English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yıllar geçti

Yıllar geçti translate French

246 parallel translation
Yıllar geçti ve Kıtalararası demiryolu rüyası gerçeğe dönüştü.
Les années passèrent - et les rêves d'un chemin de fer transcontinental devinrent réalité.
Fakat yıllar geçti ve onlar derin ve çoğalan bir... mutluluğa kavuştular.
Mais alors que les années passaient, ils avaient vraiment l'air heureux.
Seni görmeyeli yıllar geçti.
Cela faisait longtemps.
Ama yıllar geçti, hiç izine rastlayamadım.
Les années ont passé. Pas la moindre trace.
Gerçekten mi sayın başkan? Üzerinden uzun yıllar geçti.
C'est vieux, M. le Président!
O portreyi yaptığımdan beri çok yıllar geçti.
Des années sont passées depuis que je l'ai peinte.
aradan yıllar geçti, ama biz hala buradayız.
C'était il y a longtemps, mais nous y vivons toujours
Uzun yıllar geçti, çok özledim seni.
Tu m'as manqué toutes ces années.
Yıllar geçti sinsice sezdirmeden
Mais l'âge vint, d'un pas furtif.
Üstünden çok yıllar geçti, ama burası olduğundan eminim.
Ça fait longtemps, mais je suis sûr que c'est ici.
Aradan uzun yıllar geçti.
Vous teniez à prendre de ses nouvelles.
Yıllar geçti, mevsimler geldi geçti. Hayvanların kısacık hayatı uçup gitti.
Les années passaient, les saisons accomplissaient leur cycle... au rythme accéléré de leur courte vie animale.
Ve aradan yıllar geçti.
Les années passaient...
O kadar çok kanlı ve kötülük dolu yıllar geçti ki!
De toutes ces années où je n'ai vu que le sang et la haine.
- Uzun yıllar geçti efendim.
- Bien des années ont passé.
Aradan yıllar geçti.
C'était il y a des années.
Seninle son görüşmemizin üzerinden yıllar geçti.
Ça fait des siècles qu'on ne s'est pas vus.
Yıllar geçti, her şey yabancılaşmaya başladı tabii hiç yaşlanmayan arkadaşımın gülüşü hariç.
Les années passèrent. Rien ne m'était familier. Sauf le "sourire" de mon amie à l'éternelle jeunesse.
Aradan yıllar geçti, Bayan Foley.
Mlle Foley? Helen Foley?
Yıllar geçti.
Les années passèrent.
"Yıllar geçti ve Stroud'un ilacının haberi..." "... tüm kuş meraklıları camiasına yayıldı. "
Les années passèrent, et la découverte de Stroud se répandit chez les propriétaires d'oiseaux.
Sonra yıllar geçti ve İmola ortadan kayboldu!
Puis les années ont passé, Imola a disparu.
Beni az önce elinden kurtardığın adam bir Voord idi. Son saldırının üzerinden çok yıllar geçti ama şimdi geri döndüler ve eğer gelmeye devam ederlerse, eninde sonunda başarıya ulaşmaları muhakkak.
Cela fait des années qu'ils n'ont plus tenté d'assaut, mais ils sont revenus et s'ils continuent à venir, ils vont finir par y parvenir.
Yıllar geçti. Kyoto sokaklarına vardığında Ekimin 10'uydu.
Quand il eut terminé son service, il regagna sa maison de Kyoto.
Gideli sanki yıllar geçti...
Il me semble que Guy est parti depuis des années.
Yıllar geçti.
Ça fait des années.
- Eleanor, geçmişte kaldı, yıllar geçti üstünden.
- Il est trop tard, depuis des années.
Yıllar geçti, para büyüdü en de drank ook.
L'année est passée, l'argent est parti, et l'alcool aussi.
Beni son görüşlerinden bu yana yıllar geçti. Ve ben de iyi bir oyuncuyum.
Il y a des années qu'ils ne m'ont pas vu et je suis un bon acteur.
Ama yıllar geçti zincirler defalarca değişti ama ben yaşadım.
Les ans ont passé... on renouvelait mes chaînes... mais je résistais à tout.
Ama yıllar geçti, o mükemmel kadını bulamadım.
Les années ont passé et... pas de femme idéale.
Yıllar geçti. Cinsellikte özgürleştim.
Maintenant, je suis sexuellement libéré.
Ayrılalı yıllar geçti.
Ça fait des années que je ne l'ai pas vue.
" Görüşmeyeli yıllar geçti.
" Il y a si longtemps qu'on ne s'est vus.
- Üzerinden yıllar geçti. Ezmeye çalışmadım.
C'est totalement faux.
Fakat günler ve yıllar geçti, devlet işinden ayrıldı,... yüzündeki kıllar sertleşti, beli kalınlaştı, saçları dökülmeye başladı,... otuzuna ulaştı,... hiçbir yönde faydalı bir adım atmamıştı,... ve hala on yıl öncesiyle aynı noktada duruyordu.
Mais les jours se suivant et les années, il délaissa son emploi, le duvet du menton se mua en barbe, la taille s'épaissit, les cheveux se raréfièrent et le cap de la trentaine passé, il n'avait progressé d'un seul pas en aucune cause respectable et en était au point exact où il se trouvait dix ans auparavant.
Yıllar geçti ve büyüdükçe içimizde tuhaf, yeni duyguların kabardığını fark ettik.
Les années passèrent. Peu a peu s'éveillaient en nous d'étranges sensations.
Yıllar geçti. Birçok şey oldu..
Plusieurs années ont passé.
Üzerinden çok yıllar geçti.
C'est vieux.
Yıllar geçti, gençliğinden bir şey kaybetmemişsin. Bunu söyleyebilirim.
En tout cas, les années t'ont épargnée, Clara.
Uzun yıllar geçti, Doktor!
Je sais.
Karamela inanan bir adam olarak Fazla şeyi sorgulamadım..... ama bu uzak diyarlarda uzun yıllarım geçti..
Oui, me coucher, mais six pieds sous terre. Caramella, tu ne me crois pas. Tu ne me comprends pas.
Bir halıya sarılmış olarak ayağına bırakılmamın üzerinden yüzyıllar mı geçti?
Y a-t-il un siècle que j'ai roulé à tes pieds dans ce tapis?
Yıllarım savaşta kan dökmekle geçti.
Moi, j'ai traversé les horreurs des champs de bataille.
Günlerim ellerimi açıp dua etmekle geçti. Geçirdiğim yılların senden önce bir anlamı yoktu.
Par Ta main, Tu mesures les jours, le temps n'est rien devant Toi, et l'orgueil de l'homme n'est que vanité.
Çocukluk yıllarım Bayan Fiske, Forbes-Robertson ve Modjeska ile geçti.
J'ai passé mon enfance en compagnie de Mme Fiske, Forbes-Robertson, Modjeska.
Yıllar iyi geçti.
J'ai passé de belles années.
Yıllarım sana ders vermekle geçti. Hiçbir şey öğrenemedin. Peki şimdi nasıl beceriyorsun?
Depuis le temps qu'on s'échinait en vain à te l'apprendre, or monsieur y arrive fort bien!
Yıllar nasıl da geçti.
Comme le temps passe.
Kaçmaya çalıştım, ama tekrar işkence ettiler. Bir başka beyaz yüz görene kadar uzun yıllar geçti.
De longues années sont passées avant de voir le visage d'un autre homme blanc.
Hayatımın en güzel yılları geçti gitti.
Les plus belles années de ma vie sont derrière moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]