Alas translate Portuguese
1,181 parallel translation
Saçmalığın dik alasıydı. Koca suçlama düzmeceydi.
Era tudo treta, tinha sido tudo combinado.
Çekilin, çekilin.
Abram alas.
Yol açın.
Abram alas.
Şu deliklere parmaklarına koyacaksın, ağzını da şuraya ve üfleyeceksin. Ve en alasından müzik çalacaksın.
Tampa os furos com os dedos, sopra com a boca... e dela sairá a música.
- Yüzbaşına yol açın.
- Abram alas para o Capitão.
Yol verin.
Abram alas.
- Yol açın.
- Abram alas.
- Yol açın hemen.
- Abram alas agora.
Girişe bir giriş yapın!
Abram alas, para que entre
Ben bu işin alasını görmüştüm... bu adamlarsa onun çok uzağındaydı.
Eu já tinha visto um bando a sério e estes tipos estavam longe de serem um bando.
Krala yol ver.
Abram alas para o Rei.
Dostun en alası.
Dos melhores.
- Açılın!
- Abram alas!
Yolu açın.
Abram alas!
Yolu açın!
Abram alas!
Beni bulup da çocuğunu alasıya kadar vazgeçmez.
Ele só vai parar quando me encontrar e recuperar o filho.
Yol verin bayım.
Abram alas.
Haydi devam şarkıya, "Yol aç yarına!"
Continuemos a cantar "Abram alas para amanhã!"
Haydi devam şarkıya, "Yol açın yarına!"
Continuemos a cantar "Abram alas para amanhã!"
- Dur.
- Abram alas!
Birisi üst tabakanın yolunu kesmek zorunda kaldı, değil mi?
Tivemos de abrir alas por entre a nata, não foi?
- Kenara çekilin!
- Saiam! Abram alas!
- Alası.
- Dos grandes.
Kurucu'ya yol açın.
Abram alas para a Fundadora.
Acil bir vaka.
- Abram alas.
Müsaade edin.
Abram alas.
Pardon. Müsaade edin.
Abram alas.
Bunlar terilyum ve karbon alaşımı ve uçabilirim.
Elas são feitas de uma liga carbónica e eu posso voar.
Uridyum alaşımına benziyor.
Parece ser de uma liga de uridium.
Yüzey katmanı netronyum metal alaşımında oluşmuş.
A superfície é composta por uma tipo de liga de neutronium.
Bu ikametgah, daha önce hiç karşılaşmadığımız, bir tür polimer alaşımdan yapılmış, Komutan.
Está feito com uma liga de polímeros de matriz desconhecida, comandante.
Metal, alüminyum alaşımı
O metal é uma liga de alumínio.
Alaşıldı.
OK.
Toprak alaşımı bataklık bir alandan gelmiş görünüyor.
A composição da terra indica um pântano.
Ben doktorum
Abram alas.
Kaptan, enkazın büyük bir bölümü duritanyum çoklu alaşımından oluşuyor.
Capitã, os escombros são compostos primariamente de várias ligas de duritanium.
Peki ya, duranyum alaşımı?
Que tal uma liga de duranium?
Mekiğin kaplaması, tritanyum alaşımından yapılma.
O casco da nave é feito de liga de tritanium.
Konuştuğumuz hızda, o alaşım ayrışabilir... Ve hız farklılıkları yaratır.
Nas velocidades que estamos a falar, esta liga poderia despolarizar e criar uma velocidade diferencial.
Anlamadığım şey, Scully, bu benzin sadece 50 yıllık değil ayrıca alaşımı da radyasyonla karışmış.
- Não percebo. - Este óleo tem 50 anos. A sua composição foi alterada por exposição a radiação.
Alaşımları yiyorlar, evet.
Conseguiste saber pormenores? A Osíris não disse nada.
Bu türlerin potansiyeli, kent kontrolünün ötesinde : yeni alaşımlar, yeni aşılar gibi.
O potencial desta espécie ultrapassa a pacificação urbana, novas ligas, novas vacinas...
Çekilin kenara.
Abram alas!
Bırakın geçelim.
Abram alas!
Bu arada sana bahsettiğim yeni duridyum alaşımı dartlardan iki takım sipariş ettim.
A propósito, mandei vir daqueles dardos novos de liga de durídio de que lhe falei.
Bu duranium alaşımı gibi görünüyor. Yeterince hafif olmalı.
Parece liga de durânio, que deve ser leve o suficiente.
O bir alaşım değil mi?
Isto não é uma liga?
Bu ince boruların alaşımları delme ve enerji kalkanlarını geçme özelliği var...
Os tubos são capazes de penetrarem em qualquer coisa ou campo de força
Delinmez bir alaşımdan yapılmışlardır... -... ve güvenlik kodları ile korunurlar.
Sao feitas de uma liga impenetravel e protegidas por codigos de segurança.
Düştüğünde zarar görmediğini söylemiştin titanyum alaşımının çok güçlü olduğunu.
Disse que a queda não tinha danificado esta coisa... ... e que esta liga de titânio era impossível de afectar.
Titanyum alaşımlı çok dayanıklı gövdeleri var. Şimdiye kadar yapılmış en gelişmiş uzay aracı.
A sua impenetrável cobertura em liga de Titânio fazem delas, as naves espaciais mais duras e sofisticadas jamais construídas.