English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ U ] / Uzay

Uzay translate French

8,424 parallel translation
First lady ve uzayın first lady'si.
La Première Dame et la Première Dame de l'espace.
Uzayın ikinci leydisi oluyorum!
Je vais devenir la seconde dame de l'espace!
İşte ordalar... First lady ve uzayın first lady'si.
Les voilà, la Première Dame et la Première Dame de l'espace.
Uzayın ikinci leydisi oluyorum!
Je vais être la Seconde Dame de l'espace! Ils vont sur la lune.
Makaleyi yazdım çünkü hem dergi hem de uzay programı için olması gereken buydu, sen benden istediğin için değil.
J'ai écrit cet article parce que c'était la bonne chose à faire pour le magazine et le programme spatial, - et parce que vous me l'avez demandé. - La commande est prête!
Tekrar ediyorum, uzay kapsülüyle alakalı bir problem mevcut.
Je répète, il semble y avoir un problème avec la capsule spatiale.
Bu uzay programı onun gözbebeği.
Le programme spatial est son bébé.
Uzay elbisem yarısına kadar suyla doluydu.
Ma tenue était à moitié remplie d'eau.
Uzay yarışı şu anda kafa kafaya gidiyor ve kazanan biz olabiliriz.
Nous sommes au coude à coude dans la course de l'espace et nous pouvons remporter la victoire.
Şimdiye kadarki en büyük uzay galibi John Glenn'in ardından giderken Scott Carpenter'ı da zor bir iş bekliyor.
Il a la pression alors qu'il fait suite à John Glenn, le plus grand vainqueur de la course à l'espace jusqu'ici.
Mesele yalnızca uzay değil.
Ce n'est pas juste l'espace.
Uzay programının geleceği yoktu üzerinde.
Tu n'as pas l'avenir du programme spatial te soutenant.
Wally Schirra, NASA kariyerine yine kusursuz bir görevle son veriyor. Ve uzay programı kaldığı yerden devam ediyor.
Wally Schirra met fin a sa carrière à la NASA avec une autre mission parfaite, et le programme spatial recommence.
Eğer doğru anladıysam ayı hedeften kaçırıp uzayın içine savrulabilme ihtimaliniz yüksek öyle mi?
Donc si je comprends bien, il y a des chances que vous puissiez complétement manquer la lune et dériver dans l'espace?
Bütün uzay görevlerinde riskler olacaktır.
Il y a toujours des risques dans chaque mission.
Uzay nasıl görünüyor?
À quoi ça ressemble l'espace?
Herkes derken uzay programını kastediyorsun.
Et par "tout le monde" tu veux dire le programme spatial.
Uzay aracı ayın karanlık tarafında dolaşacak ve ekiple yaklaşık olarak yarım saat bağlantımızı kaybedeceğiz.
Le vaisseau spatial progressera vers la face cachée de la lune, et nous perdrons la communication avec l'équipage pendant environ une demi-heure.
O atomların bizi yaratmak uğruna, beraber olalım ve birbirimizi bütün hâline getirelim diye uzay ve zamanda 14 milyar yıl yolculuk ettiğini düşünmek güzel. "
J'aime à croire que ces atomes ont voyagé 14 milliards d'années à travers le temps et l'espace pour nous créer, afin qu'on puisse faire un tout ensemble. "
Mark, uzay programımızda görev aldığı için ülkemiz şanslı sayılmaktadır.
Ce fut un honneur pour nous d'avoir Mark dans notre programme spatial.
Uzay yolculukları tehlikelidir.
Le voyage spatial est dangereux.
Ama yine de uzay kıyafetim üzerimdeyken nasıl görüneceğini bilmiyorum.
Mais j'ignore ce que ça donnera avec ma combinaison spatiale.
- ÇİN ULUSAL UZAY DAİRESİ, PEKİN
C.N.S.A - AGENCE SPATIALE NATIONALE DE CHINE
Her türlü şeyin yanlış gidebileceği planlanmamış 533 günlük uzay yolculuğu daha.
Cinq cent trente-trois jours de voyage spatial non planifié où n'importe quoi peut mal tourner.
Ares 4 uzay aracına el koymak maksadıyla Schiaparelli Krateri'ne doğru yola çıkmak üzereyim.
Je m'en vais au cratère Schiaparelli, où je prendrai possession du module d'Ares 4.
Mark Watney, uzay korsanı.
