Yasal translate French
7,971 parallel translation
Yasal olarak ismimi Roger olarak değiştirmek istiyorum da.
Juste... je pensais à changer légalement mon nom en Roger.
Ben yasal olarak gideceğim.
Je reviens à la légalité.
- Tamamiyle yasal.
- Légalement.
Ama bir çözüm olmalı bir yasal boşluk...
Mais on doit pouvoir exploiter une faille...
Yasal, mahkemenin kabul edeceği kanıtlar!
Des preuves obtenues légalement, admissibles devant une cour.
Yasal kayıtlara ulaşamadım ama birçok hastane kaydı var.
Aucun rapport juridique mais une multitude de rapports hospitaliers.
- Tıbbi marihuana burada Michigan'da yasal hâlâ.
La marijuana médicinale est toujours légale ici, dans le Michigan.
Her ne kadar Michigan'da olsak ve tıbbi marihuana Michigan'da yasal olsa bile aynı zamanda Amerika'dayız ve tıbbi marihuana Amerika'da yasal değil.
Et bien que nous soyons dans le Michigan, et que la marijuana médicinale est légale dans le Michigan, nous sommes aussi aux États-Unis. Et la marijuana médicinale n'est pas légale aux États-Unis.
Efendim, bu yasal açıdan doğru bir yaklaşım değil.
- L'approche n'est pas légale.
Yasal, gerekli ve doğruydu.
Elle était légale et nécessaire. Et juste.
Yasal taciz.
De services juridiques.
Benimle görüşmek yasal hakları.
Ils ont le droit de me voir.
- Tamam o zaman, her şey yasal.
Bien, donc tout ça est bien légal.
Camdan içeri bakınca onları gördüm ve o zaman biliyordum ki bu durum Illinois ehliyetli bir araç için yasal değildi.
Ses vitres étaient teintées, et je le maintiens encore aujourd'hui, bien au-delà de la limite autorisée dans l'Illinois.
Hayır, hiçbiri tam olarak yasal değil ve gümrük vergileri de inanılmaz değerlerde.
Rien de tout ça n'était légal. Les taxes à l'importation auraient été beaucoup trop.
Yasal olarak ailenin ve tüm mülklerimizin...
Et maintenant, j'ai le contrôle légal de la famille.
Yasal zorluklar baş göstermeden, insanların şehrin her bölgesinde yeni işler için kaydolmasını istiyorum.
Je veux que des gens postulent pour des emplois partout en ville, dès que possible, avant que les tribunaux ne s'y mettent.
Nefret ettiğim şey ise hayatımı mahavettikten daha bir hafta sonra yasal işlere geçtin. Avukatlara, kredi kartlarını kapatmalarına.
Je déteste qu'à peine une semaine après avoir détruit ma vie, tu passes déjà aux aspects juridiques, aux avocats et... aux cartes de crédit bloquées...
"Bu belgedeki çocuklarına" değil, "yasal" çocuklarına değil sadece "çocuklarına".
Pas ces "enfants cités dans ce document", pas ses enfants "légitimes", juste ses enfants.
Suçluluklar karar bağlanınca Max, malların tek yasal varisi olacak.
Une fois que les condamnations seront finalisées, Max ici présent, sera l'unique héritier légal des biens de cet homme.
FBI adli muhasebesi, yasal ve vasiyet harçlarından sonra, değerini yaklaşık 42 milyon dolar olarak tahmin ediyor.
Les experts-comptables du FBI ont estimé sa valeur, après les honoraires légales, à environ 42 millions de dollars.
"Bok yolu yasal boşluktur" diyorlar.
Elles appellent ça "la faille du trou à caca".
Tamam bence bu yasal değil yarı doğum koçu.
Bon, je ne crois pas que ce soit vraiment légal, d'être sa propre doula.
Yasal sistemi sikeyim.
J'emmerde le système judiciaire.
Bu... bu yasal bir görev mi?
Est-ce que... c'est légal?
Bizi buraya getiren arama izni kadar yasal.
Autant que le mandat qui nous a conduits ici.
Tamam, yasal torbasına koyduğun saati yasal yollardan aldığını varsııyorum.
Je suppose ça parce que c'est dans un sac de preuve que tu as eu illégalement.
Hırsızlık için yasal haklarını oku.
Tu as le droit de garder le silence.
Hâlâ yasal toprak sahibiyim.
Je suis toujours le propriétaire légal.
