Ölebilirim translate French
477 parallel translation
Geleceğine dair endişelerim kalkmış olur ve böylece huzur içinde ölebilirim.
Je mourrais tranquille si tu acceptais!
Artık gönül huzuruyla ölebilirim.
Je peux quitter la vie sans regret.
Şuraya kıvrılıp hemen ölebilirim.
Je pourrais m'allonger et mourir de suite.
- Dans ederken ölebilirim.
- Je pourrais mourir en dansant.
Ah Michael, birşey demeden gitmeme izin vermezsen ölebilirim.
Michael, je serais morte si tu m'avais laissée partir sans rien dire.
Böyle bir yüzük için ölebilirim.
Je donnerais ma vie pour une bague comme ça.
Ölebilirim.
Si, je suis prêt!
Para kazanmayacağım Yüzbaşı Nelson, ve daktilomdan giren... bir kurşunla... ölebilirim.
Je ne gagne rien et risque de recevoir une balle sur ma machine à écrire.
Öyle nefret ediyorum ki, bu yüzden ölebilirim.
Je te hais à un tel point que je crois que je vais en mourir.
İnan bu yüzden ölebilirim.
Oui, je crois que je vais en mourir.
Şimdi ölebilirim ve kimsenin kafası karışmaz.
Si je meurs, tout le monde s'y retrouvera.
Parçalara ayrılır, gözden kaybolur, hatta ölebilirim.
Disparaître... dans le néant...
Ama belki bir kral gibi ölebilirim ve hiç giymediğim tacın itibarını zedelememiş olurum.
Mais je peux mourir en Roi... et ne pas déshonorer la couronne que je n'ai pas portée.
Ben de ölebilirim pekâlâ.
J'ai failli y rester.
Ölebilirim acımdan
Je pourrais en mourir
Ölebilirim acımdan
Je pourrais vraiment en mourir
Çok utanıyorum Utancımdan ölebilirim.
J'ai tellement honte que je pourrais mourir. Oui, tellement honte.
Utancımdan ölebilirim.
J'ai tellement honte que je pourrais mourir.
Ayaklarım, ölebilirim.
Ce que j'ai mal aux pieds!
Zayıf bir durumdayım ve hatta ölebilirim.
Je suis affaibli, je vais peut-être mourir.
- Şimdi pişmanlık duymadan ölebilirim.
Moi, ta princesse, je peux mourir sans regrets.
Ben ancak başıma yıldırım düşerse ölebilirim. O da ikinci sefere.
Seule la foudre pourrait me tuer, et il faudrait qu'elle me frappe deux fois.
Bekliyor. - Ona öldüğümü söyle. Ölebilirim de.
C'est une clinique, ici?
Ölebilirim de ama endişelenme. Sen eve git.
Je pourrais mourrir, mais ne t'inquiète pas!
Artık geri döndüğüne göre... rahatça ölebilirim.
Maintenant, je peux partir. Puisque tu es là.
Nasıl ölebilirim? Bu canilik!
Comment mourir en samouraï?
Kangren olup ölebilirim, biliyormusun.
You know, l could get gangrene and die.
Mucizenle ölebilirim, ama sen benimkiyle kesin öleceksin.
Si je risque de mourir par votre miracle, vous mourrez sûrement par le mien.
Beni anladığını söyleyebilirsen, gerekince içim rahat ölebilirim.
Si tu me dis que tu comprends, je pourrais mourir en paix, s'il le faut.
- Senin için ölebilirim. -
Tu es notre martyre.
Artık huzur içinde ölebilirim, Kırlangıç
Hirondelle, après avoir entendu cette phrase, je peux mourir en paix.
Buracıkta ölebilirim. Şöyle bir tabuta girmemi istiyor.
J'en mourrai, il veut me voir dans une boîte aussi.
Ben ölebilirim ama sayemde eğlenemeyeceksin.
Vous ne tirerez aucun plaisir de ma mort.
- Artık mutlu ölebilirim.
- Je peux mourir content.
Kim bilir, önce ben de ölebilirim.
Je peux mourir le premier... On dépend de Dieu.
Fırındayken de ölebilirim ya da karşıdan karşıya geçerken.
Je peux être tué au travail ou dans la rue.
Stefan, bir içki için şu an ölebilirim.
Stéphane, je boirai un autre verre.
Riskiniz fazla ama ödül iyi. Bir şey daha var ben de ölebilirim.
Les chances sont faibles mais la paie est bonne... et il y a un pépin.
"Tamam, şimdi ölebilirim," dedi, sesindeki o son nefesin hırıltısıyla.
"Voilŕ, maintenant je dois mourir." disait-il en râlant dans son lit.
- Sadece bir kere ölebilirim.
- On ne meurt qu'une fois.
Ölebilirim diyorum.
Je pourrais mourir.
Kan zehirlenmesinden ölebilirim.
Je risque l'empoisonnement.
Üzüntümden ölebilirim, sensiz hayatın anlamı yok.
Si, bien sûr, je suis triste.
Onunla evlenmezsem ölebilirim.
Si je ne peux pas l'épouser, j'en mourrai.
- Bu yüzden ölebilirim.
- On peut me fusiller pour ça.
- Şey, boğulmayabilirim ama Paslanarak ölebilirim.
Je ne peux pas étouffer, mais je peux rouiller et mourir.
Ölebilirim.
Je suis prêt à mourir.
Utançtan ölebilirim. Bahse girerim bozulmuştur.
- Je parie qu'il est fichu!
Eve eli boş dönmektense ölebilirim de.
Plutôt mourir que rentrer chez moi les mains vides.
# Ve ölebilirim
" Et je pourrais en mourir
Nihayet ölebilirim.
Enfin, je vais mourir.