Mark Watney, pirate de l'espace.
Çünkü tekrar edip duruyorlar... "Uzay yolculuğu tarihindeki herkesten daha hızlı gideceksin."
Ils me répètent sans cesse que je serai l'homme le plus rapide de l'histoire des voyages spatiaux.
Uzay yolculuğu tarihindeki herkesten daha hızlı gideceğim. Çünkü beni üstü açık arabayla fırlatacaksınız.
Oui, j'irai plus vite que quiconque dans l'histoire des voyages spatiaux, car je vais décoller dans une décapotable.
"Uzay Yolculuğundaki En Hızlı Adam" denmesinin hoşuma gideceğini sanıyorlar. Söylenişi hoşuma gidiyor.
Parce que "l'homme le plus rapide de l'histoire des voyages spatiaux", ça sonne vraiment bien.
Johnson Uzay Merkezi'nin dışında gerilim ve endişe hakim.
La tension et l'anxiété sont à leur comble ici au Centre spatial Johnson.
Fakat uzay aracında patlayıcı bir alet oluşturmanın berbat bir fikir olduğundan bahsetmeye kendimi mecbur hissediyorum.
Mais je me dois de mentionner que faire exploser une bombe dans un engin spatial est une très mauvaise idée.
Bu ulus için, tüm dünya için ve doğrusu uluslararası uzay yolculuğu için muazzam bir an bu.
C'est un grand moment pour la nation, pour le monde entier et aussi, pour le voyage spatial international.
Orası uzay sonuçta. İş birliği yapmaz.
C'est l'espace. ll ne coopère pas.
O andan sonra önlerinde 414 günlük uzay yolculuğu olacak.
Ensuite, ils auront 414 jours de voyage spatial devant eux.
Ares 5 mürettabatı olarak Amerika uzay keşfinin sonraki ayağı başlıyor.
L'équipage d'Ares 5 entame un nouveau chapitre de l'exploration spatiale américaine.
Çünkü uzay, evrendeki farklı galaksilerden milyarlarca ve milyarlarca yıldızın ve güneşin bir araya geldiği tüm o toz ve gaz topluluğundan oluşur.
Parce que l'espace est composé de gaz et de poussière qui s'agglomèrent pour former des milliards et des milliards d'étoiles et de soleils à travers les différentes galaxies de l'univers.
Yatmadan önce uzay keki ve melatyon yedim.
J'ai mangé du space cake et j'ai pris un somnifère hier soir...
Uzay Dairesi pilotun kaza sırasında ölmüş olabileceğini söyledi.
L'agence spatiale craint que le pilote ait péri dans l'accident.
Yani tabii tüm boş vaktimi değil. Ama aslında uranyum çıkarmak zorunda olduğun bir yerde geçen bir uzay oyunu yapmıştım.
Enfin, pas tout mon temps libre, mais j'ai inventé ce jeu de l'espace où tu devais extraire de l'uranium.
Uzay programı gibi.
Un peu comme le programme spatial.
Boyutlar arası uzay çok büyük.
L'espace interdimentionnel est trop grand.
Uzay ve zamanın ötesinde.
Au-delà l'espace et le temps.
Noel Baba'nın yeri kırılmıştı ve uzay ve zaman arasında yayılmıştı.
Tu fracturé à la place du Père Noël à la propagation à travers l'espace et le temps.
Uzay da orada ve bizde ona tırmanacağız.
L'espace existe. Et nous le franchirons.
Biz uzay fikrine alışarak büyüdük ve belki daha yeni başladığımızı unuttuk.
On a grandi avec l'idée de l'espace, et on oublie qu'on est juste au commencement.
Ama Birleşik Devletler Uzay Programı 25 yıldır bunu yapıyor.
Mais depuis 25 ans, notre programme spatial a réalisé cela,
Sonrasında uzay programımız olmuş işte.
Et aujourd'hui, on a un programme spatial.
JOHSON UZAY MERKEZİ HOUSTON, TEXAS
CENTRE SPATIAL JOHNSON HOUSTON, TEXAS
NASA GÖREV KONTROL JOHNSON UZAY MERKEZİ
SALLE DE CONTRÔLE, NASA CENTRE SPATIAL JOHNSON, HOUSTON, TX 1H30
Biliyorum, RTJ'ler uzay gemileri için yararlı araçlar.
Compris.
Uzay korsanı işte.
Un pirate de l'espace.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]