Verecegiz translate French
3,682 parallel translation
Yapacagimiz kapsamli yayinda, sonyarisla ilgili detaylari verecegiz...
Nous allons couvrir cet événement.
Gerçekten sana bir imaj verecegiz..
Sérieux. On vous trouve un look.
Hepsini benzeteceğiz... dünyanın içini açıp yeni bir şeyin filizlenmesine izin vereceğiz.
On va tous les avoir... retourner notre monde à l'envers et laisser le renouveau s'épanouir.
Bilgi vereceğiz.
On vous rappelle.
- Senin için bir hoşgeldin partisi vereceğiz.
Nous aimerions vous organiser une fête de bienvenue.
Her üç saatte bir ona 10 mililitre vereceğiz.
On va lui donner 10 cm, mais toutes les 3 heures.
Protokol gereği, rapor noktamıza ulaşır ulaşmaz Filo komutanlığına haber vereceğiz.
- Comme l'exige le protocole, nous le ferons savoir à la flotte dès que nous aurons atteint notre point de rapport.
Affedersiniz, kimin sığınağa girip kimin dışarıda kalıp öleceğine biz mi karar vereceğiz?
Excusez-moi, vous dites qu'on doit choisir qui accède au bunker et qui reste dehors pour mourir?
Kaydınız memur McNally tarafından yapılmış, onu haber vereceğiz.
Vous avez été enregistrée par McNally. On le préviendra.
Gitmenize nasıl izin vereceğiz bilmiyorum.
Comment pourrons-nous vous laisser partir?
O halde kimin topu alacağına nasıl karar vereceğiz?
Alors, comment pouvons-nous décider qui récupère le ballon?
Sandy Bigelow Patterson kimliklerimizi gösterip havayoluna malzeme mi vereceğiz?
La compagnie aérienne va accepter ça comme si de rien n'était?
- Ne zaman mola vereceğiz?
- Quand allons-nous nous arrêter?
Bizimle Washington'a kadar gelmeniz için sizi ikna edebilirsek... Kalacağınız her gün için size bir dolar ve gösterilerimizde sergileyeceğiniz performans için de her gece üç dolar vereceğiz.
Si on pouvait vous convaincre de venir avec nous à Washington, on vous donnerait un dollar par jour et trois dollars par soirée de spectacle.
Size kötü bir haber vereceğiz.
- On annonce les malheurs en avance.
Yarın takımın ilk antrenmanından sonra bir demeç vereceğiz.
- Je suis douée. - Je refuse.
Kalanlarla ölüme karşı bir savaş vereceğiz. Taa ki onu yenene dek.
Les autres devront se battre contre la mort, à mes côtés, jusqu'à la victoire,
Bu davayı başka birine vereceğiz. Zena...
Nous allons devoir avoir quelqu'un qui prenne en charge l'enquête.
Evet. Sizin için en uygun evi vereceğiz.
On va vous trouver la bonne maison.
Birkaç sözcük söyleyeceksin ve bu tatsızlığa son vereceğiz.
Juste quelques mots simples, et nous mettons fin à tous ces désagréments.
İkimiz de bize bahşedilenlerden vereceğiz.
Depuis chacun de nous, comme il est sacré.
Pekala, biz o savaşa bir son vereceğiz.
Nous allons y mettre fin.
Bu yeni, cesur vizyona ne ad vereceğiz?
Comment s'appelle-t-elle? Comment va-t-on appeler cette nouvelle vision audacieuse?
Kes sesini aptal karga. Şimdi yakayı ele vereceğiz senin yüzünden.
( croassements ) saleté de corbeau!
Bu işe şimdi bir son vereceğiz.
non! Non!
Sırtımızı suya vereceğiz. Böylece her tarafı kontrol etmek zorunda kalmayız.
Nous allons nous installer près de l'eau comme ça on n'aura pas à s'inquiéter d'un périmètre de 360 degrés.
Quinn'in kaçmasına izin mi vereceğiz?
On va laisser s'enfuir Quinn?
Camille adını vereceğiz.
Elle s'appellera Camille.
Jesse, bu ufuk açıcı konuşmaya devam etmeden önce biraz kafanı toparlamana izin vereceğiz. Pekâlâ.
Accord.
- O zaman oğlumuza bu ismi vereceğiz.
Alors c'est comme ça que nous appellerons notre fils. - Mon Dieu.
Ama yarın, bu görevin anısına Kumandan Stafford'a plaket vereceğiz.
Mais demain, on donnera une plaque au Commandant Stafford pour commémorer la mission.
Tüm mahsüllere zarar vereceğiz.
Je vais détruire toute la récolte.
Bir yanıt vereceğiz.
Nous répliquerons.
- Parti vereceğiz - Benim mekanda.
- On a des plans pour une fête.
Yanında da leziz bir biftek ve bir şişe bira da vereceğiz. Bilmek istediğimiz şeyi bize söylediğin takdirde.
Et un gros steak juteux et une bouteille de bière... dès que vous nous aurait dit ce que l'on veut savoir.
Üzülme Joe. Bu, benim için çok önemli olan seks hayatımıza son vereceğiz demek değil.
Mais notre vie sexuelle m'est importante.
Onlara istediklerini vereceğiz.
Je vais leur en donner.
Şu andan itibaren onlara karşılık vereceğiz aynı şekilde.
Dorénavant, nous rétorquerons avec la même cruauté.
Tümörün durumuna göre ameliyata gerek olup olmadığına karar veririz. Sonuç olarak da size yardımcı olup olamayacağımıza karar vereceğiz.
Impossible de l'opérer à cet endroit... s'il n'y a pas de métastases, on saura si on peut vous aider.
İlaçları doğrudan buradan vereceğiz.
La perfusion ira directement dedans.
Yaklaşık altı hafta sonra tedaviye devam edip etmeyeceğimize karar vereceğiz.
Six semaines après il y aura un examen et puis on verra.
Şimdi ışın vereceğiz.
On va commencer la radiothérapie.
NasıI olsa dışarıdan sipariş vereceğiz.
J'ai pensé que nous pouvions juste prendre quelque chose à emporter de toute façon.
Daha ne kadar bunu yapmasına izin vereceğiz?
- Hey, Evan. Combien de temps encore va t-on le laisser faire?
Yeni bir şarkı listesi seçeceğiz ve sonra Bay Shue'ya bilgi vereceğiz.
Il faut qu'on se remue les méninges. On choisira une nouvelle liste de chansons et on annoncera la nouvelle après. ( Cloche de l'école sonne ) à Mr.Shue
Biz erdemli insanlar olduğumuz için, parayı almanıza izin vereceğiz.
Comme on est des hommes honorables, on vous laissera l'argent.
Kaybın için üzüldüğümüzü belirteyim ve istediğin kan parasını da sana vereceğiz.
Nous pleurons votre perte et offrons une compensation monétaire.
Biz onlara Pol Madis'i vereceğiz onlar da bize mag-lev tren yolu hakkını verecekler.
On leur donne Pol Madis, ils nous donnent les droits de passage pour la voie ferrée du mag-lev.
Yüksek dozda İbuprofen vereceğiz.
[Soupire ] Je ne pense pas. On va vous donner de fortes doses d'ibuprofène. [ Soupire]
Buna bir son vereceğiz. Onlara da.
On mettra un terme à ça... à eux.
Ruslara bu sayede yanlış bilgiler vereceğiz.
Dorn t'a dit ça?