Şekerim translate French
1,573 parallel translation
Tutuklusun, şekerim!
Je t'arrête, mon cœur.
- Hem ben daha iyisini yapabilirim. - Tabii ki yapabilirsin, şekerim.
Et d'ailleurs, je vaux mieux que ça.
Şekerim biliyorum, biliyorum.
Ma puce, je sais.
Şekerim, şimdiye kadar ne yaptın?
Chérie, qu'as-tu fait?
Kan şekerim için buna ihtiyacım var.
- J'en ai besoin pour ma glycémie.
Fa diyez şekerim. Tonu biraz kaçırdın.
Il était faux.
- Şekerim, üstesinden geleceksin.
Ma chérie, tout ira bien. - Où vas-tu?
Şu şeyi inşa ettiğin zaman senin problemin oldu artık, şekerim.
- C'est devenu votre problème... - quand vous avez construit ça!
Tamam, şekerim.
Ecoute, ma puce.
- Şekerim, sakin ol.
- Tais-toi, blanc-bec.
Otur yerine, şekerim.
- Assis, la folle!
- Başım döndü, kan şekerim düştü.
J'avais des vertiges. C'est le manque de sucre.
- Burt, şekerim, sanırım şu araba seni geçmek istiyor.
- Burt, chéri, je crois que cette voiture essaie de passer.
- Şekerim, diğer taraftan geçsin.
- Mon ange, il peut passer.
Şekerim, o şey zaten sen giyince mahvolmuş. Hem de ne biçim.
cette chose était ruinée à la minute même où tu l'as mise sur toi!
Böyle dans etmek Harikadır şekerim
On danse comme il faut Chez nous, on hésite pas
Gel şekerim.
- Viens nager un peu!
Son zamanlarda, şekerim, çok garipleştin.
Une grande reine, tu parles d'une putain d'importance.
Bu daha iyi. Teşekkürler şekerim.
- "Papa, il m'imite."
Teşekkürler şekerim.
"Papa, il m'imite."
Haydi, şekerim. Duş zamanın geldi.
Allez, c'est l'heure de la douche.
Kutu sende değil, şekerim. İddia sırası sende değil.
C'est pas à toi de faine les gages.
Merak etme şekerim, fotoğrafını falan çekmiyoruz.
Allez, ne t'en fais pas, trésor. On ne va pas te prendre en photo.
Sana bir tiyo vereyim şekerim.
Je vais te donner un conseil.
Şekerim, niye kızdın?
Qu'est-ce que t'as, chérie?
Böyle olacağını hiç tahmin etmiyordun, değil mi şekerim?
Tu nas rien vu venir, hein, ma chérie?
Mutlaka uyumak zorunda kalacaktır, şekerim.
Il va bien devoir se reposer tôt ou tard.
Ne oldu şekerim?
- C'est toi, espèce de cinglé!
Seninle ilgili değil, şekerim.
Cela ne vous concerne pas, ma chère.
Hallederiz, değil mi, şekerim?
On va arranger ça, pas vrai, ma grande?
Senin için ne yapabilirim şekerim?
Qu'est-ce que tu veux, mon coeur?
Akçaağaç şekerim!
Mes bonbons!
Bu gece olmaz şekerim. Saat hala erken.
- Pas ce soir, il est encore tôt.
- Şövalyelik öldü şekerim.
- La galanterie c'est dépassé, mon ange.
Yatağı yapmama yardım etmek ister misin şekerim?
Tu m'aides à faire mon lit, chérie?
Sen de iyi bak şekerim. Bir dahaki sefere görüşürüz.
Portez-vous bien, à la prochaine.
Biliyorum, şekerim.
Je sais, ma puce.
Şekerim anlamadın mı?
Tu n'as pas compris, mon chou?
Boşver, şekerim.
Abandonne, mon chou.
Şekerim?
Mon amour?
Yapamam, şekerim var.
Je suis diabétique.
- Pardon, şekerim'
- Mon poussin!
- Merhaba şekerim.
- Papa! - Hé, ma puce.
Evet, Florida otobüsünden daha yeni indi karşınızda Ray "Bana Şekerim Deme" Robinson!
Il vient juste de débarquer de sa Floride. Le seul et unique Ray, mais pas "Sugar", Robinson!
Şarkı söylemekten bahsediyoruz, şekerim, domuzlara seslenmekten değil.
On te parle de chanter et non de hurler comme une chienne.
Hey, şekerim.
Prends, mon cœur.
- Hayır, şekerim, dur.
Non, reste assise.
- Şekerim.
- Je hais quand il m'appelle comme ça.
- hey şekerim.
Salut, chérie.
- Selam, şekerim.
- Salut, mon amour.
Hangisi şekerim?
Décide-toi, chéri.