Çiftçi translate French
1,445 parallel translation
Buradan bakıldığında daha çok bir çiftçi kız gibi görünüyorsun.
D'ici, on dirait plutôt une fille de ferme.
Basit bir çiftçi o.
Ce n'est qu'un paysan.
Memleketimde çiftçi olarak çalışıyordum. Devlet dairesine bağlı olarak.
Je travaillais... aux champs... non, au bureau.
- Sen her zaman insanların sana yukarıdan bakmalarını şikâyet edersin ama bir çiftçi gibi davranıyorsun.
Vous dites qu'on vous méprise et vous vous comportez en paysan
Champaner'li bir çiftçi.
C'est un agriculteur de Champaner.
- Hayır, çiftçi.
- Non, je cultivais.
O günlerde muz için "Yeşil Altın" diyorduk çünkü çiftçi muz ticareti yapabiliyordu, güzel bir evi, arabası vardı. ama artık yok.
Les bananes étaient bonnes, c'était "l'or vert". Un agriculteur pouvait exporter ses bananes, avoir une belle maison et une voiture.
"Birçok çiftçi bugün ucuz olarak ithal getirilen etler için..." "... fastfood devi "Mc Donald's" karşı eyleme geçtiler.
De nombreux éleveurs qui se plaignent des importations de viande ont aujourd'hui déchargé leur colère contre le géant Mc Donald s.
İleride bir çiftçi var.
Il y a un paysan, là-bas.
Çiftçi tilkiyle ne yapıyor?
Un fermier avec un renard?
Biz basit insanlarız... çiftçi, fabrika işçisi.
Nous sommes des gens simples... fermier, ouvrier.
Şu salopet giymiş çiftçi kim?
C'est qui, le cultivateur aux beaux delto'I'des?
Diğer haberlerde ise ; garip bir virüs kişinin bağırsaklarını kusmasına sebep olup, hayatı küçük çiftçi çevrelerinde boklaştırıyor. Rick Watts'ın haberi.
Sans transition, un virus provoquant la mort par vomissements des intestins, fout la merde dans une petite communauté fermière.
Diğer haberlerde ise ; garip bir virüs kişinin bağırsaklarını kusmasına sebep olup, hayatı küçük çiftçi çevrelerinde boklaştırıyor.
Sans transition, un virus provoquant la mort par vomissements des intestins, fout la merde dans une petite communauté fermière.
Donna yayında. Çiftçi Haberleri'ni sunuyor şu an.
Donna passe à la radio, elle fait le reportage sur la ferme en ce moment.
Kalan çiftçi haberlerini de mi sunacaksın? Hadi ama!
Tu fais tous les reportages?
WFPP, "Sese Gel!" Çiftçi Haberleri sunuyorum.
WFPP, "The Sound". Je fais les reportages sur la ferme.
Pazartesi gittiğimde Çiftçi Haberlerinden bahsetmek zorunda olmayacağım.
Comme ça lundi, je ne parlerais pas juste de la ferme!
Eğer seni bir çiftçi gibi gösterebilirsek, istediğin şekil gelip gidersin.
Si tu joues les fermiers, tu pourras circuler à ta guise.
Asla, inandırıcı bir çiftçi olamayacağım.
- Je ne ferai pas un bon fermier.
Bu seferkini halledebilir, onları çiftçi olduğuna inandırabilirsen Giderler ve gizli kalmış olursun.
Si tu réussis à les convaincre que tu es un fermier... ils s'en iront. Tu seras tranquille.
Şu tavırları bırakmanı istiyorum, çiftçi çocuk.
- Que tu te calmes, le fermier.
Ben... ce bir çiftçi bile buna tepki gösterirdi, sence?
Je pense que même un fermier se serait senti vexé.
Seni inatçı, taşralı çiftçi!
Espèce de péquenaud bête et têtu!
- Bir çiftçi ve ailesi beni buldular.
Un paysan et sa famille m'ont trouvé.
Çiftçi müslümandı. Eşiyse Hıristiyan.
Il était musulman, sa femme chrétienne.
Çiftçi, "Bu çok özel bir domuz" der.
Le fermier dit :'" Ce cochon, iI est spécial.
"Dur iki dakka," der çiftçi.
'" Attendez'", dit Ie fermier.
"Şey," der çiftçi...
'" Eh bien,'" dit Ie fermier,
Çiftçi, "geceyi burda geçirebilirisniz, fakat sadece bir yatak var." diyor
Le fermier dit : " "Vous pouvez passer la nuit ici, mais il n" y a qu "un lit." "
Bir çiftçi kulübesinde yaşamış, yetişkinliğe adım attığı yıllarda.
Il vivait dans une hutte de métayers, et il était presque adulte.
Çiftçi peşimde!
Le fermier est après moi!
Çiftçi hasta hayvanları veterinere verir.
Le fermier donne les animaux qui sont malades.
Yaptıkları zaman, samuraylığı bırakıp çiftçi olacağım.
Le moment venu, je laisserai tomber le statut de samouraï pour me faire fermier.
Kentucky'de çalışan bir çiftçi, civcivlerin, tavukların kanatları altında yetiştirildiğini hiç görmediğini söyledi.
Cette fermiêre du Kentucky n'avait jamais vu ça avant. Une poule a pris sous son aile des chiots...
Bu yıl çiftçi olacağım. Cadılar Bayramınız kutlu olsun.
Et je vais être une fermière cette année.
Solucan delikleri içerisinde uçmak mahsul ayıklamaya benzemez, çiftçi çocuk.
Voler à travers un vortex et arroser un champ sont 2 choses différentes, mon p tit gars.
Haydi, izci referanslarından birini yap ya da iyi bir Çiftçi John şakası.
Vas-y, envoie-moi une de tes vannes ou un de tes dictons.
"Alumnus" Darren mı? "Çiftçi John" ya da "Kasap Wolf" gibi bir şey mi bu?
Alors on l'appelle comment ce mec, Darren l'alumnus, tu sais comme on dirait John le fermier ou Lazar Wolf le boucher? Hish-kabibble
O bir çiftçi.
Tu as épousé un maraîcher.
Boksör, maskot, astronot, çakma Krusty, kamyoncu, hippi, saban sürücüsü, gurme, kavramsal sanatçı, makine yağı satıcısı, karnaval görevlisi, belediye başkanı, üçkağıtçı, belediye başkanı koruması, country-western müdürü, çöp işleri, dağ tırmanıcısı, çiftçi, mucit, Smither's, Poochie, ünlü asistanlığı, elektrik tesisi çalışanı, kısmet kurabiyesi yazıcısı, bira kralı, Kwik-E-Mart tezgâhtarı, homofobik ve misyoner.
boxeur, mascotte, astronaute, imitation de Krusty, testeur pour bébés, camionneur, chauffeur de chasse-neige, critique culinaire, artiste, vendeur de graisse, maire, garde du corps, manager country-western, responsable des ordures, varappeur, fermier, inventeur, Smithers, assistant, employé d'usine, écrivain, baron de la bière, employé du Mini-Marché, homophobe et missionnaire.
Açılış günü olan 7 ağustos 1907'de... sekiz çiftçi arabalarını 1. Cadde ile Pike'ın köşesine getirdi. Tahminen 10.000 müşteri buraya akın etti... ve saat 1 1'de her şey satılmıştı.
Le jour de l'inauguration, le 7 août 1907, huit fermiers arrivèrent en charrette au coin de First et Pike et furent submergés par une dizaine de milliers d'acheteurs impatients.
Çiftçi pazarından organik otlar ve baharatlar aldım.
Herbes bio et épices achetés au marché.
Ben de çiftçi olmak istemiyorum.
Moi, je ne veux pas être agriculteur.
Çünkü para kazanmak istesem çiftçi olmazdım.
Parce que si j'aimais l'argent, je ne serais pas agriculteur.
Benim adım Çiftçi Bob.
- Dites bonjour à Rancher Bob.
Çiftçi Bob'a merhaba diyelim.
- Bonjour, Rancher Bob.
Merhaba Çiftçi Bob. Size sığır etinin muhteşem dünyasını göstermekten mutluluk duyarım.
Vous allez découvrir le monde merveilleux du boeuf.
Bunun için özür dilerim Bay Çiftçi.
Excusez-le, Monsieur le fermier.
Hayır. Onlar çiftçi.
Tout va bien.
Ares, çiftçi olmakta ne var? Bir köylü için hiç sorun yok.
- Pour un pauvre hère, si.