Yakışıyor translate French
1,396 parallel translation
Sana her model yakışıyor.
De toute façon, ça te va bien.
Lame ona çok yakışıyor, değil mi?
Elle est belle en argenté, hein?
Gördün mü, sana ne kadar çok yakışıyor.
Ça vous va très bien.
- Duş sana yakışıyor.
- Ça te va bien, la douche.
Sana yakışıyor.
C'est tout à ton honneur.
Biliyorsun konuşmamak sana çok yakışıyor.
Vous seriez jolie, si vous vous taisiez.
Smokin çok yakışıyor.
il a de l'allure en smoking.
- O ceketi severim. Ona yakışıyor.
- Sympa, ce blouson.
Sayın Yargıç, şişmanlık size yakışıyor.
Monsieur le juge, la Cour le porte bien.
Bence yakışıyor.
- Tu trouves? - ça lui va super bien.
O bıyık sana çok yakışıyor.
Pour port de moustache horrible.
Bu tür küpeler sana o kadar yakışıyor ki.
Ce genre de boucles te va si bien.
Biliyor musun... Örgü saç sana gerçekten çok yakışıyor.
Vous savez, les tresses vous vont bien.
- Öyle olsun. - Bu arada, Glo'... Bu ruj sana çok yakışıyor.
Au fait, Gloria... ton rouge à lèvres est génial.
Sen ne düşüyorsun? Bıyık yakışıyor mu?
Qu'est-ce que tu en penses?
Pembe size çok yakışıyor.
Lajjoji... cette rose vous convient vraiment
Kızmak sana daha çok yakışıyor.
Tu n'es pas belle quand tu pleures
Sonsuz mutluluk, ona çok yakışıyor.
Le bonheur éternel. Ca lui va bien.
Büyüleyici kelimesi sana, bana olduğundan daha çok yakışıyor.
C'est censé être l'aspect prestigieux de la politique.
Tişört sana yakışıyor dedim.
J'ai juste dit que tu étais bien habillé.
Amerikan bombaları... iki büyük yakıt deposunu yıktılar... içsel güce terörizme dönecekler. Vietnam'daki savaş yayılıyor.
Au Vietnam, la guerre s'est intensifiée.
Başarısız biri ve Gloria Torres'in vurulduğu yere yakın yaşıyor ve Aralık'ta çalınan H. K'nin çalındığı yerden dört blok ötede çalışıyor.
Double perdant, habite à 1500 m de là où Gloria a été tuée... travaille près du lieu où un HK a été volé en décembre.
Merhaba anne? Yakışıklı küçük oğlun sana seni neşelendirmek için küçük bir kaset hazırlıyor. Burada birkaç dostum var.
c'est ton gentil fiston qui t'envoie cette cassette pour te remonter le moral je suis là avec quelques copains.
Şu, kavga çıktığında sana yardım eden, uzun boylu, yakışıklı adamı tanıyor musun?
Vous vous souvenez du grand type qui a mis fin à la bagarre.
Senin sonsuza dek yakınında olacağını sanıyor...
Elle s'attache à vous... et croit que vous allez rester.
Şimdi anlaşılmıyor. Birkaç kilo fazlam var ama o zamanlar çok yakışıklı bir çocuktum.
On dirait pas, avec mes quelques kilos en trop, mais avant, j'étais un vrai tombeur.
- Yakında limbo yapıyor olacaksın. - Evet, sırık olarak.
- Tu danseras le limbo en un rien de temps.
Genelleme yapma. Bilim adamısın, hiç yakışmıyor.
Ne généralisez pas, ce n'est pas très scientifique.
Kardeşimin en yakın arkadaşı CIA'de çalışıyor.
Mon frêre... son meilleur ami travaille à la CIA.
Jet yakıtıyla çalışıyor.
- Oui. - C'est du carburant.
Mantıklı. Sürekli baş ağrısından yakınıyor.
Elle se plaint de migraines.
40 yaşında bir erkek. Yaklaşık iki metreden poposunun üstüne düşmüş. Pelvis ağrısından yakınıyor.
Homme de 40 ans, chute de 2 m, se plaint du bassin, ne marche plus.
Yakında temyizi olacak kendini düzgün temsil edebilmesi için hukuk çalışıyor.
Il va passer en appel et il étudie le droit pour assurer sa propre défense.
Barların yakınlarında çalışıyor...
Il travaille près du bar où...
Bence bu genç bir kıza yaşlı bir askerden çok yakışıyor.
Ça convient mieux à une jeune fille qu'à un vieux soldat.
eğer dizanteri çıkarsa o gemide olmak istemezsiniz Erkekler tuvaletinin kapısını çalarsınız ve, "Yakında çıkıyor musunuz diye sorarsınız?" ve dinle, "Hiç sanmıyorum!"
Mieux vaut avoir débarqué en cas de dysenterie... car vous vous retrouvez au WC à hurler : "Vous avez fini?"... et l'autre répond : "Ca m'étonnerait!"
Yakınlarda çalışıyor.
Il travaille par ici.
Galiba Joanie ve Fisher yakıttan tasarruf etmeye çalışıyor.
Joanie et Fisher font des economies sur Ie chauffage.
Size çok yakışıyor.
Il vous va très bien. Je ne peux pas accepter.
"Aranıyor : Uzun boylu, yakışıklı aktör modern Robin Hood'u canlandıracak."
"On recherche : acteur grand, séduisant et distingué pour jouer le Robin des Bois du nouveau millénaire."
Dinle şunu : 28 yaşında bir kadın yakışıklı bir erkek arıyor.
Ecoute ça : Femme, 28 ans, cherche homme sympa.
Nihayet en yakın iki dostum tanışıyor.
Enfin, mes deux amies les plus chères se rencontrent.
Sana da yakısıyor dayı...
Pareil pour toi...
Bu davranışınız asil bir kadına hiç yakışmıyor.
C'est assez, Madame.
Sana hiç yakışmıyor, çok sıradan bir isim.
Ca ne te va pas. C est un nom tres ordinaire.
Bronzlaşmış parmağınızdaki o beyaz çember yakın zamana kadar bir yüzük taktığınızı kanıtlıyor.
Cette bande blanche genre cachet daspirine sur votre bronzage prouve que vous aviez une bague à ce doigt.
Tamam. Röntgenler geldi ve baş ağrısından yakınıyor.
La radio est pleine et elle se plaint de céphalées.
Ama sana çok yakışıyor.
Mais tu es adorable dedans.
Çok yakışıklı, yeni anestezi uzmanını tanıyor musunuz?
Vous avez croisé le nouvel anesthésiste canon?
Tek yapmanız gereken "doktor olması beni gururlandırıyor" kısmının ve... not olarak yazdığım "gözlerinizi ondan alamayacağınız kadar yakışıklı" kısmının üzerini imzalamanız.
Signez juste après : "Ll me rend fier d'être médecin." Et avant :
Eski eşcinsel çift arkadaşlarıyla yeniden yakınlaşmaya çalışıyor. Gelmek isteyeceğinizi düşünmedim.
Il renoue avec des vieux potes flics homos.