Yapılacak çok iş var translate French
153 parallel translation
Dışarıda yapılacak çok iş var.
- Oui. Il y a beaucoup de travail.
Burada yapılacak çok iş var.
Il y a beaucoup de travail.
Tamam, yapılacak çok iş var.
Allez, au travail.
Gece bitmeden daha yapılacak çok iş var.
Je vais faire valser autre chose, maintenant.
Yapılacak çok iş var.
On a beaucoup de travail.
Yapılacak çok iş var.
Il a beaucoup de travail.
Yapılacak çok iş var, elbette.
Tout est à refaire.
Yapılacak çok iş var.
- Qui était-ce?
Yapılacak çok iş var.
Il y a beaucoup à faire.
Bayan Wagner, soruşturmayla ilgili yapılacak çok iş var.
Mme Wagner, l'enquête est toujours en cours...
Yapılacak çok iş var.
Il y a du pain sur la planche.
Burada yapılacak çok iş var. Halihazırda 4 rahibeyiz ve her şeye yetişemiyoruz.
II y a tant à faire, et bien qu'on soit 4 religieuses, on ne peut s'absenter trop longtemps.
Yapılacak çok iş var.
Il y a beaucoup de travail.
Hâlâ yapılacak çok iş var burada.
Il y a ici encore beaucoup à bâtir ;
Yapılacak çok iş var ama zaman yok.
J'ai tant à faire. Et si peu de temps pour le faire.
Daha yapılacak çok iş var.
Il nous en reste à faire.
Yapılacak çok iş var.
Ça va demander beaucoup de travail...
Tanrım, yapılacak çok iş var.
Il y a du pain sur la planche!
Daha yapılacak çok iş var.
Y a encore du boulot.
Haydi, annemle babam gelmeden yapılacak çok iş var.
Allez, il y a beaucoup à faire avant qu'ils reviennent.
Yapılacak çok iş var, ev satmak gibi.
Il y a tant de choses à faire avec la vente de la maison.
Görünüşe göre yapılacak çok iş var.
On dirait bien qu'y'a du boulot!
Yapılacak çok iş var.
Il ya beaucoup de travail.
Ödendiğin işi yap. Yapılacak çok iş var.
Fais ton boulot, c'est pas le travail qui manque!
Yapılacak çok iş var, hepsi bu.
J'ai beaucoup de travail, c'est tout.
Yapılacak çok iş var.
L'endroit aurait bien besoin d'être arrangé.
Yapılacak çok iş var. Ama her tür aletimiz var.
Notre assurance interdit qui que ce soit de transporter notre équipement.
- Yapılacak çok iş var.
- C'est du boulot...
Bak, melek gittikten sonra, Aşağı Londra'da yapılacak çok iş var ve bunu yapabilecek yegane kişi de benim.
Écoute, maintenant que l'ange n'est plus là, il y a beaucoup de chose à remettre en ordre dans le Londres d'en bas et... je suis la seule à pouvoir le faire.
Yapılacak çok iş var.
Trop de travail.
Centauri Başgezegeni'ni kurtarmak için yapılacak çok iş var daha.
Il y a beaucoup à faire chez nous pour sauver Centauri Premier.
- Yapılacak çok iş var gibi görünüyor.
Sacré boulot!
Hâlâ yapılacak çok iş var.
Il y a encore beaucoup à faire.
Yapılacak çok iş var, millet, ama çok az zamanımız var.
Il y a beaucoup à faire, et très peu de temps.
Korkarım bu sabah yapılacak çok iş var tatlım.
Malheureusement, j'ai trop à faire ce matin.
O gelmeden önce yapılacak çok iş var.
T'as des choses à faire avant qu'elle arrive.
Gün içinde yapılacak çok iş var.
J'ai plein de trucs à faire dans la journée.
Yapılacak çok iş var.
Il y a du travail.
O kadar da kolay değil. Yapılacak çok iş var.
C'est pas si simple, il y a encore du travail.
Yapılacak çok iş var.
Il y a du boulot.
Gece yeni başladı. Yapılacak çok iş var.
La nuit est encore jeune et il y a encore beaucoup à faire!
Yapılacak daha çok iş var.
Au boulot!
Ama çiftlikte yapılacak o kadar çok iş var ki, ben olmadan...
Il y a beaucoup de travail au domaine et sans moi...
Hayır Pablo, burada yapılacak daha çok iş var.Kasabanın sana ihtiyacı var.
Non, il y a beaucoup à faire ici. Ton village a besoin de toi.
Daha yapılacak çok iş var.
À suivre.
Keşke yarın burada olsaydı çünkü yapılacak çok can sıkıcı bir iş var.
Sa présence me manquera car une pénible besogne m'attend.
Yapılacak çok iş var burada.
J'ai trop à faire.
Önümüzde yapılacak daha çok iş var. Yarınki gösteriye hazırlanmalıyız.
Faut préparer l'émission de demain.
Yapılacak o kadar çok iş mi var?
As-tu autant de travail que ça?
Ofiste yapılacak bir çok iş var.
Il y a beaucoup à faire ici.
Dogville'de kimsenin bir şeye ihtiyacı olmadığı düşünülürse yapılacak o kadar çok iş var ki.
Il y a beaucoup à faire à Dogville... pour un endroit où personne n'a besoin de rien.