Şanti translate French
296 parallel translation
- Böyle iyi. Mighty Maltlı krem şanti getirdim.
Sans crème fouettée.
Muzlar, Maraska Kirazları, hindistan cevizi, üstüne çilek, ve tepeleme krem şanti.
- Avec des bananes, des cerises, Le tout nappé de sirop de fraise - et de la crème chantilly.
Krem şanti?
Chantilly?
Gerçek bir çikolatalı dondurma isterdim, gerçek krem şanti...
J'aimerais avoir de la vraie glace au chocolat avec de la vraie chantilly...
Albert, bana şanti söyle.
Albert, pourquoi ne commandes-tu pas de Chianti? Tu sais à quel point j'aime le Chianti.
Yarın kayısılı tart ve krem şanti var.
- Demain, il y a de la tarte aux abricots et de la crême fouettée.
" Bana biraz krem şanti ayır.
" Garde-moi de la crème fouettée.
Ne var biliyor musun, krem şanti!
De la crème chantilly!
Lazanyası, tartı. Hatta krem şanti gibi basit şeyleri bile. Her şey bir yerden bir yere neden farklı oluyor bilmiyorum.
Ses lasagnes, ses tartes, même quelque chose d'aussi simple que la bouillie... même si on ne pensait pas qu'elle diffère d'un endroit à l'autre.
- Bana krem şanti getirir misiniz?
- Je peux avoir de la crème?
Burnuna krem şanti mi?
De la crème sur le nez?
- Krem şanti mi? - Seksiydi.
- La crème fouettée?
Ve göbeğinden krem şanti yalamaya kalkarsa ne hissedersin?
Est-ce que j'aimerais qu'il me lape de la chantilly... au creux du nombril?
Ben de waffle'ıma krem şanti koyuyorum.
Je mets aussi de la crème sur mes gaufres.
Krem şanti kafa oldum!
Je suis la tête à la chantilly!
Bütün krem şanti kafalar korksun!
Que tout le monde craigne la tête à la chantilly!
Krem şanti.
La crème fouettée.
Baba, oradaki kuraklık şanti markasından ziyade, acı ifade ediyor.
Papa, le mot est désert, et ces fermiers sont en train de souffrir.
Hadi ama, küçük çörekler ve üzerinde de krem şanti olacak.
Allez, il y aura des petits gâteaux avec de la crème dessus.
Krem şanti ve prezervatif.
Une boîte de capotes et de la crème fouettée?
Mesela Urbinolu Raphael de Santi...
Je vous présente Raphaël de Santi d'Urbino, qui se trouve...
- John Santi.
John Santi.
- Bay Santi, Time dergisinden.
M. Santi est journaliste au "Time Magazine".
Santi iyileşecek.
Santi va s'en sortir.
- Orası Santi'nin yatağı.
- Dans le lit de Santi.
Bombanın düştüğü gün bir çocuk kayboldu. Santi.
Lorsque la bombe tomba, ce jour-là un gamin disparut.
O zamandan beri kimse Jamie'nin üstüne gitmeye cesaret edemiyor.
Santi. Et depuis, personne n'a osé se frotter à Jaime.
Santi senin yatağında uyurdu, on iki numarada.
Santi dormait dans ton lit, le numéro 12.
Öğretmenler bombanın düştüğü gün Santi'nin korkup kaçtığını düşünüyorlar.
Les profs pensent que lorsque la bombe est tombée...
Belki çobanlar bulmuştur ve hayattadır diyorlar.
Santi a pris peur et s'est enfui... peut-être qu'un berger l'a trouvé, et qu'il est toujours en vie.
Santi...
Santi...
Eğer canlıysan bana Santi'nin yerini göster.
Si tu vis dis moi où est Santi.
Konuş benimle.
Santi... Parle moi.
Santi'ydi.
C'est Santi.
Santi.
Santi.
Santi hakkında söylediklerin doğruydu.
Ce que tu disais à propos de Santi est vrai.
Santi'yi gördüm!
J'ai vu Santi!
Santi öldü.
Santi est mort.
Doktorlar buna "ruh ve soma" derler. Yani ruhbilimsel ve bedensel olaylar birbirini etkiler.
Les mìdecins utilisent le mot "psychosomatique"... qui signifie que l'ìtat psychologique et la santï d'une personne sont liìs.
Dondurma, krem şanti ve onun davranışı.
la glace, la crème...
Santi profesyonel olarak başarılı olabilir mi?
Santi a l'étoffe d'un professionnel?
- Santi, bir kere Meksika'ya gitmiştim.
- Je suis allé au Mexique.
Bilmiyorum, Santi.
Je ne comprends pas.
Hadi, Santi.
Viens, Santi.
- Kalk Santi.
- Debout, Santi.
- Santi'ye merhaba de.
- Je te présente Santi.
Santi'yi o partiye götüren bendim.
Je voulais vous dire...
Gitmek istemiyordu.
C'est moi qui y ai traîné Santi.
Haklısın, Santi.
Tu as raison, Santi.
Santi.
Hé, Santi.
Bir başına. Santi gideli 2 yıl oldu, değil mi?
Elle est seule.Ça fait deux ans que Santi t'a quitté, non?