Üste translate French
1,843 parallel translation
Ya yatak durumu? Etrafta hastaları üst üste yatırdığınıza dair söylentiler dolaşıyor.
La rumeur veut que vous dépassiez vos capacités d'accueil.
Karşı çıkıp duruyorsun. Hep üste çıkıyorsun ama.
Parce que tu veux toujours être dessus.
Hayır, üste çıkma.
Non, te laisse pas faire.
Defalarca, üst üste kalbimi kırdı. Ben de onunkini kırdım!
Il m'a brisé le cœur encore et encore, alors j'ai brisé le sien!
Ben bunu üste gönderemem.
Je peux pas présenter ça.
Tepeleme üst üste yığıldıkça bir şekil aldılar.
Elles ont pris forme en se posant sur l'arbre.
Senin üste bile olmaman gerekiyordu.
- Non, tu n'es même pas censée être ici.
Bütün filoya karşı savaşta bizi daha üste çıkarmaya yetmeyecek, ama eğer sizin planınız işe yararsa, zaten ortada herhangi bir savaş olmayacak.
Ce n'est pas assez pour qu'on ait le dessus contre toute une flotte. Mais si votre plan marche, il n'y aura aucun combat.
Okulun mezunlar partisinde üç yıl üst üste kraliçe seçildim.
J'ai été élue reine de beauté trois ans de suite.
Onun en uzun süreli ilişkisi üst üste üç kucak dansıydı.
Sa plus longue relation, c'est trois lapdances à la suite.
Nasıl burada bu kadar süre yaşayıp ta en üste kadar çıkmadınız?
Comment avez-vous pu vivre ici depuis aussi longtemps et n'être jamais aller sur le toit?
New York maratonunu 6 yıl üst üste kim kazandı biliyor musun?
Vous savez qui a gagné le marathon de New York 6 années de suite?
Barmen son içkileri verirken üst üste olduğunuzu söyledi.
Le barman dit que vous vous chevauchiez entièrement avant la sortie.
Üst üste kötü kararlar vermiş.
Il a pris mauvaises décisions après mauvaises décisions.
Bizim bu anlaşma yürümeyebilir özellikle de kendini, bana karşı üste çıkaracak her fırsatın peşinde koşmaya devam edersen.
Notre arrangement ne peut pas fonctionner, si tu saisis chaque occasion pour t'agrandir à mes dépens.
Kendimi üste çıkarmak mı?
M'agrandir?
Bizim bu anlaşma yürümeyebilir, özellikle de kendini, bana karşı üste çıkaracak... her fırsatın peşinde koşmaya devam edersen.
Notre arrangement ne peut marcher si tu cherches chaque occasion de t'accroître à mes dépens.
Kendimi üste çıkarmak mı?
M'accroître?
Denizin kumsalında ayakta duruyordum ve denizden bir hayvan çıktı, yedi başlı, üst üste dizilmiş on boynuzlu ve başların üzeri tanrıya edilmiş küfürle tamamlanıyordu.
"Puis je vis monter de la mer * * ( Apocalypse, Révélation, chap. 13 ) une bête qui avait dix cornes et sept têtes, et sur ses cornes dix diadèmes, et sur ses têtes des noms de blasphème".
Üst üste binen parmak izlerine bakarak, birden çok olduğunu tahmin ediyorum.
Les empreintes qui se chevauchent suggèrent de multiples tentatives.
Ve ortadan kaybolan karısıyla üst üste geldiğinde...
Et quand on combine ça avec le fait que sa première femme a disparu...
Üç hafta üst üste?
Trois semaines de suite?
Yatarken, Madison ve Logan'ı alt alta üst üste görüntüleri yüzünden uyuyamıyorum, o kazanıyor.
Quand je ne dors plus la nuit à cause de visions de Madison et de Logan, elle gagne.
Yani bütün parçaları alıp... üst... üst üste,... yığsan, değil mi?
Si vous deviez prendre chacun des éléments qui le composent et les mettre les uns sur les autres...
Tüm birimler üste toplanıp konuşlandırma için ihtiyacımız olan her şeyi aldığımızdan emin olmak için teçhizatları toplayacağız.
On se rassemble pour contrôler le matériel avant de nous déployer.
Her şey üst üste geldi. Yürütemezdim.
Je ne pouvais pas les laisser.
Sağ omzunun arkasında üst üste iki damga gördüm.
En fait, deux tisons. L'un au dessus de l'autre dans son épaule droite.
Evet, Cubs'ların Shea'da üst üste iki maçı kaybettiği yaz.
oui, quand les cubs on perdus le double - - header ( tournoi de base ball ) à shea.
İki gece üst üste.
Deux nuits de suite.
Bu üste kaç kişide kadim geni var?
Combien de personnes ont le gène des Anciens?
Bu üste yakın zamanda yaşanan bulaşıcı hastalık sorununa karşılık olarak bu önlemler alındı.
En réponse à de récentes contagions ayant affecté cette base.
Bütün iş bu üste yapılacak.
Toutes les recherches auront lieu ici.
Bu yulaf ezmesi. Üst üste doğranmış, iki kere demlenmiş ve aşırı ezilmiş.
Ce sont des flocons d'avoine déchiquetés, précuits et complètement trafiqués.
Sonra diğer film sıralamada en üste yükseldi.
Et donc le film suivant arrive en haut de la pile.
Mike ile üst üste çizgi film izleyeceğiz. Sahi mi?
Il y a réunion des professeurs, et moi et Mike, on va faire un marathon.
Bu üst üste mahvettiğin üçüncü kağıt.
C'est au moins le troisième d'affilée que tu fiches en l'air.
Cadılar Bayramı'nda dört kez üst üste Prenses Leia oldum.
J'étais Princesse Leia, quatre Halloweens d'affilée...
Herkes bu şirkette üste çıkmak istediğimi bilir.
Tout le monde sait que je cherche une promotion.
İki hafta üst üste olmaz.
C'était pas possible, nous enchainions deux week-ends d'affilée.
Evet, DVD'nin doğru tarafının üste gelmesi gerekiyor.
Le DVD doit avoir le dessin au-dessus quand tu le mets.
Kim bu adam ve askeri üste ne işi var?
Parce que tu es coupable. Qui est-ce et que fait-il sur la base?
Ekvador'da üç gece üst üste uyumadığını bilirim.
En Equateur, je l'ai vu passer 5 nuits d'affilée sans dormir.
Tek bir makina ana üste kargaşaya sebebiyet vermek için kullanılıyor.
Une opération conjointe. Le Gawain...
İki nokta üst üste ve parantez kapama dışında bir şey yok.
- Un point-virgule et une parenthèse?
Bunların hepsi anneme aitti. Eminim kendisi o oturduğun yerde üst üste orgazm olmuştur.
Tout ceci appartenait à ma mère, qui a eu des orgasmes multiples juste là où tu es assise.
Alt alta, üst üste futbol.
la soirée... à perdre la balle!
Alt alta üst üste, paldır küldür.
Tous les crash, bang, boom...
Sıralamada üste çıkarıyor seni.
Ca vous faisait remonter dans le classement.
- Liela sürekli üste çıkıyor mu?
- Au dessus de quoi?
Üç yıl üst üste yılın domuzu seçilmiş.
Elle a été "Truie de l'année" 3 ans de suite.
Onları üst üste koydum.
Je les ai empilés.