Adamlarım translate Portuguese
11,261 parallel translation
Ben veya benim adamlarım dışında, kimi isterse siker.
Ele pode foder quem ele quiser, desde que não seja eu ou a minha gente.
Adamlarım bombayı onun altında patlatacak.
Os meus rapazes detonarão a bomba debaixo dele.
Adamlarıma ödeme yapmalıyım.
O meu pessoal precisa de receber.
Adamlarımı hayal kırıklığına uğrattım.
Temo desanimar os homens.
Adamlarımı alıp sudan uzaklaştırın!
Tire os meus homens da água.
Adamlarımı en son o gece gördüm.
Foi a última vez que vi os meus homens naquela noite.
Bak, adamlarımızı güvende tutmak için bu gözlükleri icat ettin.
Inventaste estes óculos para a segurança dos nossos homens.
Adamlarımız yakalanmadan önce ne gördüklerini telsizden bildirdiler, biz buna hiperhayalet anomalileri adını veriyoruz.
Antes dos homens serem capturados, disseram ter visto o que chamamos de anomalias hiperespetrais.
Adamlarım için canımı vermeye hazırım.
Estou disposto a dar a vida pelos meus companheiros.
Adamlarımız konuştuğumuz gibi izini bulmaya çalışıyor.
Estamos a detectá-lo neste momento.
Hayır, burası bizim yönetim ofisimiz. Adamlarımız burada değil- -
Estes são os gabinetes administrativos.
Ben ve adamlarım Wright-Patterson Hava Üssü'nden geliyoruz.
Os meus homens e eu somos da base militar Wright-Patterson.
Kumar oynayan senatör ve vergi memurlarının peşinden giden adamlarım var.
Tenho tipos em cima dos senadores e inspectores das Finanças que jogam.
Adamlarım şu anda oradalar.
É onde os meus homens estão.
- Onlar benim adamlarım.
São os meus homens.
Benim seçkin adamlarım, avcılarım olacaksınız.
Vão tornar-se a minha elite, os meus Caçadores.
Adamlarım. Altınım.Nasıl oldu?
A minha cidade, o meu ouro...
Hâlâ orada adamlarımız var, efendim.
Ainda temos homens lá dentro.
Adamlarım muhallebi çocuğu Bedford Forrest'ın alayından bile daha çok Yankee öldürmüştü.
Os meus homens mataram mais criminosos ianques do que o regimento inteiro de Bedford Forrest.
Adamlarım her şeye hazırdır.
Os meus homens estão prontos para tudo.
Şimdi, anlıyorum ki 100.000 dolar, aşırı iyimser bir sayı olabilir, ama yaşadıkları onca şeyden sonra, adamlarım birilerinin alt sınırında kalmayı hak etmiyor.
Compreendo que 100.000 tenha sido um número demasiado optimista, mas depois de tudo o que passámos, os meus homens não merecem ficar no fundo da lista de alguém.
Bu arada adamlarımız, frengiye ve ishale karşı koymaya çalışıyor.
Aprendemos algo novo todos os dias. Enquanto isso, os nossos homens debatem-se com a sífilis e a diarreia.
Ya gel ve dondurmanı al... ya da iki dakika içinde adamlarım o odayı basacak... ve aletlerinizi koparacak.
Vêm cá fora buscar estes cones, ou daqui a dois minutos mando entrar os meus homens e vamos separar-vos dos vossos pénis.
Adamlarımı öldürmeye çalıştın!
Tentaste matar os meus Rangers!
Adli tıptaki adamlarım böyle bir şey görmemiş.
O meu pessoal do laboratório nunca tinha visto uma.
Ayrıca gruptaki adamlarımızın kaybolması hiç işimize yaramıyor.
E homens da nossa equipa a desaparecer, não ajuda nada.
Beni ve adamlarımı kandırıp beni salak gibi göstermek.
Pregar-nos uma partida? Fazer-me parecer um idiota?
Beni ve adamlarımı korumanız gerekiyordu.
Era suposto estarem a proteger-me a mim e à minha gente.
Bana veya adamlarıma bir şey olursa internete düşeceğini biliyorsunuz. Dur bakalım.
Se alguma coisa me acontecer a mim ou aos rapazes, já sabem que porei isto online.
Benim operasyonumu yürüten adamlarım var.
O meu problema é que tenho pessoas a cronometrarem a minha operação.
Francis'in yerini söyletene dek adamlarını öldüreceğim... sonra yüzümü iyileştirecek, sonra kafasına sıkacağım... sonra da kafasını düzeceğim.
Vou aviar a equipa dele até que alguém o entregue, obrigo-o a tratar-me, enfio-lhe uma bala na cabeça e fodo o buraco do tiro.
Siyah kamyonetteki adamlar mı? Hayır, Ultralinkler.
Não, as Ultraligações.
Sanırım mağara adamlarının yaşadığı günlerde atalarımız geceleri ateşin etrafında toplanırdı.
Lembro-me da época das cavernas, os nossos ancestrais reuniam-se perto da fogueira à noite
Jason'a şu Schlumberger'ın tembel adamları işlerini yapmışlar mı diye sor.
Pergunte a Jason a sobre a aderência do cimento, Schlumberger inspecionou.
Yani Schlumberger adamları da aynısını mı söylediler?
Eu acho que Schlumberger disse o mesmo.
O uyardım dediğin herif, altın madeninin önemli adamlarından.
O gajo que avisaste é muito influente na mina de ouro.
Bazı adamlar mı?
Uns tipos?
Jack, oradaki adamların hayatta mı ölü mü bilmiyorsun.
Jack, não sabe se os seus homens lá em cima estão vivos ou mortos.
Halka arz edildiğimizden beri ödeme yaptığımız adamların listesini bul Ryan.
Ryan, quero a lista dos analistas que contratámos desde que ficámos cotados.
Tüm hayatım boyunca, baban gibi adamlar bana yukarıdan baktı ve görmezden geldi.
Toda a vida fui olhada de cima, com arrogância, por pessoas como o teu pai.
O ve yarım tren dolusu adamları buraya geliyor.
Ele e o pessoal dele vão ocupar metade do comboio.
Siz iyi adamlar mısınız, kötü adamlar mı?
Pergunta rápida. Vocês são os bons ou os maus?
Bu adamlar bize yardım için buradalar!
Estes homens vieram ajudar-nos!
Bu adamları topladım ve onlara uygun ödeme yaptım.
Eu reuni estes homens e ofereci-lhes um preço justo.
Dediğim gibi, bu adamlar bize yardım etmek için buradalar.
Como disse, estes homens estão aqui para ajudar-nos.
Beyaz adamlar mı yaptı?
Eram homens brancos?
Bunlar 2.Takım'ın adamları, yada basında bilindiği adıyla "Bravo".
Estes são os homens do 2º Pelotão, também conhecido por "Bravo."
Adamları çağırmalıyım.
Tenho de falar com os homens.
En sevdiği şeyler kaçak viski yapmak ve kötü adamları mıhlamak.
Gosta de fazer pinga caseira e de matar vilões.
Şimdi, ben yetişkin bir adamım. Ve bazen yetişkin adamlar genç insanların anlamadığı bazı şeyler yapabilirler.
Eu sou um homem crescido e às vezes fazemos coisas que os jovens não compreendem.
Adamların burada olacaklarını mı söyledi?
As suas fontes disseram que estariam aqui?