English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ç ] / Çekme

Çekme translate French

1,803 parallel translation
Çekme makarası tamam.
Moulinet de rétraction correct.
Tam anlamıyla bir kafa çekme.
La beuverie dans toute sa splendeur.
"Kafa çekme" falan olmayacak, tamam mı?
Il n'y aura pas de "beuverie".
Hadi ama Vincent Gallo ayağı çekme bana.
Fais pas ton Caliméro!
Bu sene ki piknikte, halat çekme yarışmasında sağlam adamımız olacaksın değil mi?
Ainsi je peux compter sur toi pour vaincre les autres à la compétition, n'est-ce pas?
Şu anda deliksiz bir uyku çekme düşüncesinin bana nasıl iyi geldiğini anlatamam.
De penser à une bonne nuit de sommeil - me fait du bien.
- İki kez çekme lüksümüz yok.
- On ne pourra pas la refaire.
Olamaz. Fermuar çekme talihsizlik ölçerde hangi sırada?
Oh, non, où est l'agrafage sur l'échelle des malheurs?
Lütfen konuyu kendine çekme.
Ne prends pas ça pour toi, s'il te plaît.
Paraliz etmemek, kalbinin temiz bir MRI'ını çekme şansımı riske eder.
Ne pas le faire empêchera d'avoir une IRM nette de son coeur.
O saçmalığa beni çekme.
Me sers pas cette foutaise!
Sanırım tetiği çekme zamanımız geldi. Ne düşünüyorsunuz?
Je pense qu'il est temps de se décider.
Dikiş çevresinde çekme var mı?
Ça tire près des lignes de sutures? Non. C'est parfait.
Koca Mike'ın kamera ile göğüsleri çekme konusundaki yasağını unuttunuz mu?
Vous n'avez pas oublié ce qu'a dit Big Mike à propos du voyeurisme?
Hayır, onu çekme.
Ne fais pas ça.
Beni kendi cehennemine sakın çekme.
Ne m'entraîne pas dans ton enfer personnel.
Umutsuzluk içindesin farkındayım ama kardeşimi de bunun içine çekme.
Vous essayez de vous en sortir, mais entraînez pas mon frère avec vous.
- 33 yaşında bir erkek, kimliğinde fotoğrafçı olduğu yazıyor, Russel Crow'un resmini çekme hatasında bulunmuş ve sonucunda kamerası rektumuna girmiş.
Homme de 33 ans, photographe, a commis l'erreur de vouloir photographier Russell Crowe énervé, il a un appareil enfoncé dans le rectum.
Sakın nutuk çekme. Benim de yeğenlerim var.
Écoute, je n'ai pas besoin d'une leçon de morale Natalia, OK?
Çekme izleri buldum.
J'ai trouvé des traces.
Düşerken Abigal'i çekme.
N'entraîne pas Abigail dans ta chute.
Duncan'in ızdırap çekme bağımlılığı var.
Duncan est accro à la souffrance empirique.
Dikizci resim çekme sanatı Tosatsu diye bilinir.
On appelle ça "tosatsu".
Bankadan çekme şansım yokmuş.
Je n'ai pas pu passer à la banque.
Eğer o bacağının içine yumurtlayan, kurtçuklardan oluşursa, sakın çekme. Tamam mı?
Et si vous avez un des ces longs vers qui pond dans votre jambe, surtout n'essayez pas de l'enlever, OK?
Acı çekme ve keyif alma arasında kurduğu ilişkiyi güçlendirmek için muhtemelen bu sırada mastürbasyon yapıyor.
En portant leurs vêtements, il revit la torture de ses victimes. C'est probablement à ce moment-là qu'il se satisfait, pour renforcer cette association entre souffrance et plaisir.
Nakit para çekme bedeli 1.50 Paund. Bu tamamiyle rezalet.
Deux euros de charge pour la caisse-enregistreuse.
- Beni çekme!
- Ne me soulevez pas!
- Hayır, hayır. Fotoğraf çekme, evlat.
Non, pas de photo!
Tırnaklarını çekme gibi mi? Hayır efendim.
Comme arracher les ongles des pieds?
Ve sonra yumuşak dudaklarından bir iç çekme sesi duyuldu.
Et alors un soupir s'échappé de ses lèvres douces.
Şimdi müsaade edersen kafa çekme pantolonumu giyeceğim.
Excuse-moi, il faut que j'enfile mon jogging de soirée.
Halat çekme yarışlarında hep kötüydün.
Tu as toujours été mauvais à la lutte à la corde.
Rob Dow. İkisi de çekme kamyonu şoförüydü.
Tous deux conducteurs de dépanneuse.
Çekme kamyonu şoförü?
Ils sont conducteurs de dépanneuse?
Benim Bethany'min çekme kamyonu şoförleri ile hiç işi olmadı.
Ma Bethany ne serait jamais impliquée avec des conducteurs de dépanneuse.
Son kemolar işe yaramadı ve sen de tekrar aynı acıları çekme düşüncesini kaldıramıyorsun.
La chimio n'a pas marché et tu ne veux pas endurer tout ça encore une fois.
Bu komik traktör çekme yarış biletini dava için ödeme olarak kabul etmenden bahsediyorum.
Non, que t'aies accepté des billets pour un spectacle en guise de paiement.
Birinin bunun cezasını çekme vakti dedi.
Il a dit qu'il était temps que le coupable paie.
- Ne yaparsan yap, sakın telleri çekme.
Quoi que vous fassiez, ne tirez pas sur ces câbles.
Bu film çekme işi göründüğünden daha zormuş.
Ces conneries de films, c'est plus dur qu'on croit.
- Olmaz Ryan, beni çekme.
Ryan, pas moi.
Çekme.
Arrêtez.
- Sakın bu numarayı çekme.
- Nous fais pas ce coup-là.
- Sakın ha dikkat çekme, ev kıyafetinle gel.
- Oublie. Moi, pas.
Lütfen annemi düşünüp çekme.
Te branle pas en pensant à ma mère.
Şimdi sizi paçanızdan tutup tekrar o günlere çekme fırsatı bize ait.
C'est notre occasion de les pousser à notre tour.
Ailenin yanına git. - Beni kenara çekme, Miguel.
- Va retrouver ta famille.
"... şiddetli baş ağrısı çekme, mide bulantısı "kısa süreli hafıza kaybı" iş sırasında büyük bir kafa travması geçirdikten sonra " örnek iş kariyerinde genel bir bozulma meydana geldi.
"de nausées, de perte de la mémoire, " d'une chute significative de ses aptitudes professionnelles " après avoir subi un traumatisme crânien pendant son service.
- Kendini naza çekme.
Allons.
Kürek çekme sporu.
Aviron.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]