Yagmurda translate French
650 parallel translation
Geç kalmamaya dikkat et, yoksa eşyaların yağmurda mahvolur.
C'est parler, ça, hein?
Çok güzel fakat yağmurda taksi bulamadığım zamanlar hariç.
C'est agréable, sauf pour trouver un taxi quand il pleut.
Ben zer yönelrimiz çok. Sadece onlar yağmurda saklanacak kadar zekiler.
Ils sont comme tout le monde... sauf qu'ils sont assez intelligents pour admettre qu'ils sont fous.
- Ama bu yağmurda olmaz.
- Pas avec cette pluie!
Güneşte ve yağmurda, mütevazı da olsa Tanrı şahidimiz, bizimdir evimiz.
Sous le soleil et sous la pluie, aussi humble soit-elle, elle est à nous pour la vie.
Bu yağmurda taksi zor bulursunuz.
Il pleut des cordes.
- Bu yağmurda!
- Par cette pluie?
Ressam olarak doğmuş ve bu onun için önemli olsa da, birşeyler yemesi gerek ayrıca yağmurda, karda başını sokabileceği bir çatısı olsun ister.
Mais elle doit manger... et elle n ´ aime pas... coucher sous les ponts.
Bu yağmurda beni dışarı atarsan 9.30 diye bir şey olmayacak.
Je ne serai jamais là à 9 h 30, si vous me laissez prendre la pluie.
Yağmurda kalması iyi olmaz.
C'est pas bon qu'elle reste sous la pluie.
Washington yürüyüş için harika bir yer. Yağmurda yürümek büyük bir keyif.
A Washington, j'aime marcher.
Bu yağmurda istasyondan buraya çamurlu bir yolculuk olmuştur sanırsam.
Le voyage n'a pas dû être agréable... En effet.
Ayrıca beni o yağmurda 2 saat beklettin.
Je n'avais que ça et j'avais poireauté 2 heures sous la pluie.
Yağmurda yapılan soygunları hiç sevmem.
J'aime pas travailler sous la pluie.
- Bu yağmurda mı?
- Sous la pluie?
Bu yağmurda.
Sous la pluie.
Yağmurda çamurlu bir yol gibi kayganlaşıyorsunuz.
Tu deviens bien malin! - Je t'ai eue!
Ben Cuba'dan kaçıp, hayatımı, teknemi, malları riske atıyorum ve siz yağmurda mı gelemiyorsunuz?
Je risque ma peau et la camelote. Toi, tu as peur de la pluie!
Yağmurda işimiz zor olurdu.
Mais ça tourne au beau. Tant mieux!
Kedinin sesini halen duyuyorum beni yağmurda izledi.
J'entends encore ce chat miaulant sous la pluie. Il était toujours là.
Yağmurda kaçtı.
Hier soir, il est sorti pendant l'averse.
İnsanlar her gece sırf seni görmek için bekleşiyorlar. Yağmurda bile.
Les gens attendent des heures pour te voir, par tous les temps.
Evet, Çölde ve dağda yağmurda ve tipide bu güzel şişeyi yatağımda sakladım.
Oui. Du désert aux montagnes, de la pluie au blizzard, j'ai chéri cette petite copine dans ma couverture.
# Şarkı söylüyorum yağmurda #
Je chante sous la pluie
"Yağmurda Şarkı Söylemek"
"Chantons sous la pluie."
Köşedeki kaldırım kahvesinde oturmak, vitrinlere bakmak, yağmurda yürümek.
Oui, et m'asseoir dans un café, regarder dans les vitrines et marcher dans la pluie.
Yapma, bu yağmurda yüzüme bakmamak için gelmedin herhalde.
Tu n'as pas bravé un orage pour ne pas venir me regarder.
Dün gece yağmurda numune çantasıyla defalarca çıktı.
Il est sorti plusieurs fois dans la pluie hier soir avec sa mallette.
Geceleri yağmurda gezintiler, bıçaklar, testereler, halatla bağlı sandıklar... Şimdi de karısı evde yok.
Il sort la nuit dans la pluie, a des couteaux, des scies, des malles et des cordes, et sa femme n'est plus là.
Yağmur çok önemli ama. Yağmurda Paris çok tatlı kokar.
La pluie y est pour beaucoup, parce qu'elle donne à Paris une délicieuse odeur.
Sekiz dokuz yıl sonra, yağmurda bacağın biraz katılaşır.
Vous voulez en savoir plus? Oui.
Zarif bir alet, fakat bu yağmurda ben eski şemsiyemi tercih ederim.
Mais avec la pluie, je préfère mon parapluie.
Bu yağmurda tuhaf olan bir şey var.
Cette pluie est bizarre.
Yağmurda hafif bir ışığımız vardı, aslında gerçekte..
Tout était mouillé, on ne pouvait pas faire de feu. et nous étions effrayés à l'idée de camper dans le noir.
Yağmurda ne işin var?
Que faites-vous sous la pluie?
Bir adam görürseniz Yağmurda bekleyen
Quand vous voyez un type tout seul sous la pluie
Yağmurda bile ayaktalar ama söylenmiyorlar.
Ils attendent sous la pluie sans se plaindre.
- Evet, Brooklyn'de, yağmurda.
- Oui. A Brooklyn. Sous la pluie.
" Gök gürültüsünde, yıldırımda, yağmurda mı?
" Dans le tonnerre, la foudre, et la pluie?
- Bu yağmurda mı?
Avec cette pluie?
Neden dün bizi bırakıp yağmurda yürüdüğünü.
Je comprends pourquoi tu es parti hier soir, sous la pluie.
Yağmurda kablolarla çalışırsa...
Le soldat du génie risque de s'électrocuter
Sence yağmur yağar mı? Yağmurda yürümesini severim.
Croyez-vous qu'il va pleuvoir?
Zırhın yağmurda paslanmış.
La rouille s'y est mise.
Yağmurda bile etrafta olmalılar.
- J'en trouverai toujours.
Buraya gel, yağmurda kalma.
Tu seras à l'abri de la flotte.
Yağmurda ortaya çıkmazlar, değil mi?
Ils doivent se cacher quand il pleut.
Yağmurda ıslanabilirdi.
Elle a dû prendre l'humidité sous la pluie.
Dışarıda yağmurda soğuktan donacaktım.
Il fait trop froid dehors.
Her yağmurda sırılsıklam oluyorduk.
Dès qu'il pleuvait, on nageait.
Ve sıska bir çocuk yağmurda titreyerek 50 kilo mühimmatla çıkageldi.
Puis un petit gars arrive sous la pluie, chargé de 50 kilos de matériel.