Sınıra ilerlerlerse İspanya'nın yasal bir savaş nedeni olur.
S'ils marchent jusqu'à la frontière l'Espagne aura un prétexte légitime pour la guerre.
Yasal boşlukları anlat.
Parlez-lui des failles.
Irk ıslahı, bana göre gayet yasal ve gerekli bir çalışma.
À mon sens, l'eugénique est une discipline aussi légitime que nécessaire.
Ben sadece bilimsel ve mantıklı bir tartışma başlattım saygıdeğer ve bilgili insanlar fikirlerime katıldılar çünkü ister beğen ister beğenme ama bu çalışma alanı yasal ve kalıcı.
Je viens de développer une argumentation logique et scientifique. Et des savants respectés partagent mon opinion. Que cela vous plaise ou non, ce domaine de recherche est légitime.
Bu da herhangi bir yasal suçlamadan bizi koruyacak.
Ce qui, d'un point de vue pratique, nous dégagera de toute responsabilité pénale.
Onlar benim. Babalarıymışım gibi yasal vârisi olduğumu söyleyen belgelerim var.
J'ai des documents qui prouvent que je suis leur tuteur légal comme si j'étais leur père.
Davanın baş dedektifi, kıdemli cinayet masası dedektifi Harry Bosch şu sıralar kendi yasal sorunlarıyla meşgul.
Le principal enquêteur, l'inspecteur Harry Bosch, a eu des soucis avec la justice.
- Çoğu yasal olmayan yollarla işe alınıyor.
- Ils prennent des clandestins.
Bazı yasal sorunlarla karşılaşmış, bu yüzden ona yardım ediyorum.
Il a des problèmes juridiques, alors je l'aide.
Evet, zaten ilişkimiz Lakewood Belediye Yasası'na göre yasal bile değildi.
Oui, notre relation n'était même pas légale selon le règlement du code de Lakewood, donc...
Bu nasıl yasal olabilir?
Ça ne peut pas être légal.
Bu alanı aramak için mahkeme kararı var, ve eğer karşı koyarsanız, yasal yükümlülükler çerçevesinde, - cezalandırılacaksınız.
J'ai un mandat de perquisition et si vous vous interposez, vous serez arrêtée et poursuivie en justice.
Ve bu yüzden devlet Bay Peepers'ı yasal vâsim tayin etti.
À cause de cela, l'état a fait de M. Peepers mon tuteur légal.
Sizin yararınıza olduğunu sanıyorum. Mirasçının yasal koruyucusunuz.
Bien, j'imagine que c'est à votre avantage, maintenant que vous êtes le gardien légal de l'héritier.
Yasal bir Warrant. Arkadaşına da iyilik yapacaksın.
C'est un contrat légitime et une faveur à une amis.
Şirketin daha önce yasal olmayan sürgünler yaptığını sen de biliyorsun.
La Compagnie est très stricte sur l'exile illégale.
Şimdi rotadan sapmadan mecburuz yoksa şirket yasal açıdan zor duruma düşecek.
On est forcés de se dérouter ou la compagnie devra payer.
Onlar yasal Kuşak sakinleri, biz ise Dünya şirketiyiz.
Ils sont des résidents légaux de la Ceinture. Nous sommes une société terrienne.
Oradaki kahramanın yasal yaşın altındaki kişiye tecavüz ettiğini düşünüyoruz.
On pense que le héros là-bas, est au moins bon pour le détournement de mineur.
Bu anlaşma gereğince bu işletmeye bağlı şirketin avukatları hakkınızda yasal girişimde bulunmayacak.
Conformément à cet accord, l'entreprise sous sa forme actuelle convient de ne pas vous poursuivre.
Müşterilerimin size saldıran kişiyle bir bağlantısı olduklarını ya da yaptıkları hakkında yasal sorumluluk almayı reddettikleri gibi size hayatınızı baştan kurma şansını tanımak için bağlayıcı olmayan ahlaki bir vazife hissediyorlar.
Mes clients ne sont en rien impliqués avec cet individu ni ne sont juridiquement responsables de ses actes, mais ils se sentent une obligation morale de vous offrir une possibilité de vous reconstruire.
Kansas şehri, çoğu malını Cincinnati'deki Yasal Kamyonculuk denilen bir teçhizattan geçiriyor.
Kansas City écoule la majorité de sa came par une organisation, Legit Truckin', à Cincinnati.