Şeytani translate French
2,672 parallel translation
Sizi sürgün ediyoruz, tüm kirli ruhları tüm şeytani güçleri tüm cehennemden çıkma düşmanları.
Nous te chassons, tout esprit impur, toute puissance satanique, toute incursion de l'adversaire infernal.
Ona şeytani bir cadı olduğumu söyle... ve bir sözümle onu domuza dönüştürebileceğimi.
Dis-lui que je suis une mauvaise sorcière, et que ma magie va la transformer en cochon. - Arrête avec ces bêtises.
Bana şeytani hiçbir şey olmaz ve hiçbir felaket evimin yakınına gelmeyecek.
Aucun mal ne me touchera et aucune plaie ne s'approchera de ma maison.
Ve şuana kadar ki en şeytani görünümlü gürültülü, saldırgan ateş püskürten sağlam bir arabayla çıkageliyoruz.
Et on débarque, dans une diabolique, rutilante, terrible, muscle car à lance-flamme.
Deniz kızları. Deniz iblisleri, insan eti ve kanına susamış şeytani balıklar.
Vampires des mers, affamées de chair humaine.
Şeytani öğrenme Kesinlikle sürümceme oldu
Et si la règle n ° 1 s'oppose à la seconde la règle n ° 1 est prioritaire!
Şeytani bir tünel... Ama ilginç bir şekilde nefes almak çok rahat.
C'est un tunnel diabolique, mais... on y respire facilement.
Ama buna rağmen Akeley... rast geldiği bu şeytani sisteme alışmış gibiydi.
Akeley semblait réconcilé avec l'infernal organisation qu'il venait de découvrir.
Çok kurnaz çok şeytani olduğunu sanıyor.
Il se croit si intelligent... si mauvais.
Şeytani demek sadece bir bakış açısıdır.
Le mal est une question de point de vue.
O şeytani midilli de oradaydı toynağında dev bir çatalla üzerime saldırdı!
Avec ce poney qui serrait une fourchette géante qu'il voulait planter en moi!
Sürekli çıkarılan Hitler'i ve şeytani davranışlarını desteklediğimiz dedikoduları akıl almaz bir şey.
On dit que nous avons soutenu Hitler et son attitude diabolique. C'est grotesque.
En şeytani seslerin, çok sayıda adamın birbirleri üzerine ölüm yağdırmaya karar verdiklerinde çıktığını söylemeye cesaret edebilirim.
Je dirais que ces bruits diaboliques se produisent quand les hommes décident de forcer le destin en s'infligeant la mort les uns aux autres.
Gerçekten cinsel güdünün şeytani ve yıkıcı bir güç mü olduğunu düşünüyorsunuz?
Vous pensez vraiment que la pulsion sexuelle est une force démoniaque et destructrice?
Hem öfkeliydim hem de şeytani romun etkisi altındaydım.
J'étais sous l'influence de l'alcool.
Şeytani törenler, uyuşturucu falan.
Rituels sataniques, drogues.
Şeytani boyutlara varana kadar ülkede hukuksuzluğa hoşgörü gösterdik.
Nous avons toléré le mal chez nous dans d'abominables proportions.
Bir bölümde Gabriela, şeytani ikiz kardeşi Teresita'nın, kocasıyla yattığını öğrenmişti. Sonra anladı ki çoklu kişilik bozukluğu varmış. Bir dakika.
Mon pote, il y a eu cet épisode où Gabriella découvre que son mari couche avec sa jumelle maléfique Teresita, et apprend plus tard qu'elle a, en fait, un dédoublement de la personnalité.
- Naziler ve şeytani diktatörler için değil.
Curieuse façon de tuer.
Sende şeytani bir akıl var.
Tu es un génie démoniaque.
Ona sevimli, ama şeytani bir gülüş verdi. "
Et une petite frimousse diabolique. "
Onun şeytani kahkahasını bir daha duyamayacağımıza inanamıyorum.
Je n'entendrai jamais plus ses rires démoniaques.
Ayrıca onu şeytani amcasının şehirde olduğu konusunda uyarmam gerekiyordu.
Et je devais le prévenir que son diabolique oncle était en ville.
Şeytani güçlerini bu sefer iyilik için kullandığın için teşekkür ederim.
Merci d'avoir utilisé des mauvais super pouvoirs pour faire le bien cette fois. Ah, c'était égoïste en fait.
Şeytani yansıma, ikiz kişi.
Un jumeau démoniaque.
Şeytani rüzgarlar eserken her şey mümkün.
Tout est possible quand ces vents infernaux soufflent.
Weenie Todd, batı yakasının şeytani ürologu.
Weenie Todd, le démoniaque urologue de West Side.
Biraz şeytani birini bekliyordum.
Vous voyez, je m'attendais à... un démon.
Adler cidden şeytani kötü adam görevini icra ediyor.
Adler prend cette affaire de rivalité très au sérieux.
Ailen şeytani bir şirketler grubuna mı sattı?
Tes vieux ont vendu leur affaire à une multinationale?
En azından başka şeytani projelerin peşinden gitmek için isteğimle istifa ettiğime dair birlikte bir basın açıklaması yapsak?
Peut-on au moins publier un communiqué disant que je renonce de mon propre gré à monter d'autres projets diaboliques?
'Ortadakiler'in de söylediği gibi, şeytani birşey olacak.
Cet article et d'autres les définissent comme.. Des démoniaques.
Bu'Ortadakiler'onlar şeytani varlıklar.
Si quelque chose essaie t'attirer ton attention, ce n'est ni saint.. Entre-deux.. Des démoniaques.
Düşün. Küçük bir köyden kovulmuş şeytani Canavar Dövüşü'nü kazanıyor.
Une marginale diabolique originaire d'un petit village qui gagne le pugilat des monstres.
Ve rakibi, ahşap mahzenden dövüşmeye gelen 60 kg ağırlığında Buzzard Körfezi, Massachusetts'ten New England'in felaketi, şeytani kutsanmamış, iğrenç büyücü Kaltak Cadı.
Et son adversaire, depuis la crypte de bois, pesant 61 kilos. Vernant de la baie de Buzzard dans le Massachusetts, la bête noire de la Nouvelle Angleterre, l'infernale, l'impie, la vilaine sorcière salope!
Yerel halk bölgenin şeytani olduğunu söyleyip daha ileri gitmemem için yalvardı.
Les paysans locaux m'ont imploré de ne pas aller plus loin, disant que cette terre est impie.
Alevler şeytani bir şekilde yayılıyordu...
Les flammes se propageaient comme le diable lui-même.
Çünkü şeytani ruhlar diye bir şey yok, tamam mı?
Et nous rejoindre dans la modernité, car tout ça n'existe pas.
Sana söylüyorum Profesör insanlığın % 90'ının ölüp mezarı boyladığını düşünürsek tavrım, biraz duygusuz gibi gelebilir. Ancak bu şeytani yaratıkların gelişi başıma gelen en güzel olaydı.
Je vais te dire, prof, et je vais paraître insensible, vu que 90 % de l'humanité est déjà sous terre, l'arrivée de ces créatures est la meilleure chose qui me soit jamais arrivée.
Ancak bu şeytani yaratıkların gelişi başıma gelen en güzel olaydı.
Mais l'arrivée de ces créatures diaboliques est la meilleure des putains de choses qui me soit arrivé.
- Aklımıza gelen "şeytani" bir fikir sonucu- - - "Yeni" bir fikir.
Et la nécessité est la mère du mal... L'invention. Peu importe.
Kalbimi okudunuz, belki de belki de şeytani bir sezgiyle ama beni tanrıya ulaştırdınız.
Vous avez lu mon cœur, avec la perspicacité du diable, et m'avez livrée à Dieu.
Sorgu yok.. burda şeytani bişey var
Sans aucun doute, une force maléfique se terrait là.
İnsanlar burda olanların şeytani olduğunu söylüyor
Vous savez, on dit qu'il se passe ici des choses diaboliques.
O genç kızlar şeytani fahişeler mi?
- Qui? - Ces jeunes filles.
Ve bu şeytani durum -
Ces salopes sataniques sur l'autre rive du lac.
Amacı sizi ve şeytanî emellerinizi yok etmek.
Son but est de vous détruire, avec votre méchanceté.
Sevişebilmemiz için şeytanî ve tehlikeli bir cadının peşinden mi gitmemiz gerek yani?
Donc, si on veut faire l'amour, il faut aller à la poursuite d'une sorcière méchante et, je présume, dangereuse?
Dedigim gibi, seytani.
Le mal à l'état pur.
Sen zevklerin şeytani diktatörüsün, Blair. Annen de aynı şeyi yapıyor diye neden bunu inkar ediyorsun?
Pourquoi le nier, simplement parce que c'est ce que fait ta mère?
Çok şeytanî bir fikir.
Une idée démoniaque.