Uzat elini translate French
487 parallel translation
Sonra senin Caius Cassius, uzat elini.
Puis la tienne, Cassius.
Hadi, uzat elini sana yardım edeyim.
Je te file un coup de main.
Hadi uzat elini.
Donne-moi ton bras.
"Uzat elini, tutayım belini."
Oui... Avec la futée, rien n'est foutu!
Uzat elini.
Tends la main.
Uzat elini, Jake.
Donne-moi la main, Jake.
Gözüpeksin, uzat elini Nemeçek!
C'est un crack ce Nemecsek!
- Uzat elini! - Hayır.
- Redonnez votre main!
Uzat elini.
Tends ta main.
Uzat elini, Floyd. Gönlüme dokun, Floyd!
Floyd, touche mon âme.
Uzat elini, Leroy! Artık bir menajerin var.
Tu viens de te trouver un manager.
Sanki, seni benden almak için sana elini uzatıyor.
Elle semble vouloir vous atteindre, comme pour vous emporter loin de moi!
Elini uzat bakalım, Danny.
- Oui, Gypo. Topons là, Dan mon ami.
Şimdi elini uzat.
Tends la main, maintenant.
Elini uzat.
Tends la main.
Evlilik için ona elini uzat.
Ta main est à lui.
Şurada durup, röntgen filmi için elini uzatışını hatırlıyorum.
Elle se tenait là, sa main tendue attendant la radio.
Yani genç kız elini uzatırsa. Sonra neredeyse yere kadar eğilir, ziyaret edebilir miyim diye sorar.
Puis demande la permission de la revoir.
Yere inmek için eğmiş dalı kız, Delikanlı elini uzatıp yardım etmiş son hız.
"Elle s'étendit, s'étira et tomba dans ses bras."
- Hayır. Elini uzat lütfen.
- Non, votre main.
Elini suyun altına uzat.
Mets ta main sous l'eau.
Eğer gerçeksen, elini bana uzat.
Si tu es réelle, pose ta main droite sur la mienne.
Onunla konuşurken, yumuşak beyaz elini uzatıp
Et pendant que je lui parlerais... elle tendrait vers moi sa douce main blanche en disant...
Öyleyse bana elini uzat.
Un coup de main!
Üstelik öfkeyle kapıya uzatıp elini, çek git demek istedin bana, ben de gittim.
De la main, en colère, tu m'as fait signe de partir.
Tanrı'nın bana elini uzatıp yüzünü göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum.
Je veux que Dieu me tende la main, qu'il me dévoile son visage et qu'il me parle.
Komşunuz Amerika Birleşik Devletleri 5,000 mil genişliğindeki okyanusun ötesinden Japonya'ya elini uzatıyor.
Par-dessus 5 000 milles d ´ océans les États-Unis d ´ Amérique vos voisins tendent la main au Japon.
Bana elini uzat!
Donne-moi la main!
Bana elini uzat.
Donne-moi la main!
Bize çizdiğin kadere dayanma cesareti ver. Sona ulaştığımız an bize elini uzat. Bize yolumuzu göster.
Donne-nous le courage de subir Ta volonté, et quand la fin viendra pour nous, tends-nous la main et montre-nous la voie... afin que nous puissions mieux comprendre que Toi seul peux nous donner... et que Toi seul peux reprendre.
Bana elini uzatıyor, çünkü onu öpmemi bekliyor.
Il me tend la main et voudrait que je l'embrasse!
Elini uzatıp yanağıma dokundu.
Il a tendu la main. Il m'a touché la joue.
Elini uzat.
Donnez-moi la main.
Bize yardım elini uzat!
Aidez nous!
- Elini uzat.
- Allez, allez, allez.
Elini uzat bana.
Donne-moi la main.
Elini uzat.
Sortez votre main.
Bana yaklaşır, ve sonra yürüyüşe gelir, ve bana elini uzatır, onun gülümseyişi saf ve göz alıcı, benim seçtiğim çiçekleri takar.
Après une promenade, tu viens vers moi. Me tendant Ia main avec un sourire ingénu Et m'offres mes fleurs préférées,
Elini uzat.
Montrez-moi votre main.
Adam sana elini uzatıyor.
Il a fait un geste.
Beni bekleyin, elini uzat, Gitano.
Attendez-moi! Donne-moi la main, Gitano!
"McCabe küçük adama yardım elini uzatıyor."
"McCabe se bat pour défendre les petites gens" Vous seriez célèbre.
Yalnızca elini uzat.
Tendez la main...
Bana "Elini uzat." derdi.
Elle avait l'habitude de dire : "Donne ta main.".
Yüce Tanrım... Elini aşağıya uzat ve beni koru.
Ô Seigneur bien-aimé... accorde-moi ton secours et ta protection.
Katolik okulundaki ilk günümü hatırlıyorum. Bir rahibe beni sınıfın önüne çıkardı, "Elini uzat Francis" dedi.
Ma première fois à l'école catholique, la bonne soeur me fait lever, elle me dit : "Francis, tends la main."
Elini uzatıyor, bir avuç alıyor, ve artık eli, dışarı çıkamayacak kadar büyük.
Il passe la main, attrape une poignée mais sa main reste coincée.
Elini uzat ve vedalaş.
Tends la main et dis-moi au revoir.
Korkma, hanımefendiye elini uzat.
N'aie pas peur, donne la main.
Bana elini uzat, birbirimizi anlıyoruz.
Donnez-moi votre main. Nous nous comprenons bien.
Uzat o küçük elini Her kadına adama çocuğa
Eh bien, tends ta petite main Vers chaque femme, chaque enfant, ou chaque homme