English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yapmıs

Yapmıs translate French

20,029 parallel translation
Alice doğum yapmış.
Alice a eu son bébé.
Bu işi seve seve yapmıyordu zaten.
Ce n'est pas comme s'il était enchanté de le faire en premier lieu. Non.
Marjorie bu marangozluk işlerini yapmamı bekleyerek sence de biraz cinsiyet ayrımı yapmıyor musun?
Marjorie, n'est-ce pas un peu sexiste de s'attendre a ce que je fasse toute la menuiserie?
Çünkü konuyla alakalı bir üst düzey yetkiliden alıntı yapmış.
Parce qu'il cite un cadre supérieur familier du sujet.
Seni en son tanıştığımızda böyle bir sınav yapmıştım.
Je me souviens de t'avoir testé la première fois qu'on s'est rencontrés.
Benzin fiyatlarını yapmış mıydık?
On a parlé du prix de l'essence?
Önümüzde kaza yapmış bir araç var.
Il y a un crash juste là.
Öyle yapmış.
Je confirme.
Tek fark daha iyi yapmış olmam.
Je l'ai juste mieux fait.
Yurtdışı arama yapmışsın.
Un numéro à l'étranger. C'est quoi?
Wells işlemleriyle ilgili uyarı almış, üzerinde oynama yapmış.
J'ai pris un ancien avis Wells et je l'ai trafiqué.
Haklısınız ama sadece konuşma. Adam bir şey yapmıyor. Bunun önemi yok mu?
Concrètement, il n'a rien fait, il me semble.
Bir ara şöyle bir şey duymuştum. Adamın biri bir şey yapmış...
Mais quand j'écoute cette musique, je me dis... qu'il a suffi d'un homme pour composer ça.
Ne iyi yapmış.
Alors bon d'elle.
Sence Chuck burada hiç seks yapmış mıdır?
Tu penses que Chuck a déjà baisé ici?
Yapmış olabilirim.
Peut-être.
X ışını görü gücüm olsun diye totem yapmıştım.
J'avais les doigts croisés pour la vision à rayons X.
Espri yapmışım gibi gül.
Souris comme si j'avais juste fait une blague.
Hatalar yapmış.
Il a fait quelques erreurs.
Bunu işimize kim tehdit oluşturuyorsa o yapmıştır. Bay ve Bayan Richardson. Başdedektif Bright.
- Le ravisseur, c'est celui qui s'attaque à mon entreprise.
İngiltere'ye geri döndüğünde de onun çocuğunu taşıyormuşsun. Ailen bundan pek hoşlanmamış ve birtakım ayarlamalar yapmış.
- Vos parents ont pris des dispositions.
Ama gerçekten Mills'e bir şey yapmış olabilir mi?
Mais est-il réellement capable d'avoir fait quelque chose à Mills?
Çatlak tüm maskeyi kuş yumurtası gibi kırılgan yapmış.
Ce qui veut dire que la structure est aussi fragile qu'un oeuf.
Ama Frank'in sana yaptığını bana yapmış olsaydı çok daha önce gitmiş olurdu.
Mais s'il m'avait fait ce que Frank vous a fait, il serait mort plus tôt.
- Tahtadan yapılmış - Yapmış mı?
- des bois.
Gözlerinde yanıp tutuşan bu nefreti kazanmak için ne yapmış olabilirim?
Qu'est-ce que j'ai bien pu faire pour mériter cette haine que je vois brûler dans tes yeux.
Ne yapmış?
- Quoi?
Ne yapmış?
Qu'est-ce qu'il a fait?
Bunu bir bıçak yapmış.
- Ca a été fait au couteau.
Bir şey yapmış olmalıyım.
C'était ma faute.
İnfazları, leopar derisi giysi ve maske takan Batti Yelli diye bir cellat yapmış. O zamanlar seçilmiş kurbana ayinsel bir çelik penceyle ölene kadar eziyet edilirmiş.
- Un bourreau revêtait une peau de léopard et un masque avant de taillader à mort sa victime avec une griffe en acier.
- Joey nerede? - Takımım bunu yapmış olamaz.
- Mon équipe ne ferait pas ça.
İhbar çağrısını kim yapmış?
Qui a appelé la Criminelle?
Harry'de gerekli olanı şeyi yapmış.
à Clayton... et Harry a pris les mesures nécessaires.
- Bir kişi yapmış gibi görünüyor.
Sûrement un seul agresseur.
- Evet, işinde iyi biri yapmış.
Un bon.
Geronimo bunu neden yapmış olabilir?
pourquoi Geronimo a-t-il fait ça d'après vous?
Alıştırma yapmış olursun.
C'est un bon entrainement.
Piç herif doğrudan atış yapmış.
Elena : Le bâtard avait un coup droit.
"Bu izlere bir şey yapmış olmalı, Teğmen."
"Quelque chose a fait ces marques, Lieutenant."
Hatalar yapmış olabilirim.
J'ai fait des erreurs.
Çünkü şu an kendi süper zırhını yapmış milyarder bir dâhi ve kaderlerinde beraber olmak olan 4 bin yıllık... -... bir adamla karşı karşıyayım.
Parce là, mes adversaires sont un génie milliardaire qui à construit son propre super-costume et un autre mec qu'elle connait depuis 4000 ans à qui elle est destinée.
- Yapmış olamazsın.
Tu n'as pas fait ça.
Tek başına yapmış olamazsın.
Tu n'aurais pas pu seule.
Yani bunu o yaptıysa onu korumak için yapmıştır.
S'il l'a fait, c'était pour la protéger.
Kafamın içinde bir ses Melissa'nın yapmış olabileceği bir şey için Sara Harvey'nin sana işkence ettiğini söylerken derslerde nasıl not tutmamı bekliyorsun.
Comment suis-je censée prendre des notes quand une voix dans ma tête me répète que Sara Harvey est en train de te torturer pour quelque chose que Melissa a peut-être fait?
Melissa'nın yapmış olabileceğini düşünüyorum.
Je pense que Melissa aurait pu le faire.
Ne yapmış?
Qu'est ce qu'elle a fait?
Lokantadan aramayı o yapmış olabilir.
Elle pourrait avoir appeler depuis le diner.
Bunu her kim yaptıysa yavaş yapmış.
Les personnes qui ont fait ça ont pris leur temps.
Bunu yapmış tek kişi sensin.
Tu es le seul qui ait jamais réussi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]