English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ 5 ] / 50

50 translate Portuguese

20,128 parallel translation
Orijinal kilisenin tüneli 1950'lerden beri kapalı.
O túnel da igreja original? Fechado desde os anos 50.
Elli silah taşıyor, belki de fazlası.
Com 50 canhões, talvez mais.
Bir şehir. Olmaya hakkı olmayan bir yerde canlı ve yaşayan bir şehir. Tüm sebepleri hiçe sayarak boşaltılmayı reddeden ama gelişen...
Uma cidade... viva num sítio onde não tem permissão para estar, em provocação a todas as leis e a recusar ser expulsa, e que só ia crescer e... um sítio onde, daqui a 50 anos e quando eu tiver desaparecido há muito tempo
Elbette, % 50 indirim alacaksınız.
Tem 50 % de desconto, claro.
20 yıI yaşayan sifilisli hastalar biliyorum. ama neredeyse 50 hiç görmedim.
Conheci pacientes que sobreviveram 20 anos com sífilis, mas nunca quase 50.
ÖIüm benim sürekli arkadaşımdı, neredeyse 50 yıIdır.
A morte tem sido a minha companheira durante quase 50 anos.
50 papel?
50 pratas?
İyi birkaç ay ya da yılı tercih ederim ya da... 50 yıl.
Prefiro ter alguns meses bons, ou um ano do que 50 anos.
Şu an karşımda keleş ve 50'likle bekleyen, bizi asfalttan kazımanıza neden olabilecek radikal isyancılar var diyorum, tamam.
Vejo múltiplos insurgentes radicais com AK e uma calibre 50 preparada para rebentar o meu Rover até ao Zimbabué. Câmbio.
Adamların bizden olma şansı yarı yarıya. Tanto!
50 % de probabilidades daqueles tipos nos traírem e nos matarem já!
Silahlı pikapların da olduğu 40-50 araç yaklaşıyor.
Vejo 40, 50 veículos, incluindo armamento pesado.
Yukarı çıktığımda gözlüklü adam bir hikaye anlatmam için 50.000 dolar teklif etti.
Quando subi, o tipo dos óculos ofereceu-me 50 mil dólares para contar uma história.
50 yaşına kadar bunu yapmanı beklemiyordum ama...
Não imaginava que ainda estarias a fazer isso aos 50.
Hazırladığımız seçme şarkıların iTunes'da ilk 50'ye girmesi mi Jamie Oliver'ın Stig Arnold'la şişman çocuklar hakkında konuşacak olması mı?
Terá sido o nosso podcast integral ter atingido o top 50 do iTunes? Ou o Jamie Oliver ter ido ontem falar com o Stig Arnold sobre miúdos gordos? - Ele vem hoje?
Zamansal enerji % 50.
Energia temporal a 50 %.
50 %. - Miko, uyan.
Miko!
- 50 bin.
50 mil.
48 saat süren isyanda, köle sahipliği yapan 60'ın üzerinde aile üyesinin katledilmesi..
A REBELIÃO DE QUASE 48 HORAS RESULTOU NA MORTE DE QUASE 50 MEMBROS DE FAMÍLIAS ESCRAVOCRATAS,
GİZLİ KAMERA KONUŞMALARI 50 METRE UZAKLIKTAN KAYDET
CÂMARA OCULTA GRAVA CONVERSAS A 50m
Onlar için çalışırken elli kadar kaçak yakalamıştın, değil mi?
Ouvi dizer que prendeu 50 fugitivos na sua missão?
- Hemen 50.000 doları ver.
50 mil dólares.
"Union Pacific'in Başkanı toprak dolandırıcılığındaki rolü yüzünden... -... 50.000 dolar ödedi."
"Presidente da Union Pacific paga 50.000 dólares em esquema de terra fraudulento."
Hell on Wheels'de daha önce... 50.000 dolar hemen.
Anteriormente em Hell on Wheels... 50 mil dílares, agora.
Çantanın içinde 50.000 dolar var. Alıp gideceksin.
Há 50.000 dólares aí, peguem no dinheiro e vão.
250.000 dolar. 50 bin değil.
250.000 dólares. Não 50.000 dólares.
O 50.000 dolar var ya seni kurtarmak için otelini sattı.
Esses 50.000 dólares... Ela vendeu o hotel dela para o salvar.
- Elli köpeğimiz olsa da umrumda değil.
- Não me importava de ter 50.
15. yüzyılda, bu ev gibi görünen - bir sürü ev tasarladı.
Desenhou muito nos anos 50, e esta casa parece ser desse período.
O benim işimin yüzde ellisi gibi.
Ela é tipo, 50 % do meu negócio.
Bence 2 dakika 50 saniyeye düşmeliyiz.
A fritura devia durar dois minutos e 50 segundos.
Bir tane harika restoran 50 tane orta düzeyden iyidir.
Mais vale ter um bom restaurante do que 50 medíocres.
Dediğim gibi, böbrek fonksiyonun şu anda yüzde 50.
Como disse, a sua função renal encontra-se neste momento nos 50 %.
Nasıl olur da 52 yaşında bir ayağı çukurda, milkshake makinesi satan biri, 5 ülke 50 eyalette 1600 restoranı olan, yılda 700 milyon dolar kazanan bir fastfood imparatorluğu kurdu?
Como diabo é que um fraco vendedor de máquinas de batidos com 52 anos construiu um império de fast food com 1600 restaurantes em 50 estados e cinco países estrangeiros e uma receita anual de cerca de 700 milhões de dólares?
50. yaş günüme bile geldin.
Vieste à minha festa de 50 anos.
- Beş.
- 5. - 50.
Böyle durumlarda çağrı cihazım günde 50 defa ötüyor.
Desde esta coisa, sabes, o meu pager fica maluco 50 vezes por dia.
86 Güney kara yolunda 50 kilometre sonra.
Fica a cerca de 48 km para baixo a sul da 86.
Hayır, tanesi 2.50 dolar.
Não, são 2,5 dólares cada.
- 2.50 için bacaklarımı açmam.
- Não saio por 2,5 dólares.
50 dakika kadar daha çekim var.
Demora mais uns 50 minutos.
Ama bir banknot, 50 Çin banknotu değerinde.
Mas uma nota equivale a 50 notas chinesas.
Önce, DSF onaylı turnuvalarındaki oyunlarının yüzde ellisini kazanmalısın.
Primeiro, tens que ganhar 50 % dos teus jogos num torneio aprovado pela FIDE.
Satranç Olimpiyatlarında % 50 skor alırsam bir "satranç ustası" olabilirim.
Se eu vencer 50 % na Olimpíada de xadrez, posso qualificar-me a mestre.
Geçen seferkiyle aynı.
Igual à ultima vez. 50 / 50.
- 150'nin üçte biri 50'dir.
- Um terço de 150 é 50.
John, Arthur, yarın öğlene dek bana 50 tane dinamit, 275 m kablo ve altı tane fünye lazım.
John, Arthur. Preciso de 50 barras de dinamite BSA, 275 metros de cabo e 6 detonadores até ao meio-dia de amanhã.
50 kişiden 7 tanesi kalmış.
Sobraram sete... dos cinquenta.
Aynı zamanda 50 gizli servis ajanı var.
Junto com 50 agentes secretos.
Öyle bir yer ki 50 yıl sonra ben öldüğüm zaman dünyayı bir şeyi bilmeye zorlayacak. Jack Rackham buradaydı diye.
iria forçar o mundo a reconhecer que o Jack Rackham esteve aqui.
- Elli.
- 50.
Tamam, 50 dolar.
Está bem. $ 50,00.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]