Çok tuhaftı translate French
307 parallel translation
- Hali çok tuhaftı. - Ne yapabiliriz?
- Son attitude était très étrange.
Bir sonraki küçük adam çok şeytani ve çok tuhaftı.
Le suivant est le diable en personne. Un petit bonhomme très étrange.
Çok tuhaftı.
Très maladroit.
Çok tuhaftı.
C'était très étrange.
Çok tuhaftı.
C'était étrange.
Her şey çok tuhaftı ama daha da tuhaf olaylar yaşanacaktı.
Tout cela était bien étrange mais le plus étrange restait á venir.
O gün oradan, ondan uzaklaşırken hissettiklerim de çok tuhaftı. Eninde sonunda yine karşılaşacağımı biliyordum.
Mais il est tout autant bizarre que je sois parti, ce jour-là, loin d'elle, en sachant que nous nous retrouverions inévitablement.
Çok tuhaftı gerçekten...
Un truc bizarre... Je l'ai rencontrée.
- Çok tuhaftı.
- Calmez-vous... oui, c'était bizarre.
Güneşin bir dakikadan daha kısa sürede geçişi çok tuhaftı.
C'était étrange de voir le soleil se lever et se coucher en 60 secondes.
Onlar çok tuhaftırlar.
Ce sont des gens très bizarres.
Tavırları çok tuhaftı.
Son comportement tout entier était très étrange.
O adam çok tuhaftı
Bizarre, ce type.
O an çok tuhaftır.
Vous vous sentez tout drôle.
Bahse girerim çok tuhaftır.
- Une jumelle. Ça doit être bizarre.
Son zamanlarda davranışları çok tuhaftı.
Il a un comportement bizarre, ces derniers temps.
Çok tuhaftı.
C'était vraiment... très étrange!
- Çok tuhaftı!
- Très étranges.
O veda partisini düşünüp durmam çok tuhaftı.
C'est drôle, je n'arrête pas de penser à ma fête de départ.
- O neydi öyle? - Çok tuhaftı Sam.
C'était vraiment bizarre.
Çok tuhaftı.
C'était bizarre.
Ama son 24 saatte her şey çok tuhaftı.
Mais il m'arrive des choses étranges depuis 24 heures.
Çok tuhaftı.
- Vraiment bizarre.
Çok tuhaftı.
C'était complètement bizarre.
O zamanlar her şey çok tuhaftı.
Comme les choses étaient étranges, alors.
Buraya geldiklerinde çok acayip davranıyorlardı çok tuhaftılar, müzayede memuru gibi konuşuyorlardı.
Quand ils sont venus ils étaient bizarres. Ils parlaient rapidement.
Böyle korkunç bir şey konusunda mutlu olmak çok tuhaftı.
C'était étrange de se réjouir de quelque chose de si lugubre.
Sonrası çok tuhaftı, çünkü... sanki kurgusu boşalıyor gibiydi... eski bir saat gibi kurgusu boşalıyordu.
C'était vraiment étrange... on aurait dit... il était comme une vieille montre en bout de course.
Kendimi izlemek çok tuhaftı.
C'était bizarre de me regarder.
Odamı toplamak çok tuhaftı.
C'était étrange de faire mes cartons.
Bu da çok tuhaftı, çünkü suikastin üzerinden 20 dakika bile geçmemişti.
Etrange : c'était moins de 20 minutes après.
Çok tuhaftı. Ben onu... Judy'le tanıştığımızda, benimle flört ettiğini sandım.
C'est drôle... quand j'ai rencontré Judy, j'ai eu l'impression qu'elle flirtait avec moi.
- Gerçekten çok tuhaftı.
- Ca fait un drôle d'effet.
Sanırım, o şartlarda, bunu söylemek çok tuhaftı. Ama Olla'yı bilirsin.
Ça m'a semblé bizarre, vu les circonstances.
Oh, bu çok tuhaftı.
C'était bizarre.
Önemli değil. "der. Kız," Bu çok tuhaftı! " der.
Elle : "C'était très bizarre."
Çok tuhaftı. İçgüdüsel olarak kaçmam gerekirdi, ama kızmıştım.
Bizarrement, je n'ai pas cherché à fuir.
Bir çocuğun hatırladığı şeyler çok tuhaftır çünkü doğumumu hatırlamıyorum.
C'est drôle les souvenirs d'enfance.
Teğmen Dan'in bunu demesi çok tuhaftı çünkü o an Tanrı kendisini gösterdi.
C'est drôle que le lieutenant ait dit ça car aussitôt, Dieu est arrivé.
Çok tuhaftı.
C'est bizarre.
Çok tuhaftı, John.
Elle était étrange, John.
İçeride... garip bir atmosfer vardı. Gerçekten çok tuhaftı.
À l'intérieur... c'était bizarre... l'atmosphère...
- Evet, çok tuhaftır.
- Et toi? - Oui, elle est bizarre.
Çok tuhaftı.
Bizarre!
Çok tuhaftır ama bütün bu olaylar sen buraya geldiğin an ortaya çıkmaya başladı.
C'est bien commode de débouler quand tout ça commence.
Çok tuhaftı.
Je les avais pourtant bien vus!
Tuhaftır, çok ilgisi var.
Etonnamment, pas mal de choses.
Bu sorun için genelde küçük, yeşil kağıt parçalarının el değiştirmesini içeren bir çok çözüm önerilmişti, ama bu tuhaftı, iyice düşünüldüğünde, mutsuz olan şeyler küçük, yeşil kağıt parçaları değildi.
Bien des solutions avaient été suggérées, notamment la mise en circulation de petits bouts de papier vert, chose curieuse car après tout ce n'était pas les bouts de papier vert qui étaient malheureux.
Evet, mağaralar tuhaftır, çok acayip yankılar yapabilirler.
Oui, les grottes peuvent avoir des effets d'écho bizarres.
Einstein'ın tahmin ettiğinden çok daha tuhaftır.
Beaucoup plus bizarre qu'Einstein aurait pu le croire.
Onu bugün öyle görmek çok tuhaftı.
Le voir comme ça...
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok teşekkürler 1924
çok tatlı 272
çok tatlı bir kız 25
çok tatlısınız 41
çok teşekkür ederim efendim 35
çok tatlılar 32
çok teşekkür ederiz 106
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok teşekkürler 1924
çok tatlı 272
çok tatlı bir kız 25
çok tatlısınız 41
çok teşekkür ederim efendim 35
çok tatlılar 32
çok teşekkür ederiz 106
çok tatlı biri 28
çok tatlı bir çocuk 17
çok tatlı değil mi 24
çok tehlikeli 270
çok taze 16
çok temiz 27
çok tuhaf 438
çok tatlıydı 26
çok tuhafsın 37
çok tatlıdır 20
çok tatlı bir çocuk 17
çok tatlı değil mi 24
çok tehlikeli 270
çok taze 16
çok temiz 27
çok tuhaf 438
çok tatlıydı 26
çok tuhafsın 37
çok tatlıdır 20