Yemeğe ne dersin translate French
224 parallel translation
- Biraz yemeğe ne dersin?
On casse une petite croûte?
- Yemeğe ne dersin? - Aç değilim.
- Vous arrêtez de travailler pour déjeuner?
- Yemeğe ne dersin Joe?
- Si on allait dîner?
Kulüpte yemeğe ne dersin? Eğer yetişebilirsen tabii.
Tu viens déjeuner au club?
Williamsburg'da yemeğe ne dersin?
Si on allait dîner à Williamsburg?
- Bu akşam yemeğe ne dersin? - 7 : 00'de.
On dîne ensemble?
- Yemeğe ne dersin?
- Si on dînait?
Sormayı unuttum, seninle tekrar karşılaştığım için çok heyecanlandım. Yemeğe ne dersin?
Je vous ai même pas demandé, je suis si content de vous voir... vous dînez ici?
Yemeğe ne dersin?
Tu veux aller déjeuner?
Önce biraz yemeğe ne dersin?
Et si on mangeait d'abord?
Yemeğe ne dersin?
Tu viens déjeuner?
İyi bir yemeğe ne dersin?
Que dites-vous d'un bon dîner?
Brandt, Françoise ve benimle akşam yemeğe ne dersin?
Voulez-vous dîner avec Françoise et moi?
Akşam yemeğe ne dersin?
Au revoir. Et si on dînait ensemble?
- İyi akşamlar. - Bu akşam bizimle yemeğe ne dersin?
- Viens dîner avec nous.
Yarın akşam yemeğe ne dersin?
- Veux-tu déjeuner avec moi demain?
Yemeğe ne dersin?
Allons dîner.
Yemeğe ne dersin? Yarın akşam.
Dîner demain soir?
- Bu akşam yemeğe ne dersin?
Vous venez dîner, ce soir?
Bu gece iki kişilik güzel bir yemeğe ne dersin?
Ça vous dit de préparer un petit dîner pour deux, ce soir?
"Bob, yemeğe ne dersin"?
ils disent, "Bob, on va déjeuner"?
Bu gece bir yemeğe ne dersin?
Que faites-vous ce soir?
- Bu akşam yemeğe ne dersin? - Hayır Steve.
- Et si on sortait dîner demain soir?
Bu akşam yemeğe ne dersin?
Dîner ce soir?
- Bu akşam yemeğe ne dersin?
- On dîne ensemble, ce soir?
Hey Norm, mum ışığında baş başa yemeğe ne dersin?
Que penses-tu d'un dîner aux chandelles?
TV izlerken yemeğe ne dersin?
Vous voulez un repas surgelé?
Yemeğe ne dersin?
Si tu me filais à bouffer?
- Yemeğe ne dersin?
- Si on mangeait?
Peki, o zaman iyi bir yemeğe ne dersin?
Alors cherchons où on peut bien manger.
Hey, Holly. Bu akşam yemeğe ne dersin?
On dîne ensemble ce soir?
Akşam yemeği yemedim henüz. Benimle yemeğe ne dersin?
J'ai pas encore manger.
Önce başka bir şeye sonra yemeğe ne dersin?
Pour dîner ou quelque chose?
- Haftaya yemeğe ne dersin? - Tabi.
- On dîne ensemble, dans huit jours?
Bu akşam yemeğe ne dersin?
On dîne ensemble?
Saat beşte yemeğe ne dersin?
Et si vous veniez dîner à 5 h?
"Iyi iş çıkarttın. bu gece yemeğe ne dersin?"
"Continuez comme ça. On dîne ensemble ce soir?"
- Yemeğe ne dersin?
- Un petit dîner?
Bu gece yemeğe çıkmaya ne dersin, bebek yüz?
Ecoute, Visage d'ange. Si on allait dîner?
Biraz yemeğe ne dersin?
Viens manger. Et après on jouera.
Bu gece yemeğe çıkalım mı, ne dersin?
On dîne ensemble ce soir?
Bir yerlerde yemeğe ne dersin?
Si on allait dîner?
Sonra da, June teyzemin dediği gibi... "Şık şıkırdım giyinip afili bir yerde yemek yemeğe gideriz." Ne dersin?
Là, on se fringue, comme disait ma tante June, et on va dîner dans un endroit chic.
Bu gece beni yemeğe götürmeye ne dersin?
Si tu m'invitais à dîner ce soir?
- Ardından yemeğe gitmeye ne dersin?
- On va manger ensemble après?
Sizi bu gece yemeğe götürmeme ne dersin? Vincent'a sormalısın.
Je vous invite tous les deux à dîner?
Bak, önümüzdeki on yıl içerisinde seni ve eşini, ben ve eşimle birlikte bir yemeğe davet ediyorum. - Ne dersin?
Ecoute... dans dix ans, jour pour jour, je vous invite, ta femme et toi, à dîner chez nous.
Al, bizi yemeğe götürmeye ne dersin?
Al, tu nous emmènes manger?
Seni ve aileni yemeğe çıkartmama ne dersin?
Ça te dirait que je vous emmène dîner, toi et tes parents?
Dışarı yemeğe çıkmaya ne dersin?
Il paraît que tu nous invites à bouffer?
İşten sonra yemeğe ve bir gösteriye gitmeye ne dersin?
On va dîner, puis au spectacle?
ne dersin 1648
ne dersiniz 384
ne dersin buna 17
dersin 112
dersiniz 53
yemeğe 35
yemeğini ye 86
yemeğini bitir 16
yemeğe gel 18
yemeğe gidelim 27
ne dersiniz 384
ne dersin buna 17
dersin 112
dersiniz 53
yemeğe 35
yemeğini ye 86
yemeğini bitir 16
yemeğe gel 18
yemeğe gidelim 27