Alman translate Portuguese
13,260 parallel translation
Azmorigan eğer emeklerimizin meyvelerini alman gerekiyorsa al.
Azmorigan... fica com o fruto do nosso trabalho, se necessário.
Onu alman gerekecek.
Vais ter de tirar-mo.
- Telefonumu alman iyi olmadı.
Não devias ter mexido no meu telefone.
Durumumu umursamadan beni alman harika.
É incrível como me possuís sem ligar ao meu estatuto.
Aklı bir hayatı almanın açlığıyla uçuyordu.
A mente dele estava consumida pelo desejo de tirar uma vida.
Sizden cevap almanın başka yolları da var.
Temos outras maneiras de lhe arrancar as respostas.
Senin almanı isteyeceğini düşündüğüm bir şey var.
Tenho uma coisa dela que acho que ela gostaria que tivesses.
Nefes almanın tek sebebi cesedinin işime yaramayacak olması.
A única razão pela qual está a respirar é porque não vale nada para mim morto.
Unutma, ufak yudumlar alman lazım.
Lembra-te, precisas de beber goles pequenos.
Elindeki mahkeme kararı, Megan'ın tıbbi kararlarını senin almanı sağlıyordu çünkü bir eşi ya da çocuğu yoktu.
A tua ordem judicial deu-te controle nas decisões médicas da Megan porque ela não tinha cônjuge ou filhos.
Bunu almanı istiyorum.
Quero que fiques com isto.
Bana göre, bu sıralar göreve uygun değilsin ve tavsiyem fazladan izin alman olacak.
Na minha opinião, não está Apta para o trabalho, e recomendo que continue de baixa.
Çok çaresiz durumdasınız. Birinden yardım almanız gerekiyor Jilly.
Está a precisar desesperadamente de ajuda, Jilly.
Benim fikrim, göreve uygun değilsin. Sana tavsiyem ek izin alman.
Acho que não estás pronta para regressar ao trabalho e aconselho-te a continuar de baixa.
Sana güzel şeyler alman için para vermesi çok hoş.
É tão fixe ele dar-te dinheiro para roupas.
Kaplanları kayda almanın en iyi yolu aslında bir filin üstünde olmak çünkü kaplanlar filleri önemsemez. Onlara alışmışlar.
A melhor maneira para filmar tigres é montado num elefante, porque os tigres não ligam aos elefantes.
Ve insanın hayatını değiştirecek böyle bir kararı bana bile sormadan almanın tamamen uygun olduğunu düşündün?
E achaste que não havia problema em tomar uma decisão dessas sem sequer me perguntares?
Velayetini almanızın onun için en iyisi olduğunu düşünüyorsunuz. Kusura bakmayın ama yanılıyorsunuz.
Sei que pensa que este caso de custódia é a melhor coisa para ele, mas, com o devido respeito, está enganado.
İsmi senin almanı istiyorum.
- Quero que fiques com ele.
Ya teknolojiyi almanın bir yolu olsaydı, o zaman...
E se houvesse um modo de levar a tecnologia, e então...
Bu çekimde, helikopterdeyken sabit görüntüler almanıza olanak tanıyan "Cineflex" imiz var.
Temos uma Cineflex, que possibilita tomadas estáveis enquanto se voa de helicóptero.
Su üstünden görüntü almanın hayal ettiklerinden daha zor olacağına kanaat getirdiler.
As tomadas fora de água estão a mostrar-se mais difíceis do que se imaginou.
Nihayet dünyanın en küçük deniz memelisini kayda almanın sırrını öğrendi.
E quanto ao Mark? Ele finalmente aprendeu o segredo para filmar o mais pequeno mamífero marinho do mundo.
Koruma altına almanın geleceğinin gerçekten bu olduğunu düşünüyorum çünkü artık Afrika'da geniş açık alanlar bulamayacağız.
Penso que esse vai ser o futuro da preservação já porque não vamos encontrar grandes áreas abertas em África.
Kilo almanın nedeni belli oldu.
Isso explica o sobrepeso.
Memlekette içtiğiniz o sidik suyuna benzemeyen iyi Alman birası yüzünden.
É a boa cerveja alemã... e não essa água insossa que vocês bebem no vosso país.
Alman birası ile soda alabilir miyim?
Pode dar-me uma cerveja e uma água mineral?
Bak bir, hiç param yok ama bunu almanı istiyorum, olur mu?
Olhe, estou sem dinheiro. Mas quero que fique com isto. É de ouro.
Sıvı alman gerek.
Temos de nos manter hidratados.
34 no'lu odada bir alman kurdunu uyutuyor. Lexi.
Ele vai abater o pastor alemão que está na 34.
Alman.
É alemão.
Hey, Alman mısın?
És alemão?
Kevin, senden tüm valizleri almanı istiyorum.
Kevin, preciso que apanhes essas malas todas.
Tek gereken, birinden DNA örneği alman sonra da öbür seçeneği elersin.
Só precisas de uma amostra de DNA de um para excluir outro.
İyileşme oldukça çabuk olmalı. Ama birkaç hafta işten izin alman gerekecek.
A recuperação deverá ser rápida, mas terá de tirar umas semanas do trabalho.
Aç kalmanı veya kilo almanı istemiyorum.
Não quero que tenhas de passar fome ou ganhar peso.
Vidaları çıkarabilmem için yatıştırıcı alman lazım.
Temos de te dar um sedativo para retirarmos os parafusos.
Amirimle konuşup istediğiniz kadar para almanızı sağlayacağım.
Vou falar com o meu supervisor... e certificar-me de que tem todo o dinheiro que precisa.
Alman avansının sıktığı birliklerin boşaltılması.
Evacuação de tropas encurraladas pelo avanço alemão.
Johnnie, Alman savaş makinesinin çelik itmesinden kurtuldu.
A fuga de Johnnie da força de aço da máquina de guerra alemã.
Somonlar tek yaratık değildir Uçuş Teğmeni Lundbeck'in yolundan kim uzak durmalıdır. Şu ana kadar 24 Alman uçağı vuruldu,
Não é apenas o salmão que deve manter distância do Tenente Aviador Lundbeck, até agora, ele já abateu 23 aviões alemães, pelo que a Grã-Bretanha lhe é grata.
Bana şu Alman bakışını atma.
Não te ponhas com essa cara de alemão.
Alman kahvesi ister misin?
Quer um café alemão?
Bunu alman lazım.
Fica com isto.
Bazen puan alman gerekebilir.
Às vezes... Precisas de ganhar pontos.
Bazen yumruğu önden alman gerekir.
Às vezes, alguém tem de levar o primeiro murro.
Kamerayı geri yollayınca etkili tedbirler almanın zamanı geldiğini düşündüm.
Depois de devolveres a câmara, tinha de tomar medidas drásticas.
Gelip beni alman lazım.
- Preciso que me venhas buscar.
Alman hava saldırısında bir bomba düştü üstlerine.
Foi atacado pelos alemães. Uma bomba caiu no telhado.
İznini mi alman gerekiyor?
Tem que lhe pedir permissão?
Dima bunu almanı istemiş.
O Dima queria que ficasse com isso.