Çekmecede translate French
525 parallel translation
Üçüncü çekmecede. Bir dakika sonra geleceğim.
Madame où sont les vêtements'de l'enfant?
Bıçak orada, çekmecede.
Prends le couteau dans le tiroir.
Bilemiyorum, ama şu çekmecede bir atlas var.
Je l'ignore, mais il y a un atlas dans le tiroir.
Üstkatta, odamdaki çekmecede.
En haut dans ma chambre, dans le tiroir.
Stephens'in defterindeki fiş çekmecede bulmuştum.
C'était la note dans le carnet de Stephens! Celui qui était dans le tiroir.
- Büromdaki çekmecede.
- Dans le bureau.
Polisler eşya listeleri konusunda oldukça titizdirler. Bu anahtar dün bu çekmecede yer alan eşyaların listesinde bulunmuyor.
Quand la police a fouillé, elle n'y était pas.
- Üst çekmecede.
Premier tiroir de sa commode.
Üst çekmecede olduğunu söyledi.
Il est dans ta commode.
- Hayır, orada! Çekmecede!
- Non, dans le tiroir!
Alt çekmecede! - Kilidini aç! - Kilitli değil.
- Dans le tiroir d'en bas...
Çekmecede de tahliye ihbarnamesi var.
Dans le tiroir, il y a une menace d'expulsion.
- Gerisi çekmecede.
- Le reste est dans le tiroir.
Kopyasını istiyorsanız orta çekmecede kopya kâğıdı var.
Il y a du papier carbone dans le tiroir.
O çekmecede başka ne buldun?
Qu'as-tu trouvé d'autre dans le tiroir?
Çekmecede mi?
Dans le tiroir?
- Hangi çekmecede?
- Quel tiroir? - Celui-là.
İşte bu çekmecede.
- Nous trouverons bien quelque chose.
Sağ ol, tatlım. Sağ çekmecede masa örtüleri var. - Istakozlar geldi.
Merci, chérie, tu trouveras des nappes dans le tiroir.
Sağ üst çekmecede.
Dans le tiroir du haut, à droite.
Çekmecede olması lazım.
Dans le bureau.
Şu çekmecede iskambil kağıtları var.
Il y a des cartes dans le tiroir.
Fakat onu pekala o çekmecede de bulabilirlerdi. Bir neden olarak görülürdü.
C'est très bien si ils la trouvent dans ce tiroir, ce sera le mobile.
Evet, çekmecede.
Oui, dans le tiroir.
- Şu çekmecede bir şişe olacaktı. - İçki istemiyorum.
- Il y a du whisky dans le bureau.
- Sağ taraf üst çekmecede.
- Dans le tiroir du haut.
Şurada, sağ çekmecede.
Dans le tiroir de droite.
- Üst çekmecede. Bub, ateşe devam et!
Laisse pas le feu s'éteindre!
Şu dolapta, üst çekmecede üzeri etiketsiz küçük mavi bir ilaç şişesi var.
Dans ce meuble, en haut, il y a un petit flacon bleu sans étiquette.
- Oradaki üst çekmecede.
- Dans Ie premier tiroir.
Çekmecede pijamaların var. Neden kullanmıyorsun?
T'as deux beaux pyjamas, bien repassés.
Masasında. Orta çekmecede.
Tiroir du milieu.
Onları çekmecede buldum.
Je les ai trouvées dans le tiroir.
Cüzdanım üst çekmecede.
Ma bourse est dans le tiroir du haut.
Belki şu çekmecede hâlâ vardır.
Elles sont peut-être dans ce tiroir.
Çekmecede çok güzel bir dolma kalem var.
Il y a aussi un stylo adorable dans le tiroir.
- Bebek sol çekmecede.
- Dans le tiroir de gauche.
Üst çekmecede.
Tiroir du haut.
Onları sol üst çekmecede bulabilirsiniz.
Vous les trouverez dans Ie premier tiroir de gauche.
Hayır, tamamdır. Çekmecede mendil var, ağzımı tıkayın.
Prenez des mouchoirs dans le tiroir pour me bâillonner.
Rozet Sara, üst çekmecede, ve silah askısındaki anahtar da gerekli olacak.
Sarah, l'insigne, dans le tiroir du haut. Il lui faudra aussi la clé du râtelier à fusils,
Şu çekmecede bir silah saklıyor.
Va chercher son revolver dans le tiroir.
İlk çekmecede.
Premier tiroir.
Maket geminin altındaki çekmecede, vaad ettiğim 20 altını bulacaksın.
Dans le tiroir sous la maquette, vous trouverez vos 20 pièces d'or.
Bir çekmecede giysilerin altında bulduk. Arkasında bir mesaj var.
- On a piqué cette photo chez lui, dans un tiroir, sous une pile de chemises.
Orada, çekmecede.
Là, dans le tiroir.
Alt çekmecede.
- Dans le tiroir du bas.
Onu da çekmecede kilitli saklıyor.
Elle est indiquée dans le tiroir.
Çekmecede.
Dans le tiroir.
Bekliyorlar, Eddie. - En alt çekmecede.
- Il attendent, Eddie
Senin için çekmecede saklayacağım.
Je te le garde.