English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Anım

Anım translate Portuguese

16,824 parallel translation
Sesin de anımsadığım ilk şey.
A tua voz é a primeira coisa de que me lembro.
Evet yalnızlık ve düşüncesizlik anımda hamile kaldım. Ki bunun bedelini ödüyorum.
E sim, engravidei num momento irrefletido e de solidão, pelo qual estou a pagar.
Bir an önce makineye ulaşmamız lazım.
Ainda temos de regressar à máquina.
An meselesi. Senin yardımınla da hazır olacağım.
É só uma questão de tempo, e com a tua ajuda, vou estar pronto.
Şu an neler yaşadığımı sana anlatmak dahi istemiyorum, seni salak. Biliyorum.
Nem quero dizer-te pelo que estou a passar neste momento, idiota.
Erzakımızın bitmesi veya o kan emicilerden birinin içeri girmesi an meselesi.
É só uma questão de tempo até ficarmos sem mantimentos ou até alguns Sugadores entrarem aqui.
Bunu yapacak mıyız, yapmayacak mıyız? Bana göre anıt mezara benziyor ama ben herkese uyarım.
- A mim parece-me um mausoléu, mas farei o que todos decidirem.
Sanırım şu an hepimize biraz değişiklik lazım, değil mi?
Acho que precisamos todos de uma mudança.
Bir an yaşadık mı?
Tivemos um momento?
Şu an boktan bir durumdayım ve yardım edebilecek tek kişi sensin.
Estou numa alhada. - Só tu podes ajudar.
Acı çekiyorsun. Gördüğüm an anladım.
Estás em sofrimento, senti logo.
Evet, burada çok güzel anılarım oldu.
Sim. Muitas memórias boas aqui. E aí.
Şu an yaşadığımız kötü durumdan ötürü kibarlığı elden bıraktıysam kusuruma bakma.
Desculpa se negligenciei certas delicadezas ante a situação.
İnansaydım şu an onunla olurdum.
Se eu acreditasse, estaria com ele agora.
Anlaşmanın temel minimum gerekliliklerini yerine getiren kodu yazdığımız an kutu işinden çıkıp platform işine gireceğiz.
Assim que escrevermos código que satisfaça os requisitos mínimos, saímos da caixa e voltamos à plataforma.
Selamlar arkadaşım, şu an müsait değilim.
Agora não estou disponível.
Seni zorlamak istemiyorum ama şu an karar vermen lazım. Hemen şu an, bu telefon görüşmesinde.
Disseste que ligavas, não quero pressionar mas tens de te decidir agora, nesta chamada.
Yani tam da şu an gidip tüm şu sikik satışçıları kovalım.
Agora mesmo...
Ama şu an bununla ilgili bir şey yapmam lazım.
Mas preciso que lide com isto agora.
Onu gözetler, ne yapacağımıza sonra karar veririz. Şu an Victor'la ilgilenmemiz gerek.
Vamos vigiá-la e depois vemos o que fazer.
- Bir an önce dikiş atmalıyım.
- Daremos um jeito, Victor.
Kulübede o aptal kitabı açtığım anı.
O momento em que peguei naquele livro estúpido na cabana.
Bir an çekip gidecek sandım.
Achei que ia sair a correr.
Odaya adımını attığı an verilerin içine etti.
O estudo foi corrompido quando ele ali entrou.
Beyler, şu an zor durumda olduğumuzu ve diğer fonumuzu almamız için 250,000 günlük aktif kullanıcıya ihtiyacımız olduğunu biliyorum. Ama bu işte. Bence yapabiliriz.
Sei que a nossa posição não é fácil e que precisávamos de 250 mil utilizadores ativos mas acho que conseguimos.
Ne yaptığımı sordu. Şu an konuşamam, beni Wood Opal'deyken ara dedim.
Digo-lhe para ligar para o Wood Opal.
- Sanırım o an geldi.
- É agora!
Hayatlarımız, anılarımız, ölümlerimiz onlar için oyundan ibaret.
As nossas vidas, as nossas memórias, as nossas mortes são jogos para eles.
Aman be ya, bu hayatımın en büyük anı.
- Que se lixe, este vai ser o melhor momento da minha vida.
Yani şu an Omni Otel'de bir oda tutsam orada mı olacak?
Queres dizer que se eu verificar no hotel Omni agora mesmo, - ele está lá?
Özgürlük anıtından mı?
O Trilho da Liberdade?
Şu an Boston'dayım.
Estou em Boston agora mesmo.
Bu anı kaydediyor olmalıyım.
Devia estar a gravar isto.
Şu an sözde acımasız ölüm makinesinin arkadaşlarımın peşine düşmesine izin veremem.
A última coisa que preciso é de uma "máquina mortal implacável" a perseguir algum dos meus amigos.
Sanırım bilmem gereken senin için yalnızca başka bir anı daha olacağımdı.
Devia ter sabido que era isso que me iria tornar para ti... Apenas mais uma memória.
Şu anı mı yaşıyoruz?
Isto é agora?
Yaptığım her şey buradaki şu an içindi.
Tudo o que fiz foi por este momento, aqui.
Tamam, şu an beni sıkıntıdan patlatıyorsun en iyisi benim işlerden konuşalım.
Está bem, estás-me a dar cabo da paciência neste momento, por isso vamos falar de coisas minhas,
Amacım, ödevlerini bir an önce bitirmeleri böylece televizyon izlemeye vakti olur.
E eu digo que se ele fizer os TPC rapidamente, ganha um tempo extra de televisão.
Astra'nın son anında yanındaydım.
Estava com a Astra nos seus momentos finais.
O an bir söz verdim insanları koruma şansım olursa, onları kurtarma şansım olursa izin almak için beklemeyecektim.
Jurei que, a partir daquele momento, se pudesse proteger ou salvar pessoas, não pediria permissão. Iria agir.
Düşük yapacağımı anladığım an güvenli bir yer bularak orada yapmalıydım. Kimsenin beni bulamayacağı ya da kanı görmeyeceği bir yer bulmalıydım.
Quando percebi que estava a ter um aborto tive de encontrar um local privado para deixar tudo sair, onde ninguém me pudesse encontrar ou ver o sangue.
Özellikle de kişisel diplomasimizi daha yeni denemeye başladığımız an. Mary'nin barışa benden çok ihtiyacı var.
Sobretudo quando a nossa experiência de diplomacia pessoal está a começar e a Maria precisa de paz mais do que eu?
Size söylemem lazım, Baxter şu an evde oturup üçümüzün birlikte olmasından dolayı endeşelenip duruyor.
Tenho que contar-vos, o Baxter está em casa neste momento preocupado caso não nos dermos bem.
Evet, o an suyuna gitmek lazım.
Tens de ter calma com ele sobre esse assunto.
Şimdi farklı bir anıdayım.
Estou numa memória diferente agora.
Sadece değerli anılarım var.
Lembranças preciosíssimas.
Her gün birkaç dakikalığına buraya gelip meditasyon yaparım ve anılarımı yad ederim.
Venho aqui todos os dias, durante alguns minutos, para meditar e relembrar.
Elbette üzüldüm ama son anına kadar bana, en büyük çocuğuna ne kadar nefret beslediğini unutmayalım.
Claro que fiquei triste, mas não esqueço o rancor que guardou por mim, o primogénito, até ao fim.
Ama dedin ki şifreyi kullandığımız an A.L.I.E'nin haberi olacak.
Disseste que a ALIE saberá, assim que usares a password.
- Bir an daha katlanamayacağım.
- Eu não posso suportar isso por mais um segundo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]