Uğraşıyor translate French
1,690 parallel translation
Bir çok şeyle uğraşıyorum anlıyor musun?
Tu sais, j'ai plein de choses à faire.
Dışarıda demiryolu maketiyle uğraşıyor.
Il travaille sur son train miniature.
Ama Mars'taki bir sorunla uğraşıyor.
Mais il s'occupe de certaines affaires sur Mars.
Sadece Cliff buraya geldiğimden beri benimle uğraşıyor, ben de bir şekilde kontrolümü kaybettim, anlıyor musun?
Cliff me prend la tête depuis que je suis arrivé, et j'ai craqué..
O kadar şirin biri değil, ama neden onunla ilgili fanteziler kuruyorum bilmiyorum. Evimde inşaat işleriyle uğraşıyor, acayip terlemiş durumda sonra ansızın onunla sikişiyorum. Evimde inşaat işleriyle uğraşıyor, acayip terlemiş durumda sonra ansızın onunla sikişiyorum.
Il est dans ma maison en train de bricoler, tout en sueur... et tout à coup on est en train de baiser.
Ölen bir hastayla uğraşıyor.
un autre patient mourant sur les bras.
Her zaman ki gibi bir şeylerle uğraşıyor.
Elle gère les courses.
Çok fazla şeyle uğraşıyor.
Il est tellement patient.
Posterlerle uğraşıyor olabilir.
- Non, elle colle
Bölgedeki dedektifler bir çok cinayetle uğraşıyor. Çete şiddeti bir başka büyük sorun.
La police locale est inondée d'homicides.
ve Jüri hala benimle uğraşıyor.
J'ai rien entendu.
Birileri çalışmaya uğraşıyor.
Certains d'entre nous essayent de bosser.
Evet, eminim Sanırım oda kendi kafa karışıklığı ile uğraşıyor
Et je pense qu'il est coincé dans un de ces états désorientés.
Nefret suçlarıyla uğraşıyor mu diye sor.
Regarde si il s'occupe des crimes raciaux.
Nick o konuda uğraşıyor.
Nick y travaille.
Marsh rekoru tekrar kırmak için uğraşıyor.
Marsh essaye de rebattre le record.
İmparator sizin için uğraşıyor.
L'Empereur a travaillé sans relâche pour votre cause.
Ordumuz halen yeniden organize olma sorunlarıyla uğraşıyor.
Kenji Uchida Seiji Takeda - Kazumi Kawashiro
Herkes dışarıda kampanyayla uğraşıyor.
Ils sont tous partis pour la campagne.
Bir bardak kahve içmeye uğraşıyorum ama bu aptal alet yine çalışmıyor.
Je me damnerais pour un café, mais ce stupide brûleur fait encore des siennes.
Tüm eyalette gay öğretmenlerin ve destekleyenlerin kovulmaları için referanduma gidilmesine uğraşıyor.
Il a organisé une pétition pour un référendum dans tout l'État afin de renvoyer tous les enseignants gays et tous ceux qui les appuient.
Güzel ama cesetlerle uğraşıyor.
Oui, mais elle travaille avec de la chair morte.
Benim bekarlığa veda partim konusunda çok heyecanlı, bir haftadır uğraşıyor.
Il était si excité par mon enterrement de vie de garçon qu'il a pris sa semaine.
Polis bugünlerde bunlarla mı uğraşıyor?
C'est donc bien la piste que vous suivez?
İyi olurum. Ailem şu anda bir sürü şeyle uğraşıyor... Bunu unuturlar.
C'est... mes parents ont tant d'autres trucs en ce moment... qu'ils passeront là-dessus.
- Yeniden planlarla uğraşıyor.
- Il regarde les horaires.
Bebeğin tam velayeti için uğraşıyor.
Elle veut la garde exclusive de l'enfant.
Önce, sevgiliniz sizden saklanmak için uğraşıyor.
D'abord, votre gars part en courant pour se cacher.
Ve Roc... Roc, hiç işim olmayan şeylerle uğraşıyor...
Roc est dans des affaires qui ne m'intéressent pas.
Yani, sürekli benimle uğraşıyor.
Je veux dire, il est toujours... sur moi.
Neredeyse bir aydır, şehri kasıp kavuran çete savaşlarını engellemek için uğraşıyor olsaydık, dediklerini düşünebilirdim.
Si on prévenait des crimes comme cette guerre des gangs qui déchire la ville depuis 1 mois, peut-être que je changerais d'avis.
Freddie'nin gitmesi için ilk günden beri uğraşıyor.
Il l'a en ligne de mire depuis le début.
Yarım günlük işimde ev yıkımı ile uğraşıyorum. Bu iş kendimi iyi hisstmemi sağlıyor.
Démanteler était mon boulot et ça me faisait du bien.
Benim yaşımdaki birçok erkek ailesine bakmak için uğraşıyor.
Beaucoup de mecs de mon âge sont encore chez leurs parents ou payent des loyers.
Şu anda Andrea onunla uğraşıyor.
Andrea s'en occupe.
Uğraşıyor, Todd!
Elle y travaille, Todd.
Birine kılavuzluk yapmıyorsa, bir gencin ilaçlarını almasını sağlamak için uğraşıyor.
Quand elle ne fait pas de la formation, elle s'occupe des adolescents. Elle veille à ce qu'ils suivent leurs traitements.
Madem arkadaşlarının kızları işe yarar bir şeylerle uğraşıyor... -... onlarla görüşeyim.
Quand ces gamines feront un métier utile, j'irai les voir.
Çılgın Köpek hala o kontrat için uğraşıyor, hayalini canlı tutmaya çalışıyor.
Mad Dog est encore en train d'obtenir ce contrat, Essayer de garder le rêve vivant.
Bunun için de 10 yaşından beri uğraşıyor.
Il a été en quête d'une reconnaissance depuis l'âge de 10 ans.
Birçok insan, laboratuar çalışanları, polisler medyanın öğrenmemesi için çok uğraşıyor.
Trop de gens sont déjà au courant - la police, le labo - les médias l'apprendront tôt ou tard.
Vandalizm gibi bazı abuk sabuk işlerle uğraşıyor.
Du menu fretin, un apprenti vandale.
- Anlamadım. Emily Bloom, şirketin daha yeni Başkan Yardımcısı oldu kahve ve kitaplarla mı uğraşıyor?
Emily Bloom était la vice-présidente de la société, et pourtant elle apportait les cafés et faisait la compta?
Bütün ekibim bununla uğraşıyor.
J'ai toute une équipe dessus.
En azından bir ilişkileri olması için uğraşıyor adam.
Il essaie au moins d'avoir de bons rapports avec elle.
Tony gerçekten arabasıyla uğraşıyor muydu? Hayır.
Tony s'est vraiment approché de sa voiture?
Babanı aramam gerekecek. Çocuk odasıyla uğraşıyor.
Je vais devoir appeler ton père, il est sur le chemin de la crèche.
Bu tür takma adlara sahip adamlarla uğraşınca sonunuz her zaman oltaya gelmekle sonuçlanıyor- -
Mais trop traîner avec des gars avec ce genre de surnoms, ça finit invariablement par vous mordre le...
Nükleer maddelerle ilgili bir grupla uğraşıyor olabiliriz. - Gerçekten parlıyor mu?
Vous pouvez distinguer quelque chose?
Annen baban neyle uğraşıyor?
Que font tes parents?
O zaten Florida Valiliği için uğraşıyor.
Il brigue la Floride.