğer teknolojilerinize el koymak zorundayım.
Mais bien un spot! Selon les Écritures de la Proclamation de l'Ombre, je vais devoir saisir votre moyen de transport et votre technologie.
Onu ısıtmadan önce derin beyin uyarılmasını denemek istediğini söylemiştin.
Avant de la réchauffer... Tu as dit que tu voulais essayer la stimulation cérébrale profonde. Mais c'est pas nécessaire.
Uyarı atışı yap, Butters.
Tirs de sommation, Butters.
Ameliyat sırasında Michael'ın serebral korteksinin bazı bölgeleri uyarılacak ve işitme, koklama ve hafıza bölgelerini tetikleyecek.
Au cours de l'intervention, diverses parties du cortex cérébral vont être stimulées pour activer les zones qui contrôlent les sens, la mémoire...
- Arabada sıkıştığın yerdeki yolu kontrol ettim, birisi uyarı tabelalarını kaldırmış.
- J'ai vérifié la route où tu as été coincée dans la voiture, on a bien enlevé la signalisation.
Eğer gelip seni alırlarsa, seni bir uyarıyla bırakırım.
S'ils viennent te chercher, tu repars avec un avertissement.
Neden uyarı atışından sonra durmadığını sorsana.
Demande-lui pourquoi il s'est pas arrêté.
Geçen sene sinir uyarıcısı talep eden sekiz doktorumuz var.
J'ai huit médecins qui ont demandé des stimulateurs nerveux cette année.
Sizi uyarıyorum sözlerinize dikkat edin. Benim ülkem diplomatik ve barış sever bir ülke.
Surveillez-vous, mon pays est une démocratie en paix.
Mide bulantısının bir yan etki olduğu konusunda uyarılmıştık ve tek yapabileceği de sana anti asit vermektir.
On sait que la nausée est un effet secondaire il ne pouvait que vous donner des antiacides.
Demek Ian Wallace bağlanmış, meme uçları uyarılmış, dilinde küçük yanık izleri var ve boğulmuş.
Résumons, Ian Wallace était attaché, les mamelons stimulés, avec des brûlures bénignes à la langue, et étranglé.
- Belki bir yerde içki içeriz. - Bana uyar.
- On s'arrêtera peut-être boire un coup.
Bu sırada sadece bir uyarıyla yetinin.
En attendant, vous vous contenterez d'une mise en garde.
Ona uyar mıymış?
Il est d'accord?
Konjestif enerji dalgalarını gözlemliyordum. O sırada bir uyarı aldım.
Je surveillais les canaux d'énergie quand j'ai reçu une transmission d'avertissement.
Askeri birlikler, bugün Burma'daki göstericilere göz yaşartıcı gaz ve uyarı atışı yaptılar.
L'armée a tiré des grenades lacrymogènes sur les manifestants birmans.
Benim için Saks'te randevu alır mısın? Sana uyar mı? Saks'e gitme.
Tu peux appeler chez Saks, pour une coupe?
Ama eğer kararını değiştirirse karısı olarak, tabii ki, isteklerine uyarım.
Mais s'il change d'avis, étant son épouse, je ferai ce qu'il désire.
Beni uyarıyordu önde yavaş arabalar varmış önlerine geçmemiz gerekecek.
Ça veut dire véhicule lent. On va le dépasser.
Bay Finnegan büyük bir mutlulukla belirtmek isterim ki, Florida yasaları uyarınca siz ve bu kadın 50-60 sn.'dir boşanmış durumdasınız.
M. Finnegan, je suis ravie de vous informer que selon la loi de la Floride, vous êtes divorcés depuis 50 ou 60 secondes.
Tramell, seni uyarıyorum, beni bunun dışında tut.
Tramell, je vous préviens, laissez-moi en dehors de tout ça.
Seyahat edenler sığınak bulmak için uyarıları dikkate alsınlar. Bu tehlikeli fırtınaya şiddetli yağışlarla sert rüzgarlarda eşlik edecek.
C'est une tempête dangereuse avec pluie et vent violents et de fortes chances de tornade.