Üçe translate French
932 parallel translation
"Şimdi millet, üçe kadar saydığımda... bu küçük hile, şerifi yok edecek"
Les gens, à trois! , ce tour fera disparaître le shériff
Düğün gecemizden beri iş hacmini en az ikiye katladım ve seni terk ettikten sonra, en az üçe katlanacak.
J'ai fait doubler ton chiffre d'affaires depuis le mariage. Et il risque de tripler quand je t'aurai quitté.
Sadece üçe bölsek olmaz mı?
Ne pourriez-vous pas le partager en trois parts égales?
Yumruk hâlâ elimde, üçe kadar sayıyorum yumruk çenene inecek.
Le poing est encore dans ma main, et à trois, il sera dans vos dents.
- Sağ olun. Adamın komisyonu üçe bölmemi istediğine inanabiliyor musun?
Diviser les commissions en 3, c'est incroyable...
Fikrini değiştirmen için üçe kadar sayıyorum.
Tu as jusqu'a trois pour changer d'avis.
Barmen, üçe kadar say ve eğil.
Barman, à trois, baissez-vous.
Benimki üçe giriyor.
C'est pas vrai. Le mien va avoir 3 ans.
Plummerlar liderlerini öldürdüğüne yemin edip de seni içeri tıktırdıklarında üçe karşı birdi.
Les Plummer étaient trois contre un quand ils vous ont accusé d'assassinat.
Lordsburg'de de üçe karşı bir olacak.
Et ce sera trois contre un à Lordsburg.
Yaklaşık 1 milyon sterlin, üçe bölünecek.
Pas moins d'un million de livres pour trois.
İkisinin samanlıkta olduğu sahneyi hatırlıyor musun? Çok iyi. Kız gözlerini kapatıp öpmeden önce üçe kadar saymasını istemişti.
Avec la scène dans le grenier, où il ferme les yeux et compte jusqu'à 3, et puis il embrasse le cochon!
Lon, üçe kadar say.
Ne t'énerve pas!
Filmlerdeki gibi, üçe kadar saymamı ister misin?
Je compte jusqu'à trois, comme au cinoche?
Rehabilitasyon merkezi sabaha karşı üçe kadar yanmamıştı.
Halfway House n'a brûlé qu'à 3 h du matin.
- Pekala, kağıdı üçe böl.
Alors, coupe trois fois.
Çalıntı mal satan biri. Parayı üçe böleceğiz.
Et plus tard nous diviserons l'argent en trois parts.
Belki de her gece hasılatı üçe bölmek iyi bir fikir olabilir.
Peut-être qu'il faut partager en trois parts, dès ce soir.
Şimdi üçe bölelim.
Je vais faire trois parts.
İçeri gir, kapıda üçe kadar sayıp bekle... annene bak, Morney Dükü'ne bak... teyzene bak, pencereye doğru yürü... cümlenin yarısını söyleyip dön ve tamamla.
Entrez, arrêtez-vous, comptez jusqu'a trois. Regardez votre mère, le duc de Morny, votre tante, allez a la fenêtre, parlez, retournez-vous. C'est écrit.
- Dokuzdan üçe kadar Baba.
- De neuf à trois, papa.
O saf dışı kalınca, ben de üçe bölüşürüz diye düşündüm.
Je me suis dit qu'on la partagerait en trois.
- Yanki, üçe kadar sayacağım. Seni hâlâ evimde görürsem, köpekleri üstüne salarım.
Je compte jusqu'à 3 et si vous n'êtes pas sortis, je lâche les chiens.
Üçüncü raunddan sonra, Maxy'den bahsi üçe katlamasını istedim... suratını görmeliydiniz! # Üçe çeyrek var.
" I got a little story you ought to know
Babam üçe kadar saydı, onlar da paraları fırlattılar.
Papa a compté, et ils ont lancé les pièces.
New York'a gittim ve bir gece kulübünde işe başlayıp, gece ondan üçe şarkı söyledim.
Je suis allée à New York, où je chantais dans un night-club de 22 h à 3 h du matin.
Sen de oy kullanabilirsin ama kaybedersin, üçe bir.
Tu peux voter aussi.
Herşeyi üçe bölme konusunda mutabık kalmıştık.
On a dit qu'on partageait tout en trois.
Korumaların sayısını ikiye, belki de üçe katlamışlar.
Ils ont doublé voire triplé le nombre de gardes.
O kişinin, paranın üçe bölünmesiyle yetineceğine nasıl inanabiliyorsun?
Qu'est-ce qui vous fait croire que le coupable serait d'accord pour partager en trois?
Geciktirme faktörü sarı üçe.
Facteur retard jaune trois.
Burada 30 gramını 30 dolara alırsan Pakistan'da 1 10 dolara satabilirsin ve paranı üçe katlarsın.
Acheté 30 $ l'once à Londres, il se revend 1 10 $ au Pakistan.
Şunları alacağım. İkiyi ve biri üçe, biri dörde götür.
Bah, je les prends en tout cas 2 et 1 font 3, plus un 4
Parayı üçe böleceğiz.
Que nous nous partagerons tous les trois.
Cuccillo, üçe kadar say.
Cucillo, compte jusqu'à trois.
Yıllar sonra, gemilerim serveti üçe katlayarak geri döndü.
Deux ans plus tard, mes navires revinrent... le capital avait triplé.
- Hayal. Kapıyı kapat ve üçe... -... kadar say.
Ferme la porte, compte jusqu'à trois.
Belki üçe kadar, çekilmiştir.
T'Pol et le capitaine Archer étaient évidemment en conflit.
Uhura'nın belinde olan kuşak, üçe katlanmış, ve bağlanmıştı.
J'ai entendu qu'ils allaient fermer The Expérience, et je ne voulais pas rater ça.
Köpekler farklıdır, onlar üçe kadar nasıl sayılacağını bilir.
Alors qu'une chienne est différente. Elle ne sait compter que jusqu'à trois.
Köpekler gibi sadece üçe kadar saymayı biliyorsunuz,... kendi hakkınızda hiçbir şey bilmiyorsunuz doğum yapmanın ilahi olsa da ürkütücü olduğunu kabullenemiyorsunuz.
Comme la chienne qui ne sait compter que jusqu'à trois, vous n'acceptez pas ce que vous ne comprenez pas comme la nature divine mais terrifiante de l'accouchement.
Grand Prix meraklıları belki endişelenebilir Bu Lotus Formula üçe binmemden, fakat
Les amateurs de grand prix s'inquiéteront du temps qu'il me faut pour entrer dans cette Formule 3.
Ben ilkokul üçe kadar okuyabildim.
J'ai été à l'école que jusqu'à la sixième.
Ama sen buraya gelince, bunların sayısı üçe çıktı.
Vous surgissez, et trois éperons apparaissent.
Mesela üçe on kala.
Il est 3 heures moins 10.
Şimdi, ben üçe kadar saymadan dediğimi yapsan iyi olur.
Fais ce que je dis, je vais compter jusqu'à trois. Un.
Kazancımı üçe katladım.
J'ai tout misé 3 fois de suite.
Bilhassa 67 senesi için üretimimi üçe katlayacağım, bana güvenin.
Je compte tripler mon chiffre d'affaires en 1967, parole.
Servis ücretini de üçe bölerek indirim yapıyorum.
Je vous fais une remise pour votre amabilité.
Teşekkür ederim. - Kıyafet üçe kadar evde olur mu? - Kesinlikle.
Je n'y manquerai pas
Bizimle gelirsen, üçe böleriz.
On partage en trois.