English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ç ] / Çavuşum

Çavuşum translate French

335 parallel translation
- Evet, çağırıldım. Biliyor musunuz, yedek kuvvetlerde çavuşum.
Je suis sergent de réserve.
- Ne var, Çavuşum?
- Qu'y a-t-il, sergent?
Vay vay benim eski çavuşum.
Tiens! Mon ancien sergent!
Çavuşum!
Hé, sergent!
Çavuşum, ileride iki adam var.
Sergent, deux types devant.
Buyurun mataram çavuşum.
Mon bidon, sergent.
- Evet çavuşum.
Oui, sergent.
- Peki çavuşum.
Bien, sergent.
- Ne çavuşum?
- Quoi, sergent?
80 kilometre kadar ileride çavuşum.
Environ 80 km, sergent.
İlerideki kumlar fenadır çavuşum.
C'est ça devant, sergent.
Peki çavuşum.
Oui, sergent.
Çok iyi çavuşum. Çok güzel.
Plutôt bien, sergent.
Fransız, İtalyanı buraya gönder. Peki çavuşum.
Frenchie... laisse passer l'Italien.
Çavuşum, tahmin ettiğim gibi kuyu kuruyor.
Sergent Gunn! Je m'y attendais, le puits est à sec.
- Yok çavuşum. Hiçbir şey yok.
- Rien du tout, sergent.
- Tambul! - İyiyim çavuşum.
- Tambul!
Ama çavuşum sizin şartlarınızı öğrenmek istediğini belirtmedi.
Mais mon sergent ne demandait pas vos conditions.
Merhaba çavuşum. Seni görmek ne güzel.
Content de vous voir, sergent.
Ben bir çavuşum.
Je suis sergent.
Benim çavuşum mu?
Mon sergent?
Kıdemli Çavuşum.
Quartier-maître. - Très bien.
Çavuşum geçen gün Wales tamirhanesinde soruşturma yaparken geçenlerde orada 60 küsur sterlinlik bir hesabı kapattığınızı öğrenmiş.
On a enquêté à votre garage l'autre jour... Il paraît que vous avez réglé une facture... de plus de 60 livres.
Çavuşum bunu rapor etmeden önce biraz daha araştırmış.
Vous savez... j'ai à peine lu le rapport.
Günaydın Bando Çavuşum Bendeniz Antonio Carotenuto.
On s'en va! Vous permettez, maestro? Maréchal Carotenuto, chevalier.
Amerikan ordusunda çavuşum.
La paye d'un sergent de l'armée américaine.
- Bize güven, çavuşum.
- N'ayez pas peur Sergent!
Yüce İsa, neredesin? O burada bizimle, çavuşum.
Mais, Christ, ou es-tu?
- Takviye kuvvetler geldi, çavuşum!
Les renforts arrivent sergent, Les voilà!
Benim bir çavuşum Filipinler'de kulağını kaybetti. Amerika'ya dönünce ona lastik bir kulak yaptılar gerçeğinden hiç farkı yoktu.
Un de mes sergents avait perdu une oreille... on lui en a fait une en caoutchouc... si bien imitée que ça ne se remarquait pas.
Uzunca bir süredir kıdemli Çavuşum.
Je suis sergent depuis trop longtemps.
Çavuşum, nedir o sesler?
Sergent? Qui est-ce qui tire?
- İyidir, çavuşum.
- Je suis baryton.
Evet, çavuşum.
On dit : "Oui, Sergent."
- Yaralı, çavuşum.
Il est blessé.
- Burada, çavuşum.
- Oui, sergent.
Çavuşum için de bu geçerli, komutanım.
- Cela vaut aussi pour mon personnel.
- Ben iyi bir çavuşum, anladın mı?
- Je suis un très bon sergent.
Bizimle alay edecekler, çavuşum.
Ils nous narguent, mon adjudant. Ce sont tous des hypocrites.
Hayır çavuşum yine olmasın.
Oh non, mon adjudant, surtout pas ça.
Bilmiyorum, çavuşum.
Je ne sais pas mon adjudant.
- Teşekkürler çavuşum.
- Merci mon adjudant.
- Aç değilim çavuşum.
- Je n'ai pas faim, mon adjudant.
Çavuşum, birbirlerine adeta yapıştılar.
Mon adjudant, elle sont inséparables.
Çavuşum, karınız...
Mon adjudant, votre femme...
Çavuşum...
Mon adjudant!
Ama çavuşum, sizin fikrinizdi.
Mais mon adjudant, c'était votre idée.
Ben onu yakalarım çavuşum.
Je vais l'avoir.
- Çavuşum benimle birlikte...
Non. - Mon sergent est avec moi...
Çavuşum da tamirhaneye ve terzinize sormuş.
Votre garagiste aussi se la rappelait.
- Çavuşum...
Je reviens sur mon ordre